Mus'ab bin Umeyr Uhud savaşına katılan bir sahabe. Peygamber (s.a.v) sancağını taşıyan sahabe.
Bu savaşta Peygamberimizin yanından ayrılmayarak saldıranlara karşı koyuyordu. İki zırh giyinmişti. Bu hâliyle Peygamberimize benziyordu. Müşrik ordusundan İbn-i Kâmia adında biri Peygamberimize saldırırken, Mus'ab bin Umeyr onun karşısına çıkar. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus'ab bin Umeyr'in sağ kolunu keser. Mus'ab bunun üzerine sancağı derhâl sol eline aldı.
Mus'ab bin Umeyr o esnâda; "Muhammed (aleyhisselâm) ancak resûldür. Ondan evvel daha nice peygamberler gelip geçmiştir" meâlindeki Al-i İmrân sûresinin 144. âyet-i kerîmesini okuyordu. İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı ve yine aynı âyet-i kerîmeyi okudu. Bu hâliyle kendini Peygamberimize siper yapan Mus'ab bin Umeyr'in üzerine hücum eden İbn-i Kâmia, vücûduna bir mızrak sapladı ve Mus'ab bin Umeyr yere yıkılıp şehit oldu.
Ve bir ayet...
Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, onlar Allah'a verdikleri sözde sadâkat gösterdiler. Onlardan bâzıları şehit oluncaya kadar çarpışacağına dâir yaptığı adağını yerine getirdi. Kimisi de şehit olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü aslâ değiştirmediler" Ahzab süresi.
Aradan 1400 küsur yıl geçti.
Düşman gene aynı düşman...
Cepheyi savunanlar ise gene aynı Mus'ab lar...
Sadece isimler değişmiş.
Bir tarafta Allah(c.c)...
Bir tarafta Kur-an...
Bir tarafta ezan...
Bir tarafta bayrak diyen.
Diğer tarafta
VATANDA BENİM!!!
BAYRAKTA BENİM!!!
ALLAH(c.c) YOK!!! (HÂŞÂ)
KİTAP YOK!!!
İMAN YOK!!! diyen herşeyi maddede gören maneviyata ise KÖR OLAN İMANDAN ve inançtan yoksun MENHUS RUHLAR...
Diğer tarafta ise;
İMAN HEM NURDUR HEM KUVVETTİR.
HAKİKİ İMANI ELDE EDEN
ADAM KAİNATA MEYDAN OKUR
diyen Yusuf yüzlü, Hamza yürekli kahramanlar.
Bu iman...
Bu sadakat...
Bu ihlas üzerine bugün;
kolunu
başını
ayağını
gözünü
ve dahi bir çok azasını
SANCAK DÜŞMESİN
VATAN DÜŞMESİN
EZAN SUSMASIN
KURAN'IMIZ YERYÜZÜNDE HADİMSİZ KALMASIN diyen nice Mus'ab larımız var.
Bin dörtyüz sene öncesinin Musab ların isimleri değişmiş. O günün Mus'ab ları bugün Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, Erol olmuş.
İsimler ve simalar değişsede;
İman aynı,
Ruh aynı
Yürek aynı,
Mefkure aynı,
Gönüllerde iman,
Dillerde Allahu Ekber deyip gözünü dahi kırpmadan;
BUGÜN ÖLMEYECEĞİZ DE,
NE ZAMAN ÖLECEĞİZ ANA" diyerek geride anasını, babasını, gözünden sakındığı biricik yavrusunu hem dünyada hemde ahirette meleği sevgili eşini dahi düşünmeden; ALLAH'A VERDİKLERİ SÖZDE SADAKAT GÖSTERDİLER. Rabbim onlardan ebediyen razı olsun.
O gün iki kolunu ve bütün canını sancak düşmesin diye Rabbine teslim eden Mus'ab lar ölmedi,
BUGÜN O SANCAK RABBİMİZİN İZNİ İLE ülkemde NAZLI NAZLI DALGALANIYOR.
Korkun zalimler!!!
Korkun hainler!!!
Korkun vatansızlar!!!
MUS'ABLAR DÜŞMEDİKÇE.
NE BAYRAK...
NE TOPRAK...
NE EZAN...
NE KUR-AN DÜŞECEK.
Zira gönüllerde Allah, dillerde de
"Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, onlar Allah'a verdikleri sözde sadâkat gösterdiler. Onlardan bâzıları şehit oluncaya kadar çarpışacağına dâir yaptığı adağını yerine getirdi. Kimisi de şehit olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü aslâ değiştirmediler" Ahzab süresi âdeta bir tesbih gibi tekrar edilmektedir.
SÖZÜMÜZ SÖZDÜR!!!
Selâm ve dua ile
Bülent ERTEKİN