İNSAN NEREYE GİDİYOR
On Birinci Kelime “وَ اِلَيْهِ الْمَص۪يرُ “ ( Ve Ileyhil Masir):
Yâni, ticaret ve memuriyet için,
mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar,
ticaretlerini yapıp,
vazifelerini bitirip ve
hizmetlerini itmam ettikten, tamamladıktan sonra,
yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine, hiç yoktan en güzel şekilde yaratan Allah’a CC dönecekler ve
Mevlâ-yı Kerîmlerine, ikram sahibi olan Cenab-ı Hakk’a CC kavuşacaklar.
Yani, bu dâr-ı fâniden, bu dünyadan gidip dâr-ı bâkide, ölümsüz sonsuz hayatta huzur-u Kibriyaya müşerref olacaklar, kudret ve azamet sahibi olan Allah’ın huzurunda şereflenecekler, kıymet kazanacaklar.
Yani, esbab dağdağasından, sebeplarin sıkıntısından ve
vesâitin, vasıtaların karanlık perdelerinden kurtulup,
Rabb-i Rahîmlerine, çok şefkatli ve merhametle terbiye eden Allah’a CC,
makarr-ı saltanat-ı ebedîsinde, hakimiyet ve saltanat merkezinde perdesiz kavuşacaklar.
Doğrudan doğruya, herkes,
kendi Hâlıkı, yaratanı ve
Mâbudu, ibadet edileni ve
Rabbi, terbiye edeni ve
Seyyidi, efendisi ve
Mâliki, sahibi kim olduğunu bilecek ve bulacaklar.
İşte, şu kelime, bütün müjdelerin fevkinde şöyle müjde eder ve der ki:
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve
nereye sevk olunuyorsun?
Otuz İkinci Sözün âhirinde denildiği gibi,
dünyanın bin sene mes'udâne hayatı,
bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının;
ve o Cennet hayatının dahi bin senesi,
bir saat rüyet-i cemâline, güzelliğini görmeye mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine, sonsuz büyüklük ve güzellik sahibi olan Allah’ın CC rahmet dairesine ve
mertebe-i huzuruna, heran gözetimi altına gidiyorsun.
Müptelâ, düşkün ve meftun, aşık ve müştak, aşırı istekli olduğunuz mecazî mahbuplarda, dünyevi sevgililerde ve
bütün mevcudat-ı dünyeviyedeki hüsün ve cemal,
Onun cilve-i cemâlinin, sonsuz güzelliğin belirtilerinin ve
hüsn-ü esmâsının, güzel isimlerinin bir nevi gölgesi;
ve bütün Cennet, bütün letâfetiyle, incelikleriyle bir cilve-i rahmeti, Rahman’ın CC acıma ve şefkatinin bir belirtisi;
ve bütün iştiyaklar, şiddetli istekler ve muhabbetler, sevgiler ve incizaplar ve câzibeler,
bir lem'a-i muhabbeti, sevgi parıltısı olan bir Mâbud-u Lemyezelin, devamlı ibadet edilen Allah’ın CC,
bir Mahbub-u Lâyezâlin, sevgisi devamlı ve yok olmaz Allah’ın daire-i huzuruna, huzur dairesine gidiyorsunuz.
Ve ziyafetgâh-ı ebedîsi, sonsuz ziyafet yeri olan Cennete çağırılıyorsunuz.
Öyleyse, kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek giriniz.
(6/244)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
04.04.2020