KESİN DAVET 58
ÖLÜMÜN HAKİKATİ NEDİR
Farklı kaynaklardan aldığımız bilgiler bir noktada birleşiyor. O da ölümün bir saadetin başlangıcı olduğudur. Lem’alar, Hastalar Risalesinde ise dehşetli ve korkutucu olmadığı anlatılıyor.
Çok risalelerde gayet kat'î, kesin,
şeksiz, şüphesiz bir surette,
Kur'an-ı Hakîm'in verdiği nur ile ispat edilmiş ki ehl-i iman için ölüm:
Vazife-i hayat külfetinden, zorluklarından bir terhistir.
Hem dünya meydanındaki imtihanda,
talim ve talimat olan ubudiyetten, kulluktan bir paydostur.
Hem öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir, araçtır.
Hem hakiki vatanına ve ebedî makam-ı saadetine, mutluluk makamına girmeye bir vasıtadır, araçtır.
Hem zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana, Cennet bahçelerine bir davettir.
Hem Hâlık-ı Rahîm'inin fazlından kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye, ücret almaya bir nöbettir.
Madem ölümün mahiyeti hakikat noktasında budur;
ona dehşetli bakmak değil
bilakis rahmet ve saadetin bir mukaddimesi, girişi nazarıyla bakmak gerektir.
Hem ehlullahın, ermişlerin bir kısmının ölümden korkmaları,
ölümün dehşetinden değildir.
Belki daha fazla hayır kazanacağım diye
vazife-i hayatın idamesinden, devam etmesinden kazanacakları hayrat, iyilikler içindir.
Evet ehl-i iman, inananlar için ölüm, rahmet kapısıdır.
Ehl-i dalalet, Kur’an yolundan sapanlar için zulümat-ı ebediye, bitmez tükenmez karanlık kuyusudur. (2/239-240)
MİDEYİ İHMAL ETMEYEN ALLAH CC SENİ İHMAL EDER Mİ
Acaba senin cisminde,
senin bahçende ve
senin vatanında hayatına lâzım ve münasip, uygun bütün levazımatı, ve cihazatı (dil, göz, kulak, burun vb.)
hikmet ve inayet ve rahmetle ihzar eden, fayda, lütuf ve şefkatle hazırlayan ve
vaktinde yetiştiren,
hattâ senin midenin beka, devamlılık ve yaşamak arzusuyla ettiği hususi ve cüz'î olan rızık duasını bilen ve işiten ve
hadsiz leziz taamlarla, yemeklerle o duanın kabulünü gösteren ve
mideyi memnun eden bir Mutasarrıf-ı Kadîr, sonsuz güç sahibi olan ve yöneten Allah CC,
hiç mümkün müdür ki seni bilmesin ve görmesin ve
nev-i insanın en büyük gayesi olan hayat-ı ebediyeye lâzım esbabı ihzar etmesin ve
insanların en büyük amacı olan ebedi hayata lâzım sebepleri hazır emesin ve
nev-i insanın en büyük,
en ehemmiyetli,
en lâyık ve umumî olan beka duasını hayat-ı uhreviyenin inşasıyla, ahiret hayatının yaratılmasıyla ve
cennetin icadıyla kabul etmesin ve
kâinatın en mühim mahluku, yaratılmış varlığı,
belki zeminin sultanı ve neticesi, gayesi olan
nev-i insanın Arşı ve ferşi çınlatan umumî ve gayet kuvvetli duasını işitmeyip,
insanların, Allahın kudret ve saltanatının tecelli yerini, yeryüzünü çınlatan genel ve en önemli isteğini işitmeyip,
küçük bir mide kadar ehemmiyet vermesin,
memnun etmesin,
kemâl-i hikmetini ve nihâyet rahmetini inkar ettirsin?
Hâşâ, yüz bin defa hâşâ! (2/376)
Netice: Madem dünyada hayat var,
elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar ve
hayatını sû-i istimal etmeyenler, yanlış kullanmıyanlar,
dâr-ı bekada ve cennet-i bâkiyede, sonsuzluk yerinde ve ebedi cennette,
hayat-ı bakiyeye, ölümsüz sonsuz hayata mazhar olacaklardır. Âmennâ. (2/377)
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
12.04.2020