Serpil Güleçyüz
Köşe Yazarı
Serpil Güleçyüz
 

BAKMAK MI? GÖRMEK Mİ?

"Bakmakla görmek arasındaki fark nedir?" diye sormuşlar Mevlânâ'ya. Cevaplamış: "Senin baktığına herkes bakıyor ama ya herkes görebiliyor mu? Aradaki fark sensin." Çoğu insan genellikle "bakmak" ve "görmek" terimlerini eşanlamlı kullanır. Aslında bu iki kavram birbirinden çok farklıdır. Neyi nasıl algıladığımızı ve çevremizle nasıl iletişimde bulunduğumuzu anlamakla da çok ilgilidir. Bakmak, gözlerimizi belirli bir yöne çevirerek o yönde olanları algılama biçimidir. Bakmak, bilinçsiz ya da bilinçli bir şekilde olsun, genellikle yüzeyseldir. Bakmak, sadece gözümüzün gördüğü şeyleri algılama eylemidir. Örneğin, caddede yürürken etrafımıza, vitrinlere bakarız. Çoğu zaman birisi şunu gördün mü diye sorsa, net olarak söyleyemeyiz. Çünkü bakmak derinlemesine bir anlam içermez. Ama görmek öyle mi? Görmek, baktığımız her şeyi bilinçli olarak algılama sürecidir. Görmek sadece gözlerimizle bakmakla kalmaz; işin içine beynimizi de katar, akıl, kalp ve gönül gözünün de devreye girmesiyle gerçekleşir. Görmek, ince detayları fark etmek, işin arka planındaki ilişkileri anlamak anlamına da gelir. Bir resme baktığınızda, sadece şekilleri değil, aynı zamanda sanatçının bize vermek istediği mesajı da anlamaya çalışırız. Rahat ve huzurlu evimizde savaş haberlerini izlemek genellikle bir "bakmak" eylemidir. Yani ekranda olanları gözlerimizle takip eder, yüzeysel görüntüsünü alır, derinlemesine bir analiz yapmayız. Ancak, sadece savaş haberlerini değil, tüm haberlerin arkasında ne olduğunu sorgulamak, olayların nedenlerini, sonuçlarını, arka plandaki politik, sosyal veya ekonomik dinamikleri anlamaya çalışmak görme eylemidir. Görmek burada sadece gözle algılamayı değil, olayların arkasındaki gerçekleri de kavramaya yönelik bir çabadır. Bu nedenle televizyon izlerken sadece haberlere bakmakla yetinmek yerine, olayların arkasındaki dinamikleri anlamaya çalışmak bilinçli bir vatandaş olmanın da gereğidir. Özellikle savaş haberlerini izlerken, olayların arkasındaki tarihsel, politik ve sosyal bağlamlarını araştırarak, farklı perspektiflerden bakmak, ilişkileri analiz etmek haberleri "görmek" anlamına gelir. Görmek, derinliği ifade eder, bilinç ve akıl gerektirir. Peki baktığımızda nasıl görebilir, ona nasıl anlam kazandırabiliriz? Bir şeye baktığınızda gerçekten ona odaklanın. Dikkatinizi dağıtabilecek faktörleri en aza indirerek tüm dikkatinizi gördüğünüz şeye yönlendirin. Örneğin, ben öğretmenlik hayatım boyunca sınav kağıdı okurken, hedefine kitlenen bir füze gibi dikkatimi sınav kağıdına verir, başka hiçbir şeyi, çocuklarımın "anne" diye seslenmelerini bile duymazdım.  Bir doğa yürüyüşünde bile ayrıntılara dikkat edin. Ağaçları, yaprakların şeklini, kuşların sesini, rüzgarın esişini gözlemleyin. Merak etmek de görmenin bir temelidir. Bir şeyi gerçekten görmek istiyorsanız, onu merak edin. Onunla ilgili araştırın, sorular geliştirin. "Neden böyle görünüyor? Bunun arkasındaki hikaye, verilmek istenen mesaj nedir?" Bu tür sorular, daha fazla dikkat etmemizi ve daha iyi anlamamızı sağlar. Bir konuyu, bir nesneyi daha iyi anlamak için o konuda bilgi sahibi olmak da gerekir. Örneğin, bir sanat galerisini geziyorsunuz; sanat tarihi bilmek, baktığınız eserleri daha anlamamıza ve beğenmemize yardımcı olur, bilinçli bir şekilde görmemizi sağlar. Yoksa boş boş gezer, boş boş bakar dururuz. Görmek, tüm becerilerde olduğu gibi, pratikle geliştirilebilir. Örneğin, bir gün boyunca etrafımızdaki renkleri fark etmeye çalışalım ya da nesneleri her açıdan inceleyelim, bilgi edinelim, dikkatimizi tümüyle ona verelim. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bazen düşünmekten beynimiz yanıyor. Meditasyon, yoga vb. metotlar, anı yaşatmak ve dikkatli olmak konusunda güçlü araçlardır. Bunlar zihnimizi sakinleştirir, beynimizi boşaltarak dikkatimizi toplamaya yardımcı olur. Böylece baktığımız şeyi daha derinlemesine görme yeteneğimiz gelişir. Bakmak ve görmek arasındaki farkı anlamanın bize yararı nedir? Hayatın detaylarını anlamak, gördüğümüz güzellikleri daha derinlemesine algılamamıza yardımcı olur. Bu farkındalık sadece gördüğümüz her şeyi algılamamızı değil, yaşam kalitemizi de artırır, hayata anlam katmamızı sağlar. Daha dikkatli, meraklı ve bilgili bir şekilde insanları daha iyi görmemizi, daha iyi anlamamızı sağlar. Baktıklarımızı, gerçekten gönül gözüyle de görebilir, anlamlandırabilir ve daha mutlu olabiliriz. Gerçek körlük, gözü kör olan değil, gördüğü halde kalbi kör olandır, diyor Hz. Ali. İnsan gözü ile bakmalı, aklı ile anlamalı, kalbi ile görmelidir. PEKİ YA SİZ SADECE BAKIYOR MUSUNUZ? BAKTIĞINIZI GÖRÜYOR MUSUNUZ? SERPİL GÜLEÇYÜZ
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2024 - Pazartesi

BAKMAK MI? GÖRMEK Mİ?

"Bakmakla görmek arasındaki fark nedir?" diye sormuşlar Mevlânâ'ya. Cevaplamış: "Senin baktığına herkes bakıyor ama ya herkes görebiliyor mu? Aradaki fark sensin."

Çoğu insan genellikle "bakmak" ve "görmek" terimlerini eşanlamlı kullanır. Aslında bu iki kavram birbirinden çok farklıdır. Neyi nasıl algıladığımızı ve çevremizle nasıl iletişimde bulunduğumuzu anlamakla da çok ilgilidir.

Bakmak, gözlerimizi belirli bir yöne çevirerek o yönde olanları algılama biçimidir. Bakmak, bilinçsiz ya da bilinçli bir şekilde olsun, genellikle yüzeyseldir. Bakmak, sadece gözümüzün gördüğü şeyleri algılama eylemidir. Örneğin, caddede yürürken etrafımıza, vitrinlere bakarız. Çoğu zaman birisi şunu gördün mü diye sorsa, net olarak söyleyemeyiz. Çünkü bakmak derinlemesine bir anlam içermez.

Ama görmek öyle mi? Görmek, baktığımız her şeyi bilinçli olarak algılama sürecidir. Görmek sadece gözlerimizle bakmakla kalmaz; işin içine beynimizi de katar, akıl, kalp ve gönül gözünün de devreye girmesiyle gerçekleşir.

Görmek, ince detayları fark etmek, işin arka planındaki ilişkileri anlamak anlamına da gelir. Bir resme baktığınızda, sadece şekilleri değil, aynı zamanda sanatçının bize vermek istediği mesajı da anlamaya çalışırız.

Rahat ve huzurlu evimizde savaş haberlerini izlemek genellikle bir "bakmak" eylemidir. Yani ekranda olanları gözlerimizle takip eder, yüzeysel görüntüsünü alır, derinlemesine bir analiz yapmayız.

Ancak, sadece savaş haberlerini değil, tüm haberlerin arkasında ne olduğunu sorgulamak, olayların nedenlerini, sonuçlarını, arka plandaki politik, sosyal veya ekonomik dinamikleri anlamaya çalışmak görme eylemidir. Görmek burada sadece gözle algılamayı değil, olayların arkasındaki gerçekleri de kavramaya yönelik bir çabadır.

Bu nedenle televizyon izlerken sadece haberlere bakmakla yetinmek yerine, olayların arkasındaki dinamikleri anlamaya çalışmak bilinçli bir vatandaş olmanın da gereğidir.

Özellikle savaş haberlerini izlerken, olayların arkasındaki tarihsel, politik ve sosyal bağlamlarını araştırarak, farklı perspektiflerden bakmak, ilişkileri analiz etmek haberleri "görmek" anlamına gelir.

Görmek, derinliği ifade eder, bilinç ve akıl gerektirir.

Peki baktığımızda nasıl görebilir, ona nasıl anlam kazandırabiliriz?

Bir şeye baktığınızda gerçekten ona odaklanın. Dikkatinizi dağıtabilecek faktörleri en aza indirerek tüm dikkatinizi gördüğünüz şeye yönlendirin. Örneğin, ben öğretmenlik hayatım boyunca sınav kağıdı okurken, hedefine kitlenen bir füze gibi dikkatimi sınav kağıdına verir, başka hiçbir şeyi, çocuklarımın "anne" diye seslenmelerini bile duymazdım. 
Bir doğa yürüyüşünde bile ayrıntılara dikkat edin. Ağaçları, yaprakların şeklini, kuşların sesini, rüzgarın esişini gözlemleyin.

Merak etmek de görmenin bir temelidir. Bir şeyi gerçekten görmek istiyorsanız, onu merak edin. Onunla ilgili araştırın, sorular geliştirin. "Neden böyle görünüyor? Bunun arkasındaki hikaye, verilmek istenen mesaj nedir?" Bu tür sorular, daha fazla dikkat etmemizi ve daha iyi anlamamızı sağlar.

Bir konuyu, bir nesneyi daha iyi anlamak için o konuda bilgi sahibi olmak da gerekir. Örneğin, bir sanat galerisini geziyorsunuz; sanat tarihi bilmek, baktığınız eserleri daha anlamamıza ve beğenmemize yardımcı olur, bilinçli bir şekilde görmemizi sağlar. Yoksa boş boş gezer, boş boş bakar dururuz.

Görmek, tüm becerilerde olduğu gibi, pratikle geliştirilebilir. Örneğin, bir gün boyunca etrafımızdaki renkleri fark etmeye çalışalım ya da nesneleri her açıdan inceleyelim, bilgi edinelim, dikkatimizi tümüyle ona verelim.

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bazen düşünmekten beynimiz yanıyor. Meditasyon, yoga vb. metotlar, anı yaşatmak ve dikkatli olmak konusunda güçlü araçlardır. Bunlar zihnimizi sakinleştirir, beynimizi boşaltarak dikkatimizi toplamaya yardımcı olur. Böylece baktığımız şeyi daha derinlemesine görme yeteneğimiz gelişir.

Bakmak ve görmek arasındaki farkı anlamanın bize yararı nedir?

Hayatın detaylarını anlamak, gördüğümüz güzellikleri daha derinlemesine algılamamıza yardımcı olur. Bu farkındalık sadece gördüğümüz her şeyi algılamamızı değil, yaşam kalitemizi de artırır, hayata anlam katmamızı sağlar.

Daha dikkatli, meraklı ve bilgili bir şekilde insanları daha iyi görmemizi, daha iyi anlamamızı sağlar. Baktıklarımızı, gerçekten gönül gözüyle de görebilir, anlamlandırabilir ve daha mutlu olabiliriz.

Gerçek körlük, gözü kör olan değil, gördüğü halde kalbi kör olandır, diyor Hz. Ali. İnsan gözü ile bakmalı, aklı ile anlamalı, kalbi ile görmelidir.

PEKİ YA SİZ SADECE BAKIYOR MUSUNUZ? BAKTIĞINIZI GÖRÜYOR MUSUNUZ?

SERPİL GÜLEÇYÜZ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.