En güzel sözlerin sahibinin adıyla…
Yine aylardan Şubat ve Müslümanım diyenlerin kalplerine gene bir hüzün dalgası yayıldı … Tarih sürekli tekerrür ediyor ve bizler bir ders çıkarmıyoruz. Mısır’da darbeye karşı çıktıkları ve ülkelerini sevmenin bedelini canlarıyla ödeyen gençlerin şehadet kokuları sardı semayı…
Çok tanıdık geliyor bu olanlar. İslam coğrafyasında, tarihler değişiyor ama yapılan zulümler hep aynı. Yakın geçmişimizde bir 28 Şubat yaşadık ki, sadece inancından dolayı hor ve hakir görülenlerin, inancını yaşayanların ötekileştirildiği ve toplumdan ve tüm sosyal alandan itildiği zamanları bizlerde yaşadık. Aleni olarak dine ve dindara saygısızlık ve düşmanlıktı yaşanılanlar.
Ülkemizin yakın tarihinde gerçekleşen tüm darbeler ve inanan insanlara yönelik baskıların faturasını milletimiz çok ağır ödedi. Birilerinin ülkeyi el altından yönetme çabalarını, hatta kendi seçtiği yöneticilerine yönelik en ağır darbe girişimini 15 Temmuzda yaşadık!
Bu millet kendi hak ve özgürlüklerine sıkı sıkıya bağlanmış, devlet nedir? Millet ne yapar yeniden öğrenmişti. Kolay olmadı tabi ki. Yıllardır ezilen hor görülen insana, değer veren bir yöneticinin yüreklendirmesiyle devlet-milletine, millet- devletine sıkı sıkıya bağlanmıştı artık. Şer odaklar durmadı. Artık yerinde duran bir millet yoktu. Canıyla, kanıyla savunma vakti gelmiş ve oynanan oyunlar bozulmaya başlamıştı.
Kim ne derse desin Allah bu günlerimizi aratmasın. İnanan inancını yaşıyor, inanamayana ‘Neden inanmıyorsun?’ Diye kimse kızmıyor ve ötekileştirmiyor.
Sonra dedim ki ‘ Galiba bu rahatlık yaramadı bize’. Yanlış anlamayın! Bu olanaklar, bu haklar daha önce olsaydı neler olurdu? Şimdi olmayan şeyler neler?
Biz böyle olmamalıydık diyorum. Hepimizin kavgası, dünya ve dünyalıklar olmuş. İlim- irfan sahiplerini beklemekte, haram ve helalin ne olduğu unutulur olmuş. Allah’ın emir ve yasakları çok basit bir şeymiş gibi ötelenmiş dünyalık zevkler, insanın tek gayesi olmuş! Şimdi soruyorum:’ Biz böyle mi olacaktık?’
Eskiden biz birbirimizi severdik. Bir yerde zülüm varsa kendimize yapılmış gibi bilirdik. Sadece sözde değil özümüzle üzülür, dualar ederdik. Kendimize veya ailemize dua etmeden önce, kardeşlerimiz için gözyaşı dökerdik. Yapabileceğimiz en masum eylem dua ama…Gene duaya sarılırdık.
Zalimlerin zulümleri hiç durmadı, aksine artarak devam etti. Günlerce içimizi acıtan olaylara günü birlik üzülür olduk. Birkaç yardım kuruluşlarının hesaplarına 5, 10 TL. yatırarak, vicdanımızın sesini kıstık. Birçok Müslüman başlarını kuma gömmekten vaz geçmedi. Yaşantısı lüks ve gösteriş üzerine şekillenen gençlerimiz oldu ve vatanı için şehit olan gençleri görmez olduk.
En önemlisi bizi kardeş yapan Rabbimizin ‘Mü’minler kardeştir’ sözüne ihanet ettik. Ümmet olmanın önemini her geçen gün kaybetmekteyiz. İslam’ın en temel özelliğine, birlik beraberliğine dinamit konuldu adeta. Tüm batı dünyası toplumsal hastalıkları nasıl iyileştirebiliriz diye çareler ararken, İslam coğrafyalarında tam bir toplumsal kaos oluşmuş durumda. Birbirimize olan güven ve sevgiyi yıktıktan sonra her şey parçalanmaya devam edecek.
Zülüm altındaki kardeşlerimizin sabrı, metaneti ve dimdik duruşlarına gıpta ile bakıyoruz. Şehit olanlar seçilmiş ve özel insanlar sonuçta… ’Biz iman etmedikçe cennete giremeyeceğiz ve birbirimizi sevmedikçe gerçek manada iman etmiş olmayacağız’. Uyanışımıza vesile olsun göz yaşlarımız ve dualarımız.
Ravza Zeybek
Anasayfa
Yazarlar
Ravza Zeybek
Yazı Detayı
Bu yazı 912+ kez okundu.
BİR KIŞ SANCISI 2
En güzel sözlerin sahibinin adıyla…
Yine aylardan Şubat ve Müslümanım diyenlerin kalplerine gene bir hüzün dalgası yayıldı … Tarih sürekli tekerrür ediyor ve bizler bir ders çıkarmıyoruz. Mısır’da darbeye karşı çıktıkları ve ülkelerini sevmenin bedelini canlarıyla ödeyen gençlerin şehadet kokuları sardı semayı…
Çok tanıdık geliyor bu olanlar. İslam coğrafyasında, tarihler değişiyor ama yapılan zulümler hep aynı. Yakın geçmişimizde bir 28 Şubat yaşadık ki, sadece inancından dolayı hor ve hakir görülenlerin, inancını yaşayanların ötekileştirildiği ve toplumdan ve tüm sosyal alandan itildiği zamanları bizlerde yaşadık. Aleni olarak dine ve dindara saygısızlık ve düşmanlıktı yaşanılanlar.
Ülkemizin yakın tarihinde gerçekleşen tüm darbeler ve inanan insanlara yönelik baskıların faturasını milletimiz çok ağır ödedi. Birilerinin ülkeyi el altından yönetme çabalarını, hatta kendi seçtiği yöneticilerine yönelik en ağır darbe girişimini 15 Temmuzda yaşadık!
Bu millet kendi hak ve özgürlüklerine sıkı sıkıya bağlanmış, devlet nedir? Millet ne yapar yeniden öğrenmişti. Kolay olmadı tabi ki. Yıllardır ezilen hor görülen insana, değer veren bir yöneticinin yüreklendirmesiyle devlet-milletine, millet- devletine sıkı sıkıya bağlanmıştı artık. Şer odaklar durmadı. Artık yerinde duran bir millet yoktu. Canıyla, kanıyla savunma vakti gelmiş ve oynanan oyunlar bozulmaya başlamıştı.
Kim ne derse desin Allah bu günlerimizi aratmasın. İnanan inancını yaşıyor, inanamayana ‘Neden inanmıyorsun?’ Diye kimse kızmıyor ve ötekileştirmiyor.
Sonra dedim ki ‘ Galiba bu rahatlık yaramadı bize’. Yanlış anlamayın! Bu olanaklar, bu haklar daha önce olsaydı neler olurdu? Şimdi olmayan şeyler neler?
Biz böyle olmamalıydık diyorum. Hepimizin kavgası, dünya ve dünyalıklar olmuş. İlim- irfan sahiplerini beklemekte, haram ve helalin ne olduğu unutulur olmuş. Allah’ın emir ve yasakları çok basit bir şeymiş gibi ötelenmiş dünyalık zevkler, insanın tek gayesi olmuş! Şimdi soruyorum:’ Biz böyle mi olacaktık?’
Eskiden biz birbirimizi severdik. Bir yerde zülüm varsa kendimize yapılmış gibi bilirdik. Sadece sözde değil özümüzle üzülür, dualar ederdik. Kendimize veya ailemize dua etmeden önce, kardeşlerimiz için gözyaşı dökerdik. Yapabileceğimiz en masum eylem dua ama…Gene duaya sarılırdık.
Zalimlerin zulümleri hiç durmadı, aksine artarak devam etti. Günlerce içimizi acıtan olaylara günü birlik üzülür olduk. Birkaç yardım kuruluşlarının hesaplarına 5, 10 TL. yatırarak, vicdanımızın sesini kıstık. Birçok Müslüman başlarını kuma gömmekten vaz geçmedi. Yaşantısı lüks ve gösteriş üzerine şekillenen gençlerimiz oldu ve vatanı için şehit olan gençleri görmez olduk.
En önemlisi bizi kardeş yapan Rabbimizin ‘Mü’minler kardeştir’ sözüne ihanet ettik. Ümmet olmanın önemini her geçen gün kaybetmekteyiz. İslam’ın en temel özelliğine, birlik beraberliğine dinamit konuldu adeta. Tüm batı dünyası toplumsal hastalıkları nasıl iyileştirebiliriz diye çareler ararken, İslam coğrafyalarında tam bir toplumsal kaos oluşmuş durumda. Birbirimize olan güven ve sevgiyi yıktıktan sonra her şey parçalanmaya devam edecek.
Zülüm altındaki kardeşlerimizin sabrı, metaneti ve dimdik duruşlarına gıpta ile bakıyoruz. Şehit olanlar seçilmiş ve özel insanlar sonuçta… ’Biz iman etmedikçe cennete giremeyeceğiz ve birbirimizi sevmedikçe gerçek manada iman etmiş olmayacağız’. Uyanışımıza vesile olsun göz yaşlarımız ve dualarımız.
Ravza Zeybek
Ekleme
Tarihi: 24 Şubat 2019 - Pazar
BİR KIŞ SANCISI 2
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.