Bu milletin bir sorumluluğu var. Bin seneden beri Kur’an’ın bayraktarlığını yapmış ve her zaman lisan-ı hal ile yâni yaşayarak, zorlamadan İslamı tebliğ etmiştir. Bizim milletimizin Kahraman Ordusu ve halkı hak ve adalet savunucusu olduğu için inşallah perişan olmayacak, yine vazifesini devam ettiriyor ve ettirecektir. Kur’an’a hizmet ederek İslam âlemini sevindirecektir inşallah.
Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri bu ve bunun gibi bir çok müjdelerle bu kahraman milleti ve orduyu öne çıkartmıştır. Bu vasıflandırmalar ve biçilen görevler boşuna değil.
Bu Kahraman Türk Milleti, başka bir devletin emri ve boyunduruğu altına giremez, sahip olduğu tahkiki iman kuvvetiyle vatanını sattırmaz.
“Şu devleti İslamiye, yirmi-otuz milyon iken, bütün Avrupa’nın büyük devletlerine karşı hayatını ve mevcudiyetini muhafaza ettiren, şu devletin ordusundaki nuru Kur’ân’dan gelen şu fikirdir:
“Ben ölsem şehidim, öldürsem gaziyim.”
Kemâl’i şevk ile ve aşk ile ölümün yüzüne gülerek istikbal etmiş. Daima Avrupa’yı titretmiş.” Mektubat
“Rahmet-i İlahiyeden ümit kesilmez. Çünki Cenab-ı Hak bin seneden beri Kur’an’ın hizmetinde istihdam ettiği ve ona bayraktar tayin ettiği bu vatandaşların muhteşem ordusunu ve muazzam cemaatini, muvakkat arızalarla inşallah perişan etmez. Yine o nuru ışıklandırır ve vazifesini idame ettirir...” Mektubat 458
diye müjdelerle sena etmektedir.
Hey dünya, mazlumların sesini neden duymuyorsun? Zulümden kaçarken botlara binerek denizaşırı ülkelere gitme gayreti içerisindeyken, boğulup kıyıya vuran çocuk ölümlerini neden görmezden geliyorsun. Ancak bunlara zulm edenlere karşı koyunca, ayağa kalkıyorsun. Merhum Akif bunun için demiyor mu; “ ‘Medeniyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Alâeddin Keykûbat, Bahâeddin Veled’i yanına alarak Konya’nın ihtişamlı surlarını görmeye giderler. Bahâeddin Veled, surların sağlamlığını ve güzelliğini çok beğenip şöyle demiştir:
“Sellere ve düşman süvarilerine karşı çok güzel ve sağlam bir kale yaptın. Fakat mazlumların dua oklarına karşı ne yapabilirsin? Çünkü bu oklar yüz binlerce kale burçlarını ve bedelleri delip geçerek dünyayı harap ederler. Bu yüzden öncelikle Allah deyip çabalayarak adalet ve ihsan kalesini sağlam yapmaya ve hayırlı dualardan seninle birlikte olacak askerler vücuda getirmeye gayret et. Zira bunlar senin için binlerce maddi kaleden daha önemlidir ve esasen halkın da dünyanın da güvenliği bunlara bağlıdır.” demiştir.
İşte benim ülkemin yaptığı hareket budur. Hareket yaptığı yörenin mağdur ve mazlumları dua oklarını vatanlarına çevirmişler, Türk askerinden bölgedeki terörün kale ve burçlarını harap etmesini bekliyor.
Rabbim muzaffer etsin.
Merhum M.Âkif Ersoy’un:
Yurdunu Allâh’a bırak, çık yola:
«Cenge! » deyip çek ki vatan kurtula.
Böyle müyesser mi gazâ her kula?
Haydi levend asker, uğurlar ola.
....
«Düşmana çiğnetme bu toprakları;
Haydi kılıçtan geçir alçakları!
Leş gibi yatsın kara bayrakları!
Kahraman evlâdım, uğurlar ola.»
Son sözü yine sözlerin teslim olduğu Kur’an’a bırakalım bakalım ne buyurmaktadır:
 “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” Âl-i İmran 139
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.” Enfal Suresi 2
“Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar da az düşünüyorsunuz!“ Neml 62
15.10.2019
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu