“Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur.” diyor Yunus Emre. Dünyadan kimler geldi, kimler geçti, sayısını kimse bilemez, belki milyarlarca insan olduğu tahmin edilebilir o kadar. Mal, mülk, şöhret ve makamlar hep gelip geçicidir dünyada, bunlara sahip kişilerin ise toprak altında belki de kemikleri bile yoktur. Dünya menfaati için insaniyetliğini kaybetmek, şahsiyetini beş paraya tercih etmek ise o insan için utanç verici bir durumdur.
“Güvenme insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde, vaat etmeseydi Allah cenneti, O'na bile etmezlerdi secde.” der Mehmet Akif Ersoy. İnsan İlişkilerinde sürekli bir çıkar, sürekli bir yarar sağlama amacı güden türler çağımızda bolca türedi. Yaptığı her hizmette, söylediği her sözde bile insanlar tarafından methedilmek isteyen, sonrası için ne getirisi olur diye düşünceye sahip bireyler çevremizde çoktur.
“Menfaat, her türlü faziletleri ve ahlaksızları ortaya çıkarır.” der La Rochefaucauld. Tabii ki menfaat dünyasına sahip olmak ve böyle dostları olsun isteyenler olabilir, madem her şey menfaat üzerine kurulu, bu da benim işime yarar diyenler vardır çıkar dünyasında. Bunda da bir yanlışlık yoktur aslında çünkü herkes menfaat üzerine kurmuştur hayatını. Alkışlar, övgüler yapılır kimi zaman ve bunların da çoğu aldatmacadır, oturduğu makam koltuğu kayınca ve üstündeki üniforma da düşünce bütün gerçekler ortaya çıkar. Herkesin asıl niyeti öğrenilir, makam ve mevkiler, para ve pul gidince, sonra da kimin dost ve kimin menfaat dostu olduğu iyice gün yüzüne çıkar.
Gücün yanında olanlar, zenginin ayağında paspas olup ve bununla da gurur duyanlar da herkesin kendileri gibi olduğunu düşünüp, ona göre hareket ederler. Herkesi de kendileri gibi dünya menfaatine tapar diye düşünürler çünkü bu tip insanlar, ruhlarını, bedenlerini güce ve saltanata hibe ederler. Menfaati olmayan, hal hatır sormaktan bile itina eder, selam vermekten bile kaçınırlar çünkü selam verince borçlu kalırız diye düşünürler. Dervişin fikri neyse, zikri de odur tabii ve her şeye maddeci yaklaşan insandan başka bir anlayış beklenemez haliyle.
Siyasi bir makam, bir memurluk için kırk takla atanlar, yanlışa doğru diyenler, dinini, ideolojisini ve namusunu beş paraya değişenlerin gerçek yüzleri, menfaatleri bittiğinde anlaşılır. Çıkarları için birilerinin yanında olanlar, çıkarları bittiğinde maskeleri düşer. Bir insanın düşebileceği en dip noktasıdır ve alçalma ancak bu kadar olabilir. Bir birey, öncelikle dünya hayatının bir gün biteceğini iyi anlamalı, fani bir yaşam sürdüğünü idrak etmeli ve sonra da karakterin menfaatten daha değerli olduğunu bilmeli. Mal, mevki ve makam gider ama kişilik hep bakidir.
Hep mutlu ve huzurlu kalmanız dileğiyle, sevgiler ve saygılar