En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…
Yaz tatilinin en güzel yanlarından biri hiç kuşkusuz daha rahat davranıyor olmanız. Yetişmeniz gereken ya da yetiştirmeniz gereken bir şeyler olmuyor. Bu rahatlık içinde televizyonda bir belgesele rastladım. Belgesel 2015 yapım, Human (İnsan) yönetmeni: Yann Arthur- Bertrant oldukça güzel hazırlanmış ve çok etkilendim. Televizyonda, otuz beş dakikasını izledim sonra internetten tamamını izledim. Belgesel ‘İnsan olmanın anlamına dair bir belgesel’ sahi neydi insan olmak? Her geçen zamanda biraz daha anlamını yitiren bir şey değil mi insan olmak! İnsan, olmak ne zor aslında…
Dünyanın tüm renklerinden, inançlarından, hiçbir ayrım yapmadan, bazı soruların cevapları var belgeselde. Az gelişmiş ülkelerin insanları çoğunlukta. Açlık sınırının altında, açlıkla ve yoksullukla nasıl mücadele ettiklerini anlattılar. Duygulardan bahsettiler; ‘bir katilin sevgiyle nasıl tanıştığını, aşkın sonsuz bir güç olduğunu düşünenler ve dünyada herkesin bir görevi olduğunu vurgulayan gencin kendi vazifesini sorgulaması’ …Ve yaşam mücadeleleri…
Katılımcıların bakması gereken ailelerine bakamamanın acısını hissediyorsunuz. Sonra birden acının nasıl hiddet ve şiddete dönüştüğünü anlatıyorlar. Görüyorsunuz ki dünya 2019 yaşamıyor, gelişmişlik, medeniyet buralara uğramamış diyorsunuz. Büyük devletlerin insanları nasıl rahatsız ettiği, yeraltı ve yerüstü birçok kaynağı sömürmek için o ülkeleri bir kaos ortamına mahkum ettiklerini, insanca yaşayamayan insanların acılarına şahitlik ediyorsunuz.
Güzel dinimizin infak etmenin, zekâtın, sadakanın ve bizi Rabbimize yaklaştıran kurban ibadetinin ne kadar güzel olduğu düşünüyoruz, bize bahşedilen güzellikleri dünyaya daldıkça ıskalıyoruz. Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde:
‘ Mallarını Allah yollunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir’.( Bakara 261)
Kendi rahatlığımızdan utanıyoruz sonra…Acının rengini iliklerine kadar o yüzlerde görüyorsunuz. Diyorsunuz ki kendinize ; ‘ Hani ben bir yolcu gibi geçecektim bu dünyadan?’ Bizler Allah (c.c) emirlerini yerine getirseydik böyle olur muydu?
Alt tarafı ülkemizdeki yardıma muhtaçlar için bile yeteri kadar verebiliyor muyuz? Yaklaşan kurban bayramının, bizi Rabbimize daha çok yaklaştırması için sevdiklerimizi kalbimizi bağladıklarımızı feda edebiliyor muyuz?
Yoksulluğu tanımlayan birisi şöyle dedi:’ Yoksulluk, okula gitmek zorunda olup gidememektir. Yemek zorunda olup yiyememektir, uyumak zorunda olup uyuyamamaktır’ dedi.
Belgeselde en etkilendiğim ise bu belgesele dahil olanların bir başkaları tarafından değer verilmesinden duydukları memnuniyetti. Sonra yaşlı birinin tüm ekibi evine davet etmesi…Galiba alçak gönüllülüğün ırkı yok. Paylaşmanın, ağlamanın, değer vermenin değerli görmenin milleti yok… İnsan olmak mesele. Kâinat ve insanlar geriye doğru dürülmeye ve toplanmaya başlasa başlangıcına dönse tüm insanlar Hz. Adem’de bir olacak.
Önce insan olmanın sınavını veriyoruz galiba ama geçecek miyiz? Kalacak mıyız? Sadece yaratılmış mı olacağız? İnsan mı olacağız? Olmak da, olmamak da elimizde. İnsanlık tarihi, Allah için, vazgeçenlerin hikayeleri ile dolu. Vaz geçtiklerinin onlara daha iyisiyle bahşedilişleriyle doludur.
Adanmak lazım Adem(a.s.) tövbesi gibi, İbrahim’in (a.s.) İsmail’i (a.s.)gibi, Hanne’nin Meryem’i gibi… Adanmak lazım ki bahşedilsin…Vermek lazım Hz. Hatice gibi, Allah içinse bitse ne olacak Allah bizimle diyerek yürek titrememeli…İnsanlığımızı ispatlayanlardan olalım…İnşeallah
Ravza Zeybek
Anasayfa
Yazarlar
Ravza Zeybek
Yazı Detayı
Bu yazı 611+ kez okundu.
İNSAN OLMAK
En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…
Yaz tatilinin en güzel yanlarından biri hiç kuşkusuz daha rahat davranıyor olmanız. Yetişmeniz gereken ya da yetiştirmeniz gereken bir şeyler olmuyor. Bu rahatlık içinde televizyonda bir belgesele rastladım. Belgesel 2015 yapım, Human (İnsan) yönetmeni: Yann Arthur- Bertrant oldukça güzel hazırlanmış ve çok etkilendim. Televizyonda, otuz beş dakikasını izledim sonra internetten tamamını izledim. Belgesel ‘İnsan olmanın anlamına dair bir belgesel’ sahi neydi insan olmak? Her geçen zamanda biraz daha anlamını yitiren bir şey değil mi insan olmak! İnsan, olmak ne zor aslında…
Dünyanın tüm renklerinden, inançlarından, hiçbir ayrım yapmadan, bazı soruların cevapları var belgeselde. Az gelişmiş ülkelerin insanları çoğunlukta. Açlık sınırının altında, açlıkla ve yoksullukla nasıl mücadele ettiklerini anlattılar. Duygulardan bahsettiler; ‘bir katilin sevgiyle nasıl tanıştığını, aşkın sonsuz bir güç olduğunu düşünenler ve dünyada herkesin bir görevi olduğunu vurgulayan gencin kendi vazifesini sorgulaması’ …Ve yaşam mücadeleleri…
Katılımcıların bakması gereken ailelerine bakamamanın acısını hissediyorsunuz. Sonra birden acının nasıl hiddet ve şiddete dönüştüğünü anlatıyorlar. Görüyorsunuz ki dünya 2019 yaşamıyor, gelişmişlik, medeniyet buralara uğramamış diyorsunuz. Büyük devletlerin insanları nasıl rahatsız ettiği, yeraltı ve yerüstü birçok kaynağı sömürmek için o ülkeleri bir kaos ortamına mahkum ettiklerini, insanca yaşayamayan insanların acılarına şahitlik ediyorsunuz.
Güzel dinimizin infak etmenin, zekâtın, sadakanın ve bizi Rabbimize yaklaştıran kurban ibadetinin ne kadar güzel olduğu düşünüyoruz, bize bahşedilen güzellikleri dünyaya daldıkça ıskalıyoruz. Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde:
‘ Mallarını Allah yollunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir’.( Bakara 261)
Kendi rahatlığımızdan utanıyoruz sonra…Acının rengini iliklerine kadar o yüzlerde görüyorsunuz. Diyorsunuz ki kendinize ; ‘ Hani ben bir yolcu gibi geçecektim bu dünyadan?’ Bizler Allah (c.c) emirlerini yerine getirseydik böyle olur muydu?
Alt tarafı ülkemizdeki yardıma muhtaçlar için bile yeteri kadar verebiliyor muyuz? Yaklaşan kurban bayramının, bizi Rabbimize daha çok yaklaştırması için sevdiklerimizi kalbimizi bağladıklarımızı feda edebiliyor muyuz?
Yoksulluğu tanımlayan birisi şöyle dedi:’ Yoksulluk, okula gitmek zorunda olup gidememektir. Yemek zorunda olup yiyememektir, uyumak zorunda olup uyuyamamaktır’ dedi.
Belgeselde en etkilendiğim ise bu belgesele dahil olanların bir başkaları tarafından değer verilmesinden duydukları memnuniyetti. Sonra yaşlı birinin tüm ekibi evine davet etmesi…Galiba alçak gönüllülüğün ırkı yok. Paylaşmanın, ağlamanın, değer vermenin değerli görmenin milleti yok… İnsan olmak mesele. Kâinat ve insanlar geriye doğru dürülmeye ve toplanmaya başlasa başlangıcına dönse tüm insanlar Hz. Adem’de bir olacak.
Önce insan olmanın sınavını veriyoruz galiba ama geçecek miyiz? Kalacak mıyız? Sadece yaratılmış mı olacağız? İnsan mı olacağız? Olmak da, olmamak da elimizde. İnsanlık tarihi, Allah için, vazgeçenlerin hikayeleri ile dolu. Vaz geçtiklerinin onlara daha iyisiyle bahşedilişleriyle doludur.
Adanmak lazım Adem(a.s.) tövbesi gibi, İbrahim’in (a.s.) İsmail’i (a.s.)gibi, Hanne’nin Meryem’i gibi… Adanmak lazım ki bahşedilsin…Vermek lazım Hz. Hatice gibi, Allah içinse bitse ne olacak Allah bizimle diyerek yürek titrememeli…İnsanlığımızı ispatlayanlardan olalım…İnşeallah
Ravza Zeybek
Ekleme
Tarihi: 06 Ağustos 2019 - Salı
İNSAN OLMAK
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.