En güzel sözlerin sahibinin adıyla…
Bir öğretim yılının daha yarısına ulaştık… Öğretmenler için kazasız belasız , yüzünün akıyla bitirmiş olmanın, velilerde bir dönemin daha bitirme sevinci var elbette. Çocuklarımız ve eğitimci arkadaşlar bir molayı hak ettiler doğrusu. Bana göre dünyanın en zor mesleklerinden biridir ‘öğretmenlik’! Kolay mı? Hiç tanımadığınız bir çocuğu tanıyacak, yeri geldiğinde annelerin fark etmediklerini fark eden öğretmen, çocuğun tüm kaprislerini sineye çekip ona öğretmesi gereken bilgiyi ve ahlaki değerleri öğretmesi gereken gene öğretmen.
Şimdilerde öğretmenlik sadece okul içinde kalmış durumda. Bizim zamanımızda okuldan mezun olsak da öğretmenlerimizle görüşür, onlarda bize öğretmeye devam ederdi. Şimdiler de eğitim ve öğretimi okul ile sınırlandırılmış durumda. Bunda büyükşehir de yaşamanın da dezavantajı da yok değil aslında. Ama gene de çok güzel örnekler de var. Onlardan birini paylaşmak istiyorum…
Lise zamanımda kıymetini pek bilemediğim ama mezun olduktan sonra da görüştüğüm hocalarımdan biridir Yakup hocam. Yakup hocam tarih öğretmenidir. Tarihi sevdirdiği gibi kendimizi de sevmemizi sağlamıştır. Nasıl yani? Dediğinizi duyar gibiyim. Yakup Hocam insan ve yürek kazanmayı amaç edinmiştir, yirmi kusur yıl geçmesine rağmen bir yanlış yaptığımızda gene ikazını ve öğüdünü duyarız, bizleri motive edecek yüreklendirecek sözleri yürek heybesinde hep tazedir, almak isteyen öğrencilerine oradan dağıtır. Bir çok öğretmenin telefonunu velilerine vermek istememesine rağmen Yakup hocam hasta bir öğrencisine geçmiş olsun demek için arar. ‘Bir sıkıntımı var ‘ne yapabilirimin’ derdine düşer.’ Ben büyüğüm, hocayım ‘ demez !! Tevazunun yaş da değil davranışta olduğunu gösterir ve bütün bunları bize yaşayarak gösterir. Allah hocama sağlıklı hayırlı uzun ömürler versin. Öğretmenliği onun sayesinde öğrendim desem abartmış olmam.
Bir öğretmenin canlı bir şekilde yaşayarak ve yaşatarak öğrettiği bilgiyi asla unutmazlar. En güzel öğretmen, Allah Rasulünün hayatında çocuklar ile ilgili güzel örneklerden biri Zeyd ile yaşadığı hatırasıdır. Zeyd üç yada beş yaşlarında çok sevdiği bir kuşu var. İsmini Umeyr koymuş. Hz. Peygamber Zeyd’i her gördüğünde Ebu Umeyr (Umeyr’in babası) diye seslenir, bu hitap da Zeyd’i çok mutlu edermiş.Zeyd’in kuşu öldüğünde acısın paylaşmak için gayet samimi bir şekilde evine ziyarete gitmiştir. Bir düşünün beş yaşında ki çocuk kendini nasıl özel ve mutlu hisseder. Değer verilmiş kim tarafından Peygamberinden…
Çocukların en çok şikâyet ettikleri şey küçük görülmek aslında. Olup biten her şeyin farkındalar ama büyüklerinin onları ciddiye almaması. Kendinizi onların yerine koyun.’ Odana git çocuğum, odan da oyna çocuğum! Sen karışma! Sen küçüksün, sen anlamazsın !’Gibi sözlerle onları değersizleştirip sonra değerli davranışlar bekliyoruz. Ne yazık ki biz onlara küçükken değer vermeyince onlarda bize yaşlanınca çocuk muamelesi yapıp değerli görmüyor. Acı ama gerçek ne ekersek onu biçeceğiz.
İnsan önemli hissettiği kadar önem verir ve saygı duyar. Çocuklar, gençler için birçok olumsuz söz sıralayanlar var elbet. Ama bizlere örnek olan Hz. Peygamberin hayatına baktığımızda, ilk Müslüman olanlar gençler ve çocuklar. Alemlere Rahmet olan bir peygamber çocukları hafife almayıp,
–mış, -miş … Gibi davranmamış aksine önemsemiş değer vermiş.
Şimdi kendi hayatlarımıza bakalım, şımarır korkusuna, değerli olduğunu göstermediğimiz çocuklarımıza dışarıda değer verdiğini gösterenler var. On dakikamızı ayırıp konuşturmadığımız çocuğumuzu saatlerce dinleyenler var. Sonra bu şer odakların sözünden çıkmayan çocuklara ‘ne oldu?’ da böyle oldu diye dizlerimizi dövüyoruz. Zararın neresinden dönülürse kârdır.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2013 yılında 6-15 yaş grubu çocuklar üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre, çocukların bilgisayar kullanımına ortalama 8 yaşında başladığını ve yüzde 79,5'inin internete oyun oynamak için girdiğinin tespit edilmiş. Sanal oyunlar yüzünden bir çok ölümlü vaka da gerçekleşmiştir. Gerçek hayat da mutlu olmayan çocuklar sanal dünya da sanal mutluluğa kurban veriyoruz.
İnanıyorsak inandığımız değerler doğrultusunda yaşamak ve yaşatmak durumundayız. Eğitim sadece okulda değil hayatın her alanında devam etmekte. ’Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz’ buyuruyor Hz. Peygamber.
Yakup Hocam bana ve benim gibi bir çok öğrencisine inandığını göstermiş…Siz hep haklı çıktınız Hocam, var olun sizin gibi hocalarıma selamlar…Hürmetler
Ravza ZEYBEK