Sevgili peygamberimizi anlatmak kolay olabilir, fakat onu, hayatımızın ilk sırasına yerleştirmek, onun yaşantısına göre hayatımızı dizayn etmek zordur.
İbrahim a.s mı da anlatmak kolay dır, asıl önemli olan İbrahimi bir hayat yaşayabiliyor muyuz sorusunu kendimize sorabilmek ve hayatımızı İbrahimi bir hayat üzerine dizayn etmektir.
İbrahim a.s yalnız bir ümmeti, yapayalnız bir ümmet olsada korkmadan, yılmadan, yorulmadan Hakkı,hakkı ile anlatma derdine düşmüştü.
Efendimiz atası İbrahim'den ögrenmişti ne şartlar altında da olsa da hakkı anlatma derdi ile dertlenmeyi
Öyleki Mekkede müşrikler çeşitli tekliflerle geliyor, bir zaman senin inancına uyalım, bir müddet de bizim inancımıza uymasanda ta zim edersin diyorlardı ,
Efendimiz ise hak olan din ancak Allah'ın dini dir ve yine Hz Allah tarafından korunması vadedilen İslam dır deyip, Mekke sokaklarında ebu cehilin attırdığı taşlarla, deve işkenbelerine maruz kalıyor , kanlar içinde eve döndüğünde mübarek kızları başındaki çamurları, kanları temizleyip göz yaşı dökerken, üzülmeyin hak, Allah bizimledir diye onlara teselli verebilecek imanı güce sahipti.
Peki ya biz....
İbrahim olmak mesela, tek başına bile kalsa, ellerinizle yaptığınız putlara tapmayın, sizi yoktan var eden, varlığından haberdar edip iman ile sizi insani degerlere çağıran Allah'a inanın diye haykırmak tı.
O bunu haykırdı diye, kainatın yegane sahibine sırt çevirip putlara tapanlar,ona eziyetler etti, o ise davası ugruna hak bildiğinden asla taviz vermedi.
Kuleler yaptılar, onu elleri ile hazırladıkları devasa ateşlere attılar, ama korkmadı, Allah bir dir demek, korkuyu korkutmak demekti, korkuyu korkuttu, dini celili İslam dan taviz vermedi.
Ateşlere atarak da olsa onu vazgeçiremediler, o davası ugruna yürümeyi göze aldı, umudunu yitirmedi, Allahım ben 86 yaşına geldim, veya o yaşlara geldim benden sonra davamı bırakacagım bir evlat vermedin bana, ben bu zamana kadar yaşadım, bana bi evlat versen, bu ihtiyarlığımda beni evlat ile müjdelesen diye dualar etti, dualara icabet eden Hz Allah' ona bir evlat verdi, ismail koydu adını, İsmail'im dedi ona, ama Rabbi rahimin bir planı bir hikmeti vardı. Hikmetleri Kuranı hakim bize anlattı, düşünüp, ibret alalım, ders çıkaralım, nasıl ittiba edeceğimizi ögrenelim istedi.
Günlerdir rüyalar gördü, bir gün oglu İsmail in yanına gitti daha 6 yaşlarında veya o yaşlarda İsmail, ey oğul, ben seni rüyamda Hz Allaha kurban eder görürüm, seni keser görürüm ne dersin dedi, peygamberlerin rüyaları da vahiy di, İsmail, ismaili duruşunu belki ilk defa orada gösterdi, ey babacım Hz Allah'ın emrine ittiba et, beni sabredenlerden bulacaksın dedi.
Kardeşlerim....
İbrahim a.s, Allah'ım ben senin dinini anlattım, senin dinini anlatıyorum diye ateşlere atıldım, çeşitli işkenceler gördüm ama ne senden ne gönderdiğin dinin den taviz vermedim, 86 yaşlarında kokusunu hasretle beklediğim bir evlat verdin, onuda benden çok uzaklara bırakmamı emrettin, ben evladımın kokusuna doyamadan onu bırakmamı istediğin yerde onu bıraktım,sana ve dinine hizmet eden babalar evlatlarını kesmek zorunda kalmamalı yarabbi demedi ....
O süphe duymadan itaat edilmesi gereken Hz Allah'a ittiba etti,
İbrahimi duruşunu bozmadan, evladına İsmaili duruşun nasıl olması gerektiğini hali ile ögretti...
Allah'ın emri bu ise ben gerekirse evladımı kurban ederim diyen İbrahim, Allah emretti ise beni sabredenlerden bulacaksın diyen İsmaili duruşları bize gösterdi...
Peki kardeşlerim
Şimdi düşünün bakalım, sabah namazına kalktıgında Hz Allah'a borcunu ödesin diye sabah namazına evladlarını kaldırmayan baba, Hz Allah'ın kelamını evlatlarına ögretmeyen baba, kur an ayaklar altına alınırken sessizliğini koruyan babalar ,kızları islama mugayyir kıyafetler ile sokaklarda gezerken onların bu hallerinden mutlu olan babalar sizce nasıl İbrahime ittiba edecek,nasıl ibrahim olacağız
Kıymetli kardeşlerim
Hz Muhammet' i anlatmak kolay, Hz İbrahimi anlatmak kolay, onlara ittiba etmek ise zordur
Şimdi siz düşünün, siz hayatta kaç deda İbrahimi bir duruş sergilediniz,
Siz hayatta İsmailden hiç bi birşey ögrenmediniz veya siz İsmail'den ne ögrendiğiniz.....
Abdulvahit Koç