KUTLU DOĞUM 54
KUR'AN GİTSE KAİNAT DİVANE OLACAK
“Evet, nasıl ki hayat bu kâinattan (yaratılmış herşeyden) süzülmüş bir hülâsadır (özdür).
Ve şuur ve his (bilinç, idrak, duygu) dahi hayattan süzülmüş, hayatın bir hülâsasıdır (özüdür).
Akıl dahi şuurdan ve histen süzülmüş, şuurun bir hülâsasıdır (özüdür).
Ve ruh dahi, hayatın hâlis ve sâfi (temiz, saf, duru) bir cevheri (aslı, temeli) ve sabit ve müstakil (başlı başına, bağımsız) zâtıdır.
Öyle de, maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (a.s.m.) (Peygamberimizin hayatı dahi) dahi, hayat ve ruh-u kâinattan (evrenin ruhundan) süzülmüş hülâsatü'l-hülâsadır (özün özüdür) ve
risalet-i Muhammediye dahi (a.s.m.) (Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği dahi), kâinatın his ve şuur (evrenin duygu, idrak) ve aklından süzülmüş en sâfi hülâsasıdır (saf, duru bir özüdür).
Belki maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (a.s.m.) (Hz. Muhammed’in (a.s.m.) hayatı), âsârının şehadetiyle (eserlerinin şahitliğiyle), hayat-ı kâinatın hayatıdır (yaratılmış herşeyin hayatının hayatıdır).
Ve risalet-i Muhammediye (a.s.m.) (Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği), şuur-u kâinatın şuurudur ve nurudur (evrenin şuurunun şuurudur ve ışığıdır).
Ve vahy-i Kur'ân (vahiyle gelen Kur’ân-ı Kerim ) dahi, hayattar hakaikinin şehadetiyle (hayat sahibi gerçeklerin şahitliğiyle), hayat-ı kâinatın ruhudur (evrenin hayatının ruhudur) ve şuur-u kâinatın aklıdır. (evrenin şuurunun, bilincinin aklıdır)"
"Evet, evet, evet! Eğer kâinattan risalet-i Muhammediyenin (a.s.m.) nuru çıksa, gitse, kâinat vefat edecek (evrenden peygamberimizin asm ışığı çıkarsa, evren ölür).
Eğer Kur'ân gitse, kâinat divane (akılsız, deli) olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz (bilinçsiz) kalmış olan başını bir seyyareye (gezegene) çarpacak, bir kıyameti koparacak."(Sözler s.164)
Binaenaleyh İncil'de "Ahmed", Tevrat'ta "Ahyed" ve Kur’ân’da "Muhammed" ismiyle müsemma (isimlendirilen), iki cihanın güneşidir." (Mesnevî-i Nuriyye s.171)
"İnsanlardan bir çekirdek var ki, Cenâb-ı Hak (Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah) şecere-i hilkati (yaratılış ağacını) o çekirdekten inbat etmiştir (yetiştirmiştir).
O çekirdek de ancak ve ancak bütün ehl-i kemâlin (olgun insanların) ve belki nev'-i beşerin nısfının ittifakıyla (insanlığının yarısının görüş ve fikir birliğiyle) efdal-ül halk (yaratılmışların en faziletlisi, üstünü), seyyid-ül enâm (bütün varlıkların efendisi) Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'dır." (Mesnevî-i Nuriyye s.243)
27.04.2025
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu