Serpil Güleçyüz
Köşe Yazarı
Serpil Güleçyüz
 

YASAKLAMAK ÇÖZÜM MÜ?

Çocuklarımızla ilgili birisi bize bir şey söylediği zaman, hele hele başarıları söz konusu olduğunda, içimizden çok mutlu olur, gurur duyar ama dışımızdan "Aman aman şansı güzel olsun" deriz. Bunu söylerken de -kız erkek farketmez- karşısına onun kıymetini bilecek birisi çıksın, mutlu bir yuvası olsun isteriz tüm kalbimizle. Ve bunun gerçekleşmesi içinde  dua ederiz. İş başarısının bir insanı tam anlamıyla mutlu etmeyeceğini biliriz çünkü. Anne-baba olarak önce okul hayatında, daha sonra iş hayatında başarılı olması için elimizden geleni yaparız. En iyi okullarda okutur, kurslara gönderir, özel hocalar tutar gerekirse daha iyi bir eğitim alsın diye yurt dışına göndeririz. İyi bir meslek sahibi olduktan sonra, bunun mutluluk için yetmeyeceğini, mutlu olmak için esas önemli olanın iyi bir yol arkadaşı, iyi bir eş seçmek olduğunu sıkça söyleriz. Eski Yunanlılar bir zamanlar erkek ve dişinin ayni vücutta olduğunu ve bundan şikayetçi olmaları üzerine Tanrı'nın onları ortadan ikiye bölerek evrene saldığını, o gün bu gündür insanoğlunun sürekli kendi diğer yarısını aradığını söylerler. Evlatlarımıza kendi yarımınızı bulun derken, iyi bir meslek sahibi olması için gösterdiğimiz özeni, desteği bir ömür geçireceği kişiyi ararken vermiyoruz. Tam tersi köstek oluyor, birileri ile görüşecekler, flört edecekler diye ödümüz kopuyor. Neden, kız-erkek birbirlerini tanımalarını, arkadaşlık etmelerini sağlamak yerine engel oluyoruz. Neden birbirlerini tanıma haklarını ellerinden almaya çalışıyoruz. J. J. ROUSSEAU şöyle demiş. "Hakları ve kendine yaraşan zevkleri elinden alınan gençler, onların yerine daha gizli ve tehlikeli olanları koyarlar." Arkadaşlık, birbirlerini tanıma, flört, adına ne derseniz deyin yaşanması gereken bir olgu. Yaşamımızın her evresinde yüreğimizin aydınlanması için sevgi şarttır. Çocuklarımızı sevmek, sevilmek duygularından alıkoyarsak onların ışığını da söndürmüş oluruz. Bizim toplumumuzda hâlâ kız-erkek ayrı tutulmaya çalışılıyor. Hâlâ sadece kız okulu, sadece erkek okulları tartışması yapılıyor. Kızlarımıza, erkeklere güvenmemeleri gerektiği, erkeklerin tehlikeli olduğu, hep kendilerini elde etmek için uğraştıkları, elde ettikten sonra da bir kenara atılacakları öğretilir. Erkek çocuklarımıza da kızların tehlikeli olduğu, kızların onları elde etmek için her şeyi yapabilecekleri,başarı için engel oldukları öğretilir. Her ne olursa olsun, birbirlerini zamanında tanıma olanağı bulamayanların evliliklerinde birbirlerine uyum sağlamada zorluk çektiklerini, duygularını ifade etmekte zorlandıklarını biliyoruz. Evlilikte, kişinin kendi duyguları ile başa çıkmayı, duygularını karşısındakine doğru bir biçimde aktarmayı, paylaşmayı ve bunun dozunu bilmeleri çok önemli. Erkeği kızdan, kızı erkekten uzaklaştırdığınızda ters teper, karşı cinsi tanımayan, özgüvensiz, sağlıklı ilişkiler kuramayan bir nesil yetişir. Her iki cinsi birbirinden ayrı tutmak sadece kız, sadece erkek okulları açmak asla çözüm değildir. Meslek hayatım süresince hep şunu gördüm. Böyle bir ayrımda, sınırlar kalkıyor, merak işin içine daha çok giriyor, açlık daha da büyüyor. Ayrı tutulana dokunma, sarkıntılık etme, arkasından koşma, hatta omuz atıp tatmin olma bir doyum noktası haline geliyor. Yasaklamak yerine, güvenli bir ilişki nasıl kurulur, bunu çocuklarımızla neden açık açık konuşmuyor, bu konuda neden eğitmiyoruz? Önce kendini tanıması gerektiğini, kendi beklentilerini, ne istediğini iyi bilip, karşısındakinde bu özelliklerin olup olmadığına dikkat etmesi, duygu ve düşünceleri anlamayı, sınırlar koyması, nereye kadar gitmesi, nerede durması gerektiğini öğretmiyoruz. Yoksa daha çoook nikahta keramet var diye kendimizi avuturuz. Hele günümüzde kadın şiddeti, istismar ve tecavüz vakalarının arttığı göz önüne alınırsa, kız erkeği ayırmak şöyle dursun, tam tersi uzlaştırmak zorundayız. Ayrıştırdıkça birbirlerini cinsel obje olarak görmeye başlarlar. Oysa erkek kız diye değil önce insan olarak bakmalılar. Çocuklarımızı önce insan noktasında, vicdan sahibi iyi ahlâklı yetiştirmeli, karşısındakini erkek kız değil bir birey olarak görmeleri ve birbirlerini kendilerine yakışır biçimde sevmeleri gerektiğini öğretmeliyiz. KARŞILIKSIZ, ŞARTSIZ VE ZORUNLULUK OLMADAN SEVMEYİ
Ekleme Tarihi: 20 Kasım 2023 - Pazartesi

YASAKLAMAK ÇÖZÜM MÜ?

Çocuklarımızla ilgili birisi bize bir şey söylediği zaman, hele hele başarıları söz konusu olduğunda, içimizden çok mutlu olur, gurur duyar ama dışımızdan "Aman aman şansı güzel olsun" deriz.

Bunu söylerken de -kız erkek farketmez- karşısına onun kıymetini bilecek birisi çıksın, mutlu bir yuvası olsun isteriz tüm kalbimizle.
Ve bunun gerçekleşmesi içinde  dua ederiz.

İş başarısının bir insanı tam anlamıyla mutlu etmeyeceğini biliriz çünkü.

Anne-baba olarak önce okul hayatında, daha sonra iş hayatında başarılı olması için elimizden geleni yaparız.

En iyi okullarda okutur, kurslara gönderir, özel hocalar tutar gerekirse daha iyi bir eğitim alsın diye yurt dışına göndeririz.

İyi bir meslek sahibi olduktan sonra, bunun mutluluk için yetmeyeceğini, mutlu olmak için esas önemli olanın iyi bir yol arkadaşı, iyi bir eş seçmek olduğunu sıkça söyleriz.

Eski Yunanlılar bir zamanlar erkek ve dişinin ayni vücutta olduğunu ve bundan şikayetçi olmaları üzerine Tanrı'nın onları ortadan ikiye bölerek evrene saldığını, o gün bu gündür insanoğlunun sürekli kendi diğer yarısını aradığını söylerler.

Evlatlarımıza kendi yarımınızı bulun derken, iyi bir meslek sahibi olması için gösterdiğimiz özeni, desteği bir ömür geçireceği kişiyi ararken vermiyoruz.

Tam tersi köstek oluyor, birileri ile görüşecekler, flört edecekler diye ödümüz kopuyor.

Neden, kız-erkek birbirlerini tanımalarını, arkadaşlık etmelerini sağlamak yerine engel oluyoruz.

Neden birbirlerini tanıma haklarını ellerinden almaya çalışıyoruz.

J. J. ROUSSEAU şöyle demiş.
"Hakları ve kendine yaraşan zevkleri elinden alınan gençler, onların yerine daha gizli ve tehlikeli olanları koyarlar."

Arkadaşlık, birbirlerini tanıma, flört, adına ne derseniz deyin yaşanması gereken bir olgu.
Yaşamımızın her evresinde yüreğimizin aydınlanması için sevgi şarttır.
Çocuklarımızı sevmek, sevilmek duygularından alıkoyarsak onların ışığını da söndürmüş oluruz.

Bizim toplumumuzda hâlâ kız-erkek ayrı tutulmaya çalışılıyor.
Hâlâ sadece kız okulu, sadece erkek okulları tartışması yapılıyor.

Kızlarımıza, erkeklere güvenmemeleri gerektiği, erkeklerin tehlikeli olduğu, hep kendilerini elde etmek için uğraştıkları, elde ettikten sonra da bir kenara atılacakları öğretilir.

Erkek çocuklarımıza da kızların tehlikeli olduğu, kızların onları elde etmek için her şeyi yapabilecekleri,başarı için engel oldukları öğretilir.

Her ne olursa olsun, birbirlerini zamanında tanıma olanağı bulamayanların evliliklerinde birbirlerine uyum sağlamada zorluk çektiklerini, duygularını ifade etmekte zorlandıklarını biliyoruz.

Evlilikte, kişinin kendi duyguları ile başa çıkmayı, duygularını karşısındakine doğru bir biçimde aktarmayı, paylaşmayı ve bunun dozunu bilmeleri çok önemli.

Erkeği kızdan, kızı erkekten uzaklaştırdığınızda ters teper, karşı cinsi tanımayan, özgüvensiz, sağlıklı ilişkiler kuramayan bir nesil yetişir.

Her iki cinsi birbirinden ayrı tutmak sadece kız, sadece erkek okulları açmak asla çözüm değildir.

Meslek hayatım süresince hep şunu gördüm.
Böyle bir ayrımda, sınırlar kalkıyor, merak işin içine daha çok giriyor, açlık daha da büyüyor.

Ayrı tutulana dokunma, sarkıntılık etme, arkasından koşma, hatta omuz atıp tatmin olma bir doyum noktası haline geliyor.

Yasaklamak yerine, güvenli bir ilişki nasıl kurulur, bunu çocuklarımızla neden açık açık konuşmuyor, bu konuda neden eğitmiyoruz?

Önce kendini tanıması gerektiğini, kendi beklentilerini, ne istediğini iyi bilip, karşısındakinde bu özelliklerin olup olmadığına dikkat etmesi, duygu ve düşünceleri anlamayı, sınırlar koyması, nereye kadar gitmesi, nerede durması gerektiğini öğretmiyoruz.

Yoksa daha çoook nikahta keramet var diye kendimizi avuturuz.

Hele günümüzde kadın şiddeti, istismar ve tecavüz vakalarının arttığı göz önüne alınırsa, kız erkeği ayırmak şöyle dursun, tam tersi uzlaştırmak zorundayız.

Ayrıştırdıkça birbirlerini cinsel obje olarak görmeye başlarlar.

Oysa erkek kız diye değil önce insan olarak bakmalılar.

Çocuklarımızı önce insan noktasında, vicdan sahibi iyi ahlâklı yetiştirmeli, karşısındakini erkek kız değil bir birey olarak görmeleri ve birbirlerini kendilerine yakışır biçimde sevmeleri gerektiğini öğretmeliyiz.

KARŞILIKSIZ, ŞARTSIZ VE ZORUNLULUK OLMADAN SEVMEYİ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.