Önümüz kurban bayramı. Herkes o meşhur Hz. İbrahim (a.s) ile Hz. İsmail kıssasını tekrar edip durmakta. Benim kalbimi de bir hüzün kaplamakta. Anlamını yitirmiş bir bayram daha geldi. Bazılarının menfaat için bir şekilde kullanmaya çalıştığı bir bayram daha geldi. Bazılarının kendine ve kendi ideolojisine malzeme hâline getirdiği bir bayram daha geldi!
Halbuki bu toplum bilmekteydi bu günlerin aslını. Halbuki bu toplum bilmekteydi bu günlerin anlam ve önemini. Halbuki bu toplum kıymet verip önem göstermekteydi bu günlere. Ne oldu da bu günlerin içini boşalttık? Sahi ne oldu bizlere?
Allah (subhane ve teala) Hz. İsmail’i (a.s) ne zaman Hz. İbrahim’e (a.s) bağışladı sizce? Çoğunluk gökten koç indiğinde bağışladı diyecektir ama bu sadece bir sonuçtur. Kıssayı dikkatle incelediğimizde Hz. İbrahim’in (a.s) yıllarca özlemini çektiği ve sonunda kavuştuğu, bebekliğinde çöle bırakıp terk ettiği biricik evladından vaz geçip bıçağı biricik oğlunun boynuna dayadığı an Allahu zulcelal vetekaddes hazretleri Hz. İbrahim’e (a.s) biricik oğlunu bağışladı. Kendimizi bir an onun yerine koyalım. Yıllarca çocuk hasreti ile yanıyoruz ve sonunda bir bebeğimiz dünyaya geliyor. Bu bebeğimize tam doyamadan sırf Rabbimiz istedi diye çöle terk ediyoruz. Çocuğumuzu doğru dürüst görememişiz ve buna rağmen gidip onu kurban etmemiz gerekiyor. Yıllarca hasretini çektiğimiz o evladın boynuna o bıçağı dayamamız gerekiyor. Kaç kişi bu sınavı geçerdi? Bu kıssanın edebiyatını yapan bizler bu kadar dirayetli durabilir miydik?
Hz. Yusuf’u kuyudan çıkarıp Mısır’a sultan eden Allah’ım der durur büyüklerimiz. Ancak bu kıssanın derinliğine de inemiyoruz. Yine hepimiz Züleyha’nın güzelleşmesine odaklıyız. Peki, Züleyha ne yaptı da Allah celle celaluhu ona güzelliğini geri verdi? Züleyha güzelleştiğinde neden o ateşinde yandığı biricik Yusuf’unu görmek bile istemedi? Sahi ne olmuştu Züleyha’ya da yıllardır ateşinde yandığı aşkını bile unutmuştu?
Hz. Yakub (a.s) Yusuf’undan vazgeçemediği 30 küsür sene boyunca o biricik yavrusundan mahrum yaşadı ve ne zamanki Yusuf’undan ve Yusuf’unun yerine koyduğu Bünyamin’den vaz geçtiğinde o vaz geçişin bir sonucu olarak evlatlarına kavuştu. Züleyha heva, heves ve inançlarından ve en önemlisi de o ateşinde yandığı Yusuf’undan vaz geçip tevhid dinine girdiği an Yusuf’unu bulmaya muktedir oldu ve güzelliğine kavuştu ve aslında o vaz geçiş Zuleyha için yeni bir başlangıçtı. Züleyha sanki yeniden doğmuştu. Bedenen ve ruhen sıfırlanmıştı. Züleyha artık o toplum için yaşayan bir mucize hâline gelmişti.
Bizler Allah için nelerden vaz geçiyoruz? Günümüz anneleri resmen çocuklarını rabb edinmişler yani varsa yoksa çocukları. Günümüz iş insanları parayı ve makamı put edinmişler yani varsa yoksa kariyer, para, daha çok para, mal, mülk, arabalar, vs. Günümüz insanları dünyayı amaç edinmiş yani varsa yoksa dünya telaşı. Bayramlar istismar, tatil ve ticaret kapısına dönüşmüş. Bizim bu şartlarda bayram yapmaya hakkımız var mı? Biz daha yediklerimizden ve içtiklerimizden bile vaz geçemezken Allah bize nasıl koçlar indirsin?
Ürünleri çok kaliteli ve leziz de olsa Siyonist firmalardan ürün almamaya gayret etmeliyiz. Gazoz içmezsek ölmeyiz. Çocuklarımıza ilah muamelesi yapmamalıyız. Benim çocuğum bi tane, benim yavrum bu alemin kralı, gibi laflardan uzak durmalıyız. Çocukları asla putlaştırmamalıyız yoksa kibirli ve iki ayaklı canavarlar üretmiş oluruz. Birilerini seveceksek Allah için sevmeliyiz. Gerektiğinde sevdiklerimizden gerektiğinden daha fazla oranda Allah için vaz geçebilmeliyiz.
Daha içtiği koladan kolanın içinde alkol olduğunu bildiği halde vaz geçemeyen bu insanlık Allah için ne yapabilir ki? Tuttuğu bir takım uğruna milyon eurolar toplayan ama muhtaçlar için kılını bile kıpırdatmayan ve muhacirlerin gitmesi için yaygara koparan bu kitle Allah rızası için ne yapabilir ki? Varsa yoksa çocuğum, diyerek ömrünü evladına harcayan, çocuğum için her şeyi yaparım, diyerek çocuğu için yapmadığını bırakmayan, çocuk endeksli yaşayan, çocuğun bir dediğini iki etmeyen bu anneler Allah rızası için, tevhid dini için, hak olan yol için salih ve saliha evlatlar yetiştirip bu evlatları gerektiğinde kurban etmedikçe bizden bir yol olabilir mi? Karar sizin! Düşünmeye değer.
Muhammed TOMBA