İSLAM BİLİM ADAMLARI
Bediüzzaman Said Nursi 46
Yirmi Dokuzuncu Mektup, Altıncı Risale olan Altıncı Kısım, Dördüncü Desise-i Şeytaniyede milliyetçilik nasıl olmalı okumamız gerekmektedir.
Ben çok çok küçük bir paragraf sunacağım, belki merakımızı celb eder de kaynağa müracaat ederiz.
“O Türkçülük perdesi altına giren ve hakikaten (gerçekten) Türk düşmanı olan hamiyetfuruş (hamiyetli görünmeye çalışan, milliyetçilik iddiasında olan; fedakârlık taslayan) mülhidlere (dinsiz, inkâr edenlere) derim ki:
Din-i İslâmiyet (İslâmiyet dini) milletiyle ebedî (sonsuz) ve hakikî (asıl gerçek) bir uhuvvet (kardeşlik) ile, Türk denilen bu vatan ehl-i imanıyla (Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye inanan kimseler, mü’minlerle) şiddetli ve pek hakikî alâkadarım (gerçekten ilgileniyorum).
Ve bin seneye yakın, Kur'ân'ın bayrağını cihanın (dünyanın) cihât-ı sittesinin (altı tarafının) etrafında galibâne (galip bir şekilde) gezdiren bu vatan evlâtlarına, İslâmiyet hesabına müftehirâne (iftihar ederek, gururla) ve taraftarâne muhabbettarım (taraf tutarak sevgi besliyorum).
Sen ise, ey hamiyetfuruş (hamiyetli görünmeye çalışan, milliyetçilik iddiasında olan; fedakârlık taslayan) sahtekâr! Türkün mefâhir-i hakikiye-i milliyesini (gerçek övünülecek millî değerlerini, şereflerini) unutturacak bir surette (şekilde) mecazî (gerçek anlamı dışında, başka bir mânâda) ve unsurî (ırkî, ırkla alâkalı) ve muvakkat (gelip geçici) ve garazkârâne (kötü niyet sahibi, art niyetli) bir uhuvvetin (kardeşliğin) var.
Senden soruyorum: Türk milleti, yalnız yirmi ile kırk yaşı ortasındaki gafil (duyarsız, sorumsuz, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan) ve heveskâr (gelip geçici isteklere bağlanan) gençlerden ibaret midir?
Hem onların menfaati ve onların hakkında hamiyet-i milliyenin ( millî onur ve haysiyet; millet için, millî gayeler uğruna fedakarlıkta bulunma ve millî duygu ve hislerin muhafazası için çaba harcamanın) iktiza ettiği (gerektirdiği) hizmet, yalnız onların gafletini ziyadeleştiren (duyarsızlığını, sorumsuzluğunu artıran) ve ahlâksızlıklara alıştıran ve menhiyâta teşcî eden (dinen yasak edilmiş, yasaklanan şeylere teşvik eden, cesaretlendiren) frenkmeşrebâne (Avrupa ahlâkını örnek alırcasına) terbiyede midir?
Ve ihtiyarlıkta onları ağlattıracak olan muvakkat (gelip geçici) bir güldürmekte midir?” Mektubat 597.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
10.09.2023