Dünyanın her yerinde İslam düşmanlığı hareketleri bir bir yükselmeye devam ediyor.
Bireysel olarak yapılan bu eylemler, aslında bazı toplumların aleni yapmak istediği ama bir türlü yapamadığı eylemlerden sadece bir kaçı.
Önceki gün İsveç’te devlet korumaları eşliğinde; yüce dinimizin kutsal kitabının yakılmasına müsaade ediliyor! Hemen ertesi gün; Hollanda’da aynı şekilde bir eyleme başka bir insan müsveddesi imza atıyor!
Orta Doğu'da başında sarık bulunan yaşlılar dövülüyor, basında İslam düşmanlığı tüm topluma empoze edilmeye çalışılıyor.
Peki, bunlar neden şimdi yapılıyor?
Mesela; İslam'ın kutsal kitabının Türkiye Büyükelçiliği önünde yakılması ne anlama geliyor? Düşünüyor muyuz?
Bu millet, aslına dönmeye başladı ya; “Sen aslına dönemezsin” denilmek isteniyor.
“Sen bir zamanlar tüm dünyaya hükmeden bir imparatorluktun şimdi ise tekrar şahlanmaya kalkıyorsun ama bunu yapamazsın” denilmek isteniyor.
Savunma sanayisinden tutun eğitime, turizme, geleceğe yapılan yatırımlara kadar her hareket onları korkutmaya yetiyor.
Dün Şırnak ta petrol, bugün Bilecik'te altın, Karadeniz'de doğal gaz gibi faaliyetler bizim neleri planladığımızı onlara ne anlatıyor da onlar bunların karşısında çaresizlikten ‘yakmaya’ çalışıyorlar?
Ülkenin içinde ayrıştırmalara yön vermek isteyenler, çuval çuval paraları 12’nci katlara götürürlerken şunu yine unutuyorlar; “Bu asil millet, sağ-sol kavgası verse de değerleri ve vatanı uğruna her zaman bir olmayı bilen tek millettir.”
Dikkat edin!
Dünya bir doğum sancısı çekiyor…
Doğumun gerçekleşmesi de yakındır. Bu doğum yepyeni bir yüzyılın habercisi olacaktır.
Bunu bilen düşmanlar da şimdiden, belki de çaresizlikten saldırmaya başladılar bile…
Ama bu asil millet varken, ne yazık ki bu doğuma engel olamayacaklar!