İnsanoğlu bazen kaderini, bazen de hem kendini ve hem de çevresindekilerini suçlar. Olsun diye emek verdiği ama sonradan olmayan şeyler için dövünür durur, sürekli bir dertlenme ve sürekli bir isyan halindedir. Kendisi için ne getireceği belli olmayan hayaller kurar, hedefler koyar ve planlar yapar. İstekleri çoktur insan evladının, ne kadar çok olsa da yine biraz daha fazla ister ve bu döngü mezara kadar devam eder. Bu durum onun için hayırlı mıdır, yoksa şer midir bilmeden böyle düşünmeye devam eder.
İnsan beyni kendine sürekli soru soran bir organdır, bu sorular olumsuz düşünceler üzerine kurulduğunda ise hem o insanın kalbini kanatır ve hem de psikolojini bozar. Olmayan ve olmayacaklar üzerine kendini yıpratmak ise hem bedenen ve hem de zihnen çürütür kişiyi, halbuki olmayan ve olmayacaklar belki de onun için daha hayırlıdır ve kişi bunun farkında değildir çünkü sabretmeyi bilmiyordur.
“Sizin hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır vardır. Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Bakara / 216)
Evlilikte, dostlukta ve iş hayatında hep hayırlısını dilemek lazım. Olmuyorsa, olmuyordur bazen ve çok da zorlamamak lazım. İsyanlara girip, arabesk bir kişiliğe bürünmemek lazım, kendini hayattan soyutlayıp ve de dış dünyayla irtibatı koparmamak ve bunun için çabalamak lazım. İstediğimiz her şey olacak diye bir durum yok, zaten hiç kimsenin de her istediği olmaz ve olmadığında hayata ve Allah’a darılmamak lazım. Şüphesiz ki Allah hepimizden iyi bilir, demek ki olmayan olgularda bizim sınavımızmış diye düşünmek lazım.
Çevremizden çokça duyarız; keşke evlenmeseydim, keşke şu işi yapmasaydım, keşke şunla arkadaş olmasaydım ve keşke kelimesi ardı ardına sıralanır bir zincirin halkaları gibi. Olmasaydı iyi olurdu aslında ama oldu bir kere, bunun için de ağlayıp, sızlanmak yerine her zaman olumlu bir tarafından bakmak lazım olaylara. Evlendin ama hayattasın, iş yaptın ama bedenin ve zihnin yerinde hala ve tekrar çalışabilirsin, kötü bir arkadaşa denk geldin ama bu senin karşına iyi bir arkadaş çıkmayacağı anlamına gelmez ve eski hatalarını gözden geçirir ona göre de yaşanılanları tecrübe edersin. Benzer örnekler sıralanabilir ve şer bilinir böyle yaşanılanlar lakin sonradan anlaşılır ki aslında büyük bir hayır getirmiştir o insana.
“Sabreyle gönül, sabırsız olma. Cümleyi gönlüne yar eden vardır. Darda kaldım diye umutsuz olma. Yok iken dünyayı var eden vardır.” der Neşet Ertaş. Maddiyatı olmayan nice insanlar vardı ki maddi olanak elde edince insanlıktan çıkan ve nice insanlar vardı ki makamı olmadan iyi bir insanken, makam elde edince böbürlenip vicdanını kaybeden. Dünya kimseye kalmadı ve kalmayacak, azıcık sakin ve azıcık sabretmeyi bilmeli insan. Zaman her şeyin ilacı derler, gerçekten de zaman her şeyin ilacıdır ve sadece beklemek lazım.
Belki çok kötü bir olay yaşanmıştır, belki de yıllar yılı ızdıraplı durumlar önümüzdedir lakin dünya bir sınav yeridir ve şer ile hayır arasında gidip gidilecek bir yaşam sürecektir herkes. Bunları da yaşayan ne ilksin ve ne de son sen olacaksın. Üzülme ve üzme kimseyi, yarınlara umutla bakmayı bilmeli insan çünkü umudunu kaybedenler, yarınlarını da kaybeder. Onun içindir ki hayrı da ve şerri de insan bilemez, sadece sabretmeli ve zamana bırakmalı olanı da olmayanı da