Dünya yıldan yıla dönerken,onun sükunetle not aldığı tarihler vardır.
Doğum günümüz mesela.
Ve öyle ya da böyle katıldığımız olaylarla özel hale gelen her günümüz.
Sonra daha anlamlı bir günün varlığı aklıma geldi.
Ölüm günümüz
Yılın diğer mutlu günleri arasında sinsi,görünmeden yatan,ne zaman geleceği belli olmayan bir gün.
Ama varlığı onlar kadar gerçek,onlar kadar
kesin bir gün.
Hayatın içinde, her an sevdiğimiz birilerini kaybedebiliriz.
En çok sevdiğimizi kaybettiğimiz de,kendi ölüm günümüze kadar yapabileceğimiz en iyi şey "O" hâlâ hayatttaymış gibi yaşamaya çalışmak.
Bunu yapabilir miyiz?
Denemek zorundayız.
Yas ve acı ile başa çıkmak,karmaşık ve herkese göre değişen bir süreçtir.
Uzmanlar acının evreleri olduğunu söylerler.
İnkâr,öfke ve kabullenme.
Eşim, apansız kalp krizinden öldüğünde,yaşadığım acının şiddetiyle birdenbire şu sözleri söylediğimi farkettim.
Böyle bir şey olamaz.
Daha sonra neden biz ?
Çok mutluyduk.
Daha gerçekleştirecek umutlarımız,yaşanacak hayatlarımız vardı.
İkimizde devlete olan vefa borcumuzu ödemek için "O" bir pilot,ben öğretmen olarak soluksuz çalışmıştık.
Tam birbirimize zaman ayıracağımız zaman,Allah O nu benden niye almıştı.
Hayat devam ediyordu ve ben bir yerinde takılıp
kalmıştım.
Bir yarım kalmışlık hissi ki anlatılmaz.
Ağladım.
Haykırdım.
Bu Dünya da en sevdiğim,en hayran olduğum kişiyi nasıl alırsın diye.
Daha bir sürü deli sorular.
Bu öyle bir acı ki anlatılmaz.
Göklerden bir nefes gelsin,bir yel essin,gök ağlasın,yağmurlar yağsın,içindeki yangın sönsün istersin.
Yel esmez,gök ağlamaz,yağmurlar yağmaz,için yanar da yanar.
Sonra geride kalanların da apansız öleceği ihtimali gelir aklına.
Silkinir,kendine gelirsin ve Allah'a inancına sığınırsın.
Eşimi tanıdığım da henüz 17 yaşındaydım.
Daha kendimi bile tanımadan,eş seçme bilincine bile ulaşmamış ken, karşıma böylesine özel ve güzel insanı çıkaran yüce Allah değilmiy di?
Bana iki tane fiziksel ve ruhsal sağlığı yerinde iki kız evlat ve torunlar veren ayni Allah değilmiy di?
43 yıl beni çok mutlu eden, olağanüstü desteğiyle hayallerimin peşinde özğürçe koşmamı ve gerçekleşmesini sağlayan bir yol arkadaşı ile beni buluşturan ayni Allah değilmiy di?
Bütün güzellikleri,refah ve mutluluğu verirken niye ben diye sordum mu?
Aniden gidince niye ben,neden ben diye soruyorum.
Kur'an-ı Kerim derki *Bütün kalbinizle Allah'a
inanın,O'nun adaletine güvenin,
Sorgulamadan*
En ağır sınavlara dayanmadıktan sonra inanç nedir ki zaten
İnancım sabrı,sabrım anlamayı ve dayanmayı getirdi.
Allah'ın emrine tevekkülle katlandım.
Acılar karşısında umudumuzu kaybetmiyelim.
Sevdiklerimizin ardından güzel anılarımızı hatırlıyalım.
Onlarla birlikte yapmayı sevdiğimiz şeyleri yapalım.
Onları ve anılarımızı onurlandıralım.
Ya bütün öfkenizi ailenizden,arkadaşlarınızdan çıkarabilir,hatta depresyona girmeyi de deneyebilirsiniz
Ya da ölüm gerçeğinin dışında ilgilenecek bir şeyler bulur,hayata anlam katarsınız.
Hobiler edinin mesela.
Vakit yokluğundan, koşuşturmaktan bir türlü yapamadığınız ama yapmayı çok istediğiniz bir şeyler yapın.
Resme başlayın.
Yazın vb.
İnsanlara dokunun,onlara yardım ederek hayatlarını değiştirmek herkese iyi gelir,size de iyi gelecektir.
Kaybınızın ardından kendinizi sıkışmış, kötü ve mutsuz hissediyor ve bunu kendi başınıza çözemiyorsanızhiç çekinmeden bir psikologdan
yardım isteyin.
Yardım istemekte hiç bir sakınca yoktur,utanılacak da bir durum da değildir.
Ve unutmayın onlar bu geçici alemden esas aleme gitmişlerdir.
Kabullenip, tekrar bululuşuncaya kadar
dualarınızı eksik etmeyin.