SAHİPSİZ KALAN ÇOCUKLAR
En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…
İşim gereği çocuklar ve gençlerle beraberim. Onları yakinen dinleme ve anlamaya yönelik birçok sorular soruyorum, onların düşüncelerini önemsiyorum. Her dönemde gençliğin ne kadar bozulduğundan konuşuruz. Zaman zaman ’Bizim zamanımızda böyle miydi?’ diyerek kıyaslamalara da gideriz. Halbuki bizim gençliğimizde de bizler için söylenmişti kim bilir…
Çocuklarımızı anlayamadık, içlerinde ki büyük yalnızlığın farkına varamadık ve faturasını onları eleştirerek ve ‘Çağın şımarık çocukları ‘olarak yaftaladık… Gençlerimizi ve çocuklarımızı çok büyük bir yalnızlığa ittik dedim! Evet! Şimdilerde her şey bir değişime ve bozulmaya uğradı. Bizler öyle ara bir dünyada geldik ki …Teknoloji ile tanıştığımızda onu hayatımızın merkezine aldık. İnternet ve sosyal medya kullanımı yüzünden çocuklarımıza yeterli zamanı ayırmadık. Sadece çocuklara değil, kendimize iç dünyamızdan dahi koptuk. Ne komşuya ayıracak vaktimiz kaldı nede akrabalarımıza …Hiçbir şeye zaman yetiştiremez hale geldik.
Bunu itidalli bir şekilde kullananlar da var ama çok az. Bana ‘Hocam biz çok hayırlı işlere de imza atıyoruz orda, ilim irfandan bahsediyoruz, Kur’an ve Hadis sohbetleri bile yapıyoruz. Nesi kötü?’ Diyenler oldu… Kötü demiyorum ama bu sohbetlerinizi derslerinizi yakınlarınızla, komşularınızla, ailenizle çocuklarınızla yapsanız çok daha güzel olmaz mı?
Aile içinde öyle iletişim eksiklikleri yaşanıyor ki eşler nerdeyse birbirleriyle konuşmayı unutmuşlar. Dünyada var olma sebeplerimiz Allah’ı tanımak ve öncelikli olarak ailemize çocuklarımıza tanıtmak ve sevdirmektir. İlkokul dördüncü sınıfa gelmiş ama hiç Kur’an-Kerim görmemiş çocuklarımız var. Peygamberimizin ismini bilmeyen çocuklarımız ve gençlerimiz var. Yapılan sosyal deneylerde kelimeyi şehadeti bilmeyen genç ve orta yaşın üstünde insanımız var. Gençler gusül abdesti almayı ve gerektiği zamanları bilmiyor bu çocuklar bizim..!! Bu vebal olarak bize yetmez mi?
Allah Rasulü Efendimizin İslam çağrısına olumlu cevap verenlerin çoğunluğu gençlerdi. Duru bir akıl ve temiz bir ruh Hakka karşı kayıtsız kalmaz ve cevabını verir. Günümüzde ki gençleri ve çocukları şeytan ve tuzaklarına karşı yapayalnız bıraktığımızın farkında mıyız? Ahir zamandayız diyoruz, bu zamanın fitnelerinden bahsediyoruz ama bu güzel çocukları bu fitnelerin içine atıp oradan çıkmalarını bekleyip ‘Gençlik işte’ deyip hayıflanıyoruz.
Ne yapacağız? Halkanın en küçüğünden başlayacağız, önce kendimiz gençliğinde namaz hassasiyeti olup şimdilerde namazı bırakanımız var ise önce yönümüzü Allah’a döneceğiz. İbadetin anlamını ve manevi tatlarını ailemizle eşimizle çocuklarımızla beraber yaparak çoğaltacağız. Allah için bilgisayar üzerinde laf etmek kolaydır ama bu lafları hayatımızda uygulamak ve başkalarına da vesile olmak işte asıl kazanç budur. Kendi çocuklarımızı ve gençlerimizi düşündüğümüz gibi ümmetin çocuklarını, yetimlerini dert edinmek gerek…
Geçen günlerde bir video seyrettim Sir Nicholas Winton 1938’ de Çekoslovakya’lı çocuk taşımacılığı diye bilinen bir operasyonu yürüterek Nazi kamplarından yüzlerce çocuğu İngiltere’ye götürmüş ve hayatta kalmalarına vesile olmuş. Çocukların her birine bir aile edinmelerini sağlamış. Yapılan haberde elli yıl boyunca bunlardan kimseye bahsetmediğinden eşinin evlerinde gizli bir defterde çocuklarının isimleri ve resimlerini bulmasıyla bir televizyon kanalına vermesi sonucu ortaya çıkıyor.669 Çocuğu kurtarıyor. Tüm savaşlar en acımasız yüzünü önce kadınlar ve çocuklar üzerinde gösterir. Şimdilerde değişen nedir savaşlar yine acımaz yine korkunçtur. Günümüzde de Müslüman coğrafya üzerinde de gösteriyor, geçmiş de göstermiş. Ne niyetle yaptığının veya neye hizmet ettiğinin o zamanın çocukları şimdilerde hepsi belli bir yaş olgunluğuna sahip kişiler için bir önemi var mı? Sir Nicholas savaştan çocuk kaçırmış, bana göre Rabbim bu konuda onu vesile kılmış…
Günümüzde Müslüman coğrafya üzerine oynanan ve artık aleni bir şekilde yapılan Hak ve batıl savaşından çocuklarımızı kurtarmamız lazım. Sadece kendi çocuklarımız değil, tüm ümmetin çocuklarını sarmalı ve kucaklamalıyız. Üzerimizde ki şu ölü toprağını atmalı ‘İman eden, salih amel işleyen ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden’ olmak için yarışmamız lazım…
‘Ey iman edenler!Siz Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve bu uğurda bulunduğunuz her yerde ayaklarınızı sağlam tutar, kaydırmaz.(Muhammed suresi 7. Ayet)
Selametle…
Ravza Zeybek