Son dönemde, hepimizin gündemini meşgul eden fiyat dalgalanmaları ve adaletsizlikler üzerine yazmam gerektiğini hissettim. Sosyal medyada izlediğim bir video, aslında hepimizin yaşadığı ekonomik gerçekliği çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Bir vatandaş, marketten 3,5 TL’ye aldığı suyun, bakkalda 10 TL’ye satılmasına tepki gösteriyordu. Tepkisi haklıydı; bu fark sadece fiyat etiketinde değil, aynı zamanda sistemin dengesizliğinde de yatıyor.
O günlerde bir çiftçiyle sohbet ettim. Günlük çiftçilik yaparken yaşadığı sıkıntıları özetlerken beslediği hayvanlar hakkında kısa bir bilgi verdi günde yaklaşık “80 kilo süt alıyorum ve bu sütün kilosunu 10 TL’ye zor satıyorum. Fakat 10 kl sütten yapılan peynirin kilosu, 500 TL’ye raflarda yerini buluyor.10 kilo süte atılan birkaç gram mayadan ibaret bu peynir dedi” gülerek olayı böyle özetlemek yeterli
Bu dengesizlik üreticiyi yıpratırken, biz tüketiciler de her geçen gün artan fiyatlar karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.
Geçtiğimiz hafta sonu ailemle dışarıda yemek yedik. Ayvalık’tayız; meşhur Ayvalık tostunu denemek istedik. Tostun fiyatı 250 TL, yanındaki ayran ise 80 TL.4 kişi 1320 tl verdik .Bir gün sonra Menemen’de yediğimiz kuru fasulye ve pilav için de kişi başı gün 250 TL ödedik.
Bir kilo kuru fasulyeden kaç porsiyon çıkar ?
Konuya tam hakim değilim ama yaklaşık 10 porsiyon çıkar diye düşünüyorum kuru fasulyenin kilosu 30 tl bunun maliyeti ortadayken, fiyatların bu kadar şişmesi ekonomik dengelerin bozulduğunun en açık göstergesi.
Sayın Ekonomi Bakanı, gün geçtikçe piyasalardaki bu dengesizliğin hepimizi zorladığını görmekteyiz. Fiyatlarda oluşan bu uçurumlar sadece piyasa serbestisiyle açıklanamaz. Vatandaşlar olarak serbest piyasada da belirli bir denge ve adalet talep etme hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Üreticiden tüketiciye kadar olan süreçte daha fazla kontrol mekanizmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtmek isterim. Ekonomi politikalarının bu adaletsizlikleri en aza indirgeyecek şekilde yeniden ele alınması, vatandaşın biraz olsun nefes almasına yardımcı olacaktır.
Bir de Sayın Tarım Bakanı, üreticilerimizin yaşadığı zorlukları, özellikle de emeğinin karşılığını alamamasını görmezden gelemeyiz.
Dün gazetemizde de çıkan bir haber ile örnek vereyim İzmir’in Kınık ilçesinde, biber üreticileri ürünlerini 4 TL'ye satmak zorunda kalıyor, ancak aynı biber pazarda 25-30 TL’ye alıcı buluyor. Üreticiler ürünlerini satmak için uzun kuyruklarda bekliyor alan eden yok tüccarlar satamazsanız getirin 2,5 tl ye biz alalım diyorlarmış bırakın2,5 tl yi 4 tl ye dahi zarar ediyoruz diyen çiftçileri kimlerin eline bıraktık
Bu tablo sadece üreticiyi değil, aynı zamanda tüketiciyi de mağdur ediyor. Çiftçimizin alın teriyle ürettiği ürünlerin değerini bulmasını sağlayacak düzenlemelere acil ihtiyaç var. Tarım politikalarımızın üreticiyi koruyacak, tüketiciyi ise daha adil fiyatlarla buluşturacak bir dengeye oturtulması gerektiği kanaatindeyim.
Son olarak şunu da sormadan hatta örnek vermeden konuyu tam olarak anlatmış olmayacağım İzmir’de bir mahallede dondurmanın topu 40 TL iken, sadece 15 kilometre ötede başka bir mahallede bu dondurma 10 TL’ye satılıyor. Bizzat gittim dondurmayı kendisi yapıyor oda 10 tl az değil mi dedim yok abi 10 tl normal biz kazanıyoruz dedi
Bu kadar büyük fiyat farklarının izahı nedir?
Diğeri ben daha fazla kira ödüyorum, daha fazla personel çalıştırıyorum diye bilir ama 400 kat fazla satılmaz bunun bile makul bir fiyatı olmalı
Piyasa serbest olabilir, ancak bu serbestlik ahlaki değerleri, adaleti ve toplumsal dengeyi göz ardı etmemelidir. Üreticiden 4 TL’ye alınan bir ürünü 30 TL’ye satmak, ahlaki olabilir mi? Fiyatlardaki bu uçurumları kabul etmek ne kadar etik?
Sayın bakanlarımıza saygılarımı sunarım, ama fiyat adaletsizliklerine karşı daha güçlü ve etkin politikaların devreye alınmasını gerekiyor
Hepimiz aynı gemideyiz, ve bu geminin istikrarlı bir şekilde ilerlemesi hepimizin ortak menfaati olacaktır .