En güzel sözlerin sahibinin adıyla…    Toplum bilimciler ve sosyoloji uzmanlarının günümüzde ki insanları çözmekte zorlandıkları veya ‘neler oluyor? ‘ diye kafa yordukları zaman olmuş mudur acaba? Ben söyleyeyim efendim olmuştur. Her zaman dilimi, değişkenliğini ve kendi zamanın farklılığını yaşar. Bizim şahitliğimizde şimdiki zaman oluyor.    Çoğu zaman bir yere gittiğimizde, şehrin gezilecek yerlerinde fotoğraflar çekilir. Hatıra kalsın kabilinden. Birde gerek arkadaşları ile gerek yalnız başına da olsa bir değişik pozlarla fotoğraf çekinenler var ki anlatmaya lüzum yok zaten! Sosyal medya üzerinden fazlasıyla kendilerini ifşa ediyorlar. Bazı hesapları inceledim, çoğunluğunun moda, dekorasyon ve yemek sunumları ile ilgi sayfaların yüzbinlere, milyonlara varan takipçi ve  beğeni alan hesaplar var.    Günümüz insanın beğenileri, yaşam tarzına bir baktığımızda tek düze ve taklitten oluşuyor. Öz benlikten uzaklaşmış, çoğu zaman kendi kültüründen uzak bir anlayış hakim. Popüler kültür özellikle muhafazakâr kesim diyebileceğimiz insanlarımızı sarmalına almış gibi. Öyle ki sağlam bir manevi inanış olmadığı takdirde kurtulmanın pek mümkün olmayacağı kanaatindeyim. Kendi özgürlüğüne kavuşamamış fertler ve toplumları başkaları tarafından yönlendirip, aynı dekore edilmiş evlerde yaşayacak, aynı tarz giyinen ve moda oluşturulan insanların istediklerinden giyinecekler, aynı şekilde sofra kurup yemek yiyecekler. Bunu yapmalarını kölesi oldukları modern dünya düzeni ve sayfa sahipleri istiyor çünkü.    Söylediklerimize bir örnek verelim, sosyal medyada bir akım başladığı zaman dakikalar için de hemen karşılığını buluyor.  Bu akımı tanınan veya fenomen olan biri başlatmış olsun. Sorgulamadan, amaçsız, nedensiz bir şekilde aynısıyla karşılık buluyor. Bir kimsede çıkıp niye yapıyorsunuz bunu demiyor.    Çok masum gibi görünen bu olaylar işin boyutunda daha farklı mecralara kadar varabilir aslında. Gençlere, çocuklara ebeveynlerin sözü geçmezken bir sosyal medya fenomenin söylediği veya yaptığı bir akım anında çocuklar ve gençler arasında karşılık buluyor. Öz benlik ve kimlik sorunu yaşamak kaçınılmaz olmuş durumda.    Muhafazakâr diyebileceğimiz insanların bu taklit içinde olması kaygı verici. Onların yaşam tarzını dahi modern sahipleri belirleyince, biz, biz olmaktan çıkmış oluyoruz. Bir de işin bu sayfaları yönetenler kısmı var, maddi kazanç elde etme kısmı var, bilerek veya bilmeyerek bir yerlere hizmet etme kısmı var.   Sosyal medyada biraz bakındığımız zaman kendimizi bu zamandan değilmişiz hissi verecek kadar kendine bile yabancılaştıran bir akımdan bahsediyorum. Taklit etmek her şeyinizle önüne geçmiş durumda, şimdilerde eşleriyle, nişanlılarıyla, mahremiyete örfe geleneğe uymayan paylaşımlara şahit olmaktayız. İnsanların yücelttikleri insanların köleleri haline gelmek ne kadar acıdır. Kendiniz olmaktan çıkıp sizin yerine düşünen bunun için de gene sizin beğenmelerinizle kazanç elde etmek. Belli bir zaman sonra ben niye böyle yapmıyorum diyerek bu kervana sizde katılmış oluyorsunuz.   Sadece bu kervana katılmış olmuyorsunuz. Siz de onlar gibi düşünmeye başlıyorsunuz. Kılık kıyafete ve modaya göre giyinen ve ya giyinmeyen olarak insanları ayırmaya, evlerini onlar gibi döşeyenle döşemeyen olarak ayırmaya  ve hatta küçük görmeye başlıyorlar. Belli bir sınıf ayırma desek yanılmayız.    Kimilerinde de izledikleri, video  ve fotoğraflar ile hayatlarında mutsuz ve huzursuz olabiliyor. Ya da bu kapitalist düzene hizmet eden insanlar olmaya başlıyor ve mutluluğu bunlara bağlıyor. İzlenmeye göre mutluluk, beğeni almaya yönelik mutluluk, para harcamaya göre mutluluk…    İnsanın kendine yabancılaştığı zaman tüm evrene yabancılaştığına inanıyorum. Kendine, Rabbine, ailesine tüm varlığa… Mutluluk kaynağının  sanal alem olmadığı, gerçek bir hayatın, gösterişten uzak samimi bir yaşamın mutlu edeceğine inanmış olan insanların çoğalmasını ümit etmekten başka çaremiz yok. Inşaallah  Ravza  Zeybek