Merhabalar
Bir Tek Kişiye Yapılan Haksızlık Bütün Topluluğa Yönelmiş Gibidir
Her canlı varlık, hürriyetine, haklarına meydan okuyacak engelleri şuuraltı bir kuvvetle iter, ortadan kaldırmak için bir çabada bulunur.
Bir kişiye yapılan tehdit bütün toplulukta korku ve heyecan yaratır. Çünkü haksızlığa uğrayan kişi toplumun bir parçasıdır ve kişilerin meydana getirdiği şey de toplumdur.
Bugün bir kişiye yapılan haksızlık başka bir gün de başka birine yapılabilir, düşüncesi toplumla beraber biraz da kendimizi savunmamız için en etkili silâhtır. Bu silâhtan yoksunlar gelecekteki tehlikelere kendilerini terketmiş kişilerdir. Böyle kişilerin toplumunda kanun ve hukuk diye bir şey düşünülemez. Kaba kuvvet her an korku ve heyecan kaynağıdır.
Komşudaki yangını söndürmek için hortumunu esirgeyenin kendi yangınında komşularından yardım istemeye hakkı yoktur. Bir kişiye yapılan haksızlıktan üzüntü duymayanın, haksızlığı önlemek için birleşmeyenin de sonu fenadır.
“Gülme komşuna, gelir başına” atasözümüz de bunu iyi hatırlatmıyor mu?
Bir kişiye yapılan yersiz ve haksız bir hareket bütün bir topluluğa meydan okumak kabul edilmeli “Yurtta sulh, Cihanda sulh” meydana gelmelidir.
Milletlerin kendilerini korumak için bugün yaşatmaya çalıştıkları “Birleşmiş Milletler” ülkü ve kuvveti, yapılan haksızlıkları, korkutmaları ortadan kaldırmak içindir.
Uygarlığın temel şartlarından biri de hiç şüphesiz maddi, manevi haksızlıklara meydan vermemektedir. Onun için de; «Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yöneltilmiş bir tehdittir.» sözünü benimsemek gerekir.
Saygılarımla
(@ERCANULUPINAR)