Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in basın açıklaması

SİYASET/POLİTİKA (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.01.2022 - 18:04, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:40 2303+ kez okundu.
 

Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in basın açıklaması

Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in yaptığı 18.01.2022 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kamuya Öğretmen Atama Sürecinde uyguladığı sözlü sınavdaki yanlış ve hatalı uygulamalar konulu basın açıklamasında, Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması için sözlü sınav (mülakat) sonuçları yayınlandı.
Bilindiği üzere bu mülakata KPSS’den belirli bir puanın üzerinde alan kişiler arasından, kontenjanın 3 katı kadar aday davet edilmiştir. Mülakat sonuçlarının yayınlanması ile birlikte KPSS sınavında yüksek puanlar almış, hatta derece yapmış adayların 60 puanın altında mülakat notu verilerek elendiği ile ilgili birçok serzenişe Partimize başvuran vatandaşlarımız ve medya aracılığıyla şahit olduk.   Yazılı sınav ve mülakat gibi sınav tekniklerin özü ehliyet ve liyakat sahibi olanlar arasından en iyiyi seçmektir. Ancak görmekteyiz ki uygulamada bu teknikler iktidar tarafından arka kapıdan dolanmak, kendi yandaşını kamuya yerleştirmek için kullanılmaktadır.   Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in yaptığı basın açıklamasının detaylı değerlendirmesinde ise tek derdi evine aş götürmek, ailesine yardımcı olmak, çoluğunun çocuğunun geleceğini hazırlamak, ülkesine ve milletine hizmet etmek olan, bu uğurda yıllarca okumuş, çeşitli kurslara giderek kendisini geliştirmiş, emek vererek KPSS gibi zor bir sınavda yüksek puan almış, açıklanan kontenjanlara göre atanabilecek durumdaki adayların, hangi objektif kritere göre yapıldığı belli olmayan bir mülakat ile elenmeleri ne bizlerin ne de kamu vicdanının kabul edebileceği uygulamalar olamaz.dedi.   Toplumdaki ayrışmanın ve kutuplaşmanın bir sonucu olarak, bu mülakatlarda, birçok başarılı adayın siyasi olarak Ak Partiye ve Cumhur İttifakına yakın olmadığı için bir dayısı, tanıdığı, torpili olmadığı için elendiği bir mülakat olduğu algısı geçen zaman içerisinde kamuoyunda geniş yer bulmuştur.   Bir sınav düşünelim, soruları, ülkemizin sınavların yapılmasında en prestijli kurumu olan ÖSYM’nin belirlediği ortak bir heyet tarafından hazırlanmış ve insanlar bu sınava girip aynı ölçekle puanlanmışlar. Buraya kadar her şey bir sınavda olması gerektiği gibi. Ardından illerde mülakat yapılacağı söylenmiş ve belirli adaylar bu mülakata davet edilmiş. İllerdeki jüriler farklı, illerde sorulan sorular farklı, önceden bir soru havuzu oluşturulmamış, adaylara sorulan sorular tutanağa geçirilmemiş, performans puanı tutanakları tutulmamış, ses ve kamera kaydı alınmamış... Dolayısıyla şeffaflıktan tümüyle uzaklaşılmış bir sözlü sınav yapılmış. Böyle bir sınavı tümüyle objektif yapsanız bile size kim inanır? Az önce saydığımız eksiklikler nedeniyle, Danıştay’ın “şeffaf olmayan mülakatları hayatın olağan akışına aykırı kabul ederek” iptal ettiği çok sayıda mülakat bulunmaktadır. Şimdi ortada Sayın Milli Eğitim Bakanının açıkladığı gibi doğru yapılmış, objektif bir sınav mı var, yoksa milletimizin tepkisini hak eden, ehliyet ve liyakatin hiçe sayıldığı bir sınav mı var soruyoruz?   Öyle bir anlaşılmaz durumla karşı karşıyayız ki; Sayın Milli Eğitim Bakanı aynı zamanda bir önceki ÖSYM Başkanıdır. Yaklaşık 10 ay süresince bu makamda oturmuştur. Her iki görevine de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atanmıştır. Mademki KPSS, aday seçimi için yeterli bir sınav değildir veya sınav sonuçlarında güvenilmez durumlar söz konusudur, soruyoruz o makamda oturduğunuz sürece neden bu sistemi düzeltmediniz? Milli Eğitim Bakanı, geçmişte Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı da yapmıştır. Çok sayıda doçent adayı, kendisinin zamanında doçentlik sınavına tabi tutulmuştur. Nitekim Sayın Bakan bir öğretim üyesidir. Sayın Özer’in özgeçmişine bakıldığında sınav uygulamalarına yabancı biri olmadığı, gayet tecrübeli olduğu görülmektedir. Aziz milletimizin tamamı aslında olanın ne olduğunu gayet iyi biliyor. Çünkü bu uygulamalar iktidarın bugün ilk defa yaptığı uygulamalar değildir. Polislik, Hâkimlik, Savcılık ve nice kamu kuruluşunda ve İŞKUR aracılığıyla özel sektörde Ak Parti’den icazet almadan, Ak Partiye üye olunmadan, Ak Partiden bir dayı bulmadan iş sahibi olunamadığı, artık tüm milletimizin malumu olan hususlar olmuştur.   Biz siyasi tecrübemizle ve Milli Görüş Anlayışımızla, “milleti hiçe sayan, hak ve adaleti unutmuş, vicdanı ile makamı arasına sıkışmış, empati yoksunu bu torpilci siyaset anlayışını” iyi tanıyor ve milletimizi bu siyaset anlayışından kurtarmak için çalışıyoruz. Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in açıklamasında şunları kaydetti ; Her zaman ifade ettiğimiz gibi bir ülkenin en önemli ve stratejik sermayesi, nitelikli ve inançlı insan sermayesidir. Nitelik; bir işi veya mesleği gerektiği gibi idare edecek ehliyete ve liyakate sahip olmaktır. İnanç ise, Hakk’ı bilmek, ülkesine inanmış ve adanmış olmaktır. Kendisini muhafazakâr ve milliyetçi olarak tanımlayan bir iktidarın, uygulamalarıyla gençliğe örnek olmak yerine, onları ümitsizliğe sevk etmesi, haksızlığa uğratması, adalet duygularını sarsması asla kabul edilemez.   Şimdi bu stratejik insan kaynağının bir kısmı iktidarın haksız uygulamalarıyla dışlanmaktadır. Bizler, gençlerimizin umudunu kaybetmemesi, ülkesine inancını diri tutması, umutlarının başka ülkelere göç etmemesi için siyaset yapıp politikalar üretirken, gençlerimize reva görülen bu adaletsizliği kabul etmemiz mümkün değildir. Bu gençlerimizden; • Kimileri özel sektördeki işinden ayrılıp KPSS sınavına çalışmış, • Kimileri anne baba olmuş ama sınava çalışmak için evladından fedakârlıkta bulunmuş, zamanını sınava çalışmak için kullanmış. • Kimileri, yokluk içinde, yetişkin olduğu halde anne-babasından, akrabasından, arkadaşından maddi destek alarak bu sınavlara çalışmış. • Kimisi karnında bebeğiyle gece gündüz demeden sınavına çalışmış, yüksek puan almış hatta derece yapmış, ancak ataması yapılmamış. Bu hayal kırıklığı ve üzüntü yalnızca sınava giren vatandaşlarımızı değil, onların anne-babalarını, eş ve çocuklarını ve yakınlarını da etkilemiş, hak ve adalete olan inançlarını derinden yaralamıştır. Sayın Erdoğan ve iktidarı empatiden uzak bu uygulamaları ile sağlıksız bir toplum oluşturmakta, bireyleri bir araya getiren birleştirici unsurları ortadan kaldırmaktadır. İktidara soruyoruz: • Hak ve adalete dayanmayan bir siyasetin, bir hukuk anlayışının toplumsal barışı ve düzeni sağlaması mümkün müdür? • Hakkı yenilenlerin hakları üzerine bina edilmiş bir medeniyet ile bahsettiğiniz Büyük Türkiye İdeallerinize ulaşmanız ne derece mümkündür? • Haksızlık ve adaletten yoksun bu uygulamalarınız, muhafazakâr-milliyetçi yaklaşımlarınızla ne derece örtüşmektedir. • Eğer muhafazakârlıktan, haktan, adaletten anladığınız bu ülkenin evlatlarına eşit mesafede olmak değilse nedir?   Kamuya personel alımlarında kurumsallaşmış olamamanın, belirli bir kesime kamu kurumlarının kapılarının aralanmasının sonuçlarını, 15 Temmuzda aziz milletimiz, şehit ve gaziler vererek, ağır bedeller vererek ve acılar çekerek ödemiştir. Bugün görüyoruz ki halen o günlerden ders almamış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunu ilk defa biz söylüyor ve iktidarı uyarıyoruz. Derhal kamu personeli seçimlerinde kurumsallaşınız, aksi halde bugün sizin yapmış olduğunuz gibi, gelecekte manipüle edilebilir bu sistemi belirli bir kesim veya örgüt yeniden kendi unsurlarını kamuya yerleştirmek için kullanabilir. İktidarın, böyle bir sistemin getirdiği tehlikeyi anlaması için daha ne kadar şehit ve gazi vermemiz gerekiyor bilemiyoruz. Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in yaptığı basın açıklamasının detay vurgusunda ise özellikle son dönemde ülkemizde yaşanan olumsuzlukları dış güçlere bağlayan iktidar, içeride kendi eliyle hukuku hiçe sayıp milletimizin adalet anlayışını derinden yaralayan, hak kavramını hiçe sayan bu eylemi gerçekleştiren iç güç haline gelmiştir. Bu mülakatlar derhal iptal edilmeli ve gelecek sınavlarda mutlaka; 1) Kamu güvenliği veya başka bir sebep nedeniyle, bir kamu kurumunda çalışmasının mümkün olmadığı adaylara, bu nedenle mülakata alınamayacakları KPSS sınavı başvurularını müteakip açık bir dille yazılı olarak bildirilmelidir. Böylece bu adaylar için hukuk yolu aralanmalı ve kurs maliyeti, başvuru ücreti, zaman maliyeti gibi maliyetlerden ari kılınmalıdırlar. 2) Sınav komisyonlarında sorulacak sorular önceden tek bir komisyon tarafından belirlenmeli ve ortak soru havuzu oluşturulmalıdır. 3) Ehliyetli ve Liyakatli bir jüri havuzu oluşturulmalıdır. 4) Yazılı sınavlarda kamera kaydı, mülakatlarda ise kamera ve ses kaydı mutlaka alınmalıdır. 5) Her adaya yöneltilen sorular ve performans hesaplamaları tutanak altına alınmalıdır.” Ancak bu uygulama ile Denetlenebilir, Tarafsız ve Şeffaf bir mülakat sistemi oluşturabilir. Eğer iktidar, sözlü sınavlar için adaletli bir sistem oluşturamıyorsa, mülakat uygulamasından vazgeçmelidir.   Bu hatadan hemen dönülmesini ve gelecekte benzer mağduriyetlerin yaşanmaması için bu uyarıyı yapmayı yüce devletimize ve aziz milletimize olan bir görevimiz olarak görüyoruz.   Öğretmenlerimizin Mülakatlarında yaşanan bu adaletsizliğin bir tezahürünü Öğretmen atamalarında göreceğimize dair endişeler taşıyoruz. Atamalarda; otomatik atama sistemine bazı okulların sonradan dahil edilerek, bu okullara daha önceden belirlenmiş adayların atanması, bazı adayların sadece önceden belirlenmiş illere atanması gibi hak kaybına yol açacak kayırmacı uygulamaların yapılmasından endişe duyuyoruz.   İşe alımlarda ve atamalarda, muhalefetin, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere Millet İttifakının uygulamaları da İktidar ile benzer şekilde hak ve adaletten uzaktır. Millet İttifakının yönettiği belediyelerde kendi yandaş kadrolarına yer açmak amacıyla, işlerinden, aşlarından edilen birçok vatandaşımız çok müşkül durumlarda bırakılmıştır. Bu haksız işten çıkarmalardan, öğretmenlerimizin ve eğitimcilerimizin de mağduriyet yaşadıklarını üzüntüyle takip ediyoruz. Örneğin; İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İSMEK’te 2 binin üzerinde öğretmenin ve eğitimcinin sebepsiz şekilde veya sicilleri kasten kirletilmek suretiyle işten çıkarılmaları söz konusudur. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu ve Millet İttifakının ortaklarını bu haksız uygulamalara son vermeleri, milletin kendilerine vermiş olduğu emanetlere kamu vicdanı, hak ve adalet temelinde sahip çıkmaları gerektiğini önemle hatırlatıyoruz. Zihniyetleri ve aziz milletimize reva gördükleri bakımından pek de farkları kalmamış Cumhur İttifakını ve Millet İttifakını uyarıyoruz: “Size verilen emanetlere ihanet etmeyiniz”.   Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK basın açıklamasının sonunda sözlerini Eğitimin millileştirilmesine, fırsat eşitliğinin sağlanmasına ve eğitilmiş insan gücünün en verimli şekilde değerlendirilmesi büyük öneme sahiptir. Bizler Yeniden Refah Partisi ve Milli Görüşün Temsilcileri olarak, çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığına olan inancımızla, 50 yıllık Milli Görüş tecrübemiz ve yer aldığımız hükümetlerde yapmış olduğumuz icraatlarımızla, milletimizin görevi bize devrettiğinde neler yapabileceğimizi ispat etmiş, iş bitirme belgesine sahip bir hareketin temsilcileriyiz. Yeniden Refah İktidarında, kamu çalışanlarının adaylık ve atama süreçlerinde Ehliyete ve Liyakate Dayalı, Denetlenebilir, Tarafsız ve Şeffaf sistemler kurarak kurumsallaşmaya gideceğiz ve tüm milletimizle kucaklaşarak toplumsal barışı, adaleti, güveni ve huzuru yeniden tesis edeceğiz. Yeniden Refah Partisi iktidarında, gençlerimize, bir dayıya ihtiyaçları olmadan, bir siyasi partiden icazet almadan, onlara bir bedel ödemek zorunda kalmadan, kamu kurumlarının kapılarını açacak, sadece kendi emekleriyle, çalışarak ve başarılı olarak bu kapılardan içeri girebilecekleri ve ülkelerine hizmet edebilecekleri Yeniden Büyük Türkiye’yi gençlerimizle birlikte kuracağız. Yeniden Büyük Türkiye’nin inşasında bu gençlerimizle; hakim ve savcılarımızla, mühendislerimizle, güvenlik güçlerimizle, akademisyenlerimizle ve öğretmenlerimizle omuz omuza vererek hak ve adalet temelinde çalışacağımıza söz veriyor ve bizim görüşlerimiz ve beyanlarımız ve tavsiyelerimiz açıktır şeklinde diyerek sözlerini sonlandırdı.   Yalçın ÇAPANİK Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı  
Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in yaptığı 18.01.2022 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kamuya Öğretmen Atama Sürecinde uyguladığı sözlü sınavdaki yanlış ve hatalı uygulamalar konulu basın açıklamasında, Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 bin sözleşmeli öğretmen ataması için sözlü sınav (mülakat) sonuçları yayınlandı.

Bilindiği üzere bu mülakata KPSS’den belirli bir puanın üzerinde alan kişiler arasından, kontenjanın 3 katı kadar aday davet edilmiştir. Mülakat sonuçlarının yayınlanması ile birlikte KPSS sınavında yüksek puanlar almış, hatta derece yapmış adayların 60 puanın altında mülakat notu verilerek elendiği ile ilgili birçok serzenişe Partimize başvuran vatandaşlarımız ve medya aracılığıyla şahit olduk.
 
Yazılı sınav ve mülakat gibi sınav tekniklerin özü ehliyet ve liyakat sahibi olanlar arasından en iyiyi seçmektir. Ancak görmekteyiz ki uygulamada bu teknikler iktidar tarafından arka kapıdan dolanmak, kendi yandaşını kamuya yerleştirmek için kullanılmaktadır.
 
Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in yaptığı basın açıklamasının detaylı değerlendirmesinde ise tek derdi evine aş götürmek, ailesine yardımcı olmak, çoluğunun çocuğunun geleceğini hazırlamak, ülkesine ve milletine hizmet etmek olan, bu uğurda yıllarca okumuş, çeşitli kurslara giderek kendisini geliştirmiş, emek vererek KPSS gibi zor bir sınavda yüksek puan almış, açıklanan kontenjanlara göre atanabilecek durumdaki adayların, hangi objektif kritere göre yapıldığı belli olmayan bir mülakat ile elenmeleri ne bizlerin ne de kamu vicdanının kabul edebileceği uygulamalar olamaz.dedi.
 
Toplumdaki ayrışmanın ve kutuplaşmanın bir sonucu olarak, bu mülakatlarda, birçok başarılı adayın siyasi olarak Ak Partiye ve Cumhur İttifakına yakın olmadığı için bir dayısı, tanıdığı, torpili olmadığı için elendiği bir mülakat olduğu algısı geçen zaman içerisinde kamuoyunda geniş yer bulmuştur.
 
Bir sınav düşünelim, soruları, ülkemizin sınavların yapılmasında en prestijli kurumu olan ÖSYM’nin belirlediği ortak bir heyet tarafından hazırlanmış ve insanlar bu sınava girip aynı ölçekle puanlanmışlar. Buraya kadar her şey bir sınavda olması gerektiği gibi. Ardından illerde mülakat yapılacağı söylenmiş ve belirli adaylar bu mülakata davet edilmiş. İllerdeki jüriler farklı, illerde sorulan sorular farklı, önceden bir soru havuzu oluşturulmamış, adaylara sorulan sorular tutanağa geçirilmemiş, performans puanı tutanakları tutulmamış, ses ve kamera kaydı alınmamış... Dolayısıyla şeffaflıktan tümüyle uzaklaşılmış bir sözlü sınav yapılmış. Böyle bir sınavı tümüyle objektif yapsanız bile size kim inanır? Az önce saydığımız eksiklikler nedeniyle, Danıştay’ın “şeffaf olmayan mülakatları hayatın olağan akışına aykırı kabul ederek” iptal ettiği çok sayıda mülakat bulunmaktadır. Şimdi ortada Sayın Milli Eğitim Bakanının açıkladığı gibi doğru yapılmış, objektif bir sınav mı var, yoksa milletimizin tepkisini hak eden, ehliyet ve liyakatin hiçe sayıldığı bir sınav mı var soruyoruz?
 
Öyle bir anlaşılmaz durumla karşı karşıyayız ki; Sayın Milli Eğitim Bakanı aynı zamanda bir önceki ÖSYM Başkanıdır. Yaklaşık 10 ay süresince bu makamda oturmuştur. Her iki görevine de Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atanmıştır. Mademki KPSS, aday seçimi için yeterli bir sınav değildir veya sınav sonuçlarında güvenilmez durumlar söz konusudur, soruyoruz o makamda oturduğunuz sürece neden bu sistemi düzeltmediniz? Milli Eğitim Bakanı, geçmişte Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı da yapmıştır. Çok sayıda doçent adayı, kendisinin zamanında doçentlik sınavına tabi tutulmuştur. Nitekim Sayın Bakan bir öğretim üyesidir. Sayın Özer’in özgeçmişine bakıldığında sınav uygulamalarına yabancı biri olmadığı, gayet tecrübeli olduğu görülmektedir. Aziz milletimizin tamamı aslında olanın ne olduğunu gayet iyi biliyor. Çünkü bu uygulamalar iktidarın bugün ilk defa yaptığı uygulamalar değildir. Polislik, Hâkimlik, Savcılık ve nice kamu kuruluşunda ve İŞKUR aracılığıyla özel sektörde Ak Parti’den icazet almadan, Ak Partiye üye olunmadan, Ak Partiden bir dayı bulmadan iş sahibi olunamadığı, artık tüm milletimizin malumu olan hususlar olmuştur.
 
Biz siyasi tecrübemizle ve Milli Görüş Anlayışımızla, “milleti hiçe sayan, hak ve adaleti unutmuş, vicdanı ile makamı arasına sıkışmış, empati yoksunu bu torpilci siyaset anlayışını” iyi tanıyor ve milletimizi bu siyaset anlayışından kurtarmak için çalışıyoruz.

Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in açıklamasında şunları kaydetti ; Her zaman ifade ettiğimiz gibi bir ülkenin en önemli ve stratejik sermayesi, nitelikli ve inançlı insan sermayesidir. Nitelik; bir işi veya mesleği gerektiği gibi idare edecek ehliyete ve liyakate sahip olmaktır. İnanç ise, Hakk’ı bilmek, ülkesine inanmış ve adanmış olmaktır. Kendisini muhafazakâr ve milliyetçi olarak tanımlayan bir iktidarın, uygulamalarıyla gençliğe örnek olmak yerine, onları ümitsizliğe sevk etmesi, haksızlığa uğratması, adalet duygularını sarsması asla kabul edilemez.
 
Şimdi bu stratejik insan kaynağının bir kısmı iktidarın haksız uygulamalarıyla dışlanmaktadır. Bizler, gençlerimizin umudunu kaybetmemesi, ülkesine inancını diri tutması, umutlarının başka ülkelere göç etmemesi için siyaset yapıp politikalar üretirken, gençlerimize reva görülen bu adaletsizliği kabul etmemiz mümkün değildir.

Bu gençlerimizden;

• Kimileri özel sektördeki işinden ayrılıp KPSS sınavına çalışmış,
• Kimileri anne baba olmuş ama sınava çalışmak için evladından fedakârlıkta bulunmuş, zamanını sınava çalışmak için kullanmış.
• Kimileri, yokluk içinde, yetişkin olduğu halde anne-babasından, akrabasından, arkadaşından maddi destek alarak bu sınavlara çalışmış.
• Kimisi karnında bebeğiyle gece gündüz demeden sınavına çalışmış, yüksek puan almış hatta derece yapmış, ancak ataması yapılmamış.
Bu hayal kırıklığı ve üzüntü yalnızca sınava giren vatandaşlarımızı değil, onların anne-babalarını, eş ve çocuklarını ve yakınlarını da etkilemiş, hak ve adalete olan inançlarını derinden yaralamıştır. Sayın Erdoğan ve iktidarı empatiden uzak bu uygulamaları ile sağlıksız bir toplum oluşturmakta, bireyleri bir araya getiren birleştirici unsurları ortadan kaldırmaktadır. İktidara soruyoruz:
• Hak ve adalete dayanmayan bir siyasetin, bir hukuk anlayışının toplumsal barışı ve düzeni sağlaması mümkün müdür?
• Hakkı yenilenlerin hakları üzerine bina edilmiş bir medeniyet ile bahsettiğiniz Büyük Türkiye İdeallerinize ulaşmanız ne derece mümkündür?
• Haksızlık ve adaletten yoksun bu uygulamalarınız, muhafazakâr-milliyetçi yaklaşımlarınızla ne derece örtüşmektedir.
• Eğer muhafazakârlıktan, haktan, adaletten anladığınız bu ülkenin evlatlarına eşit mesafede olmak değilse nedir?
 
Kamuya personel alımlarında kurumsallaşmış olamamanın, belirli bir kesime kamu kurumlarının kapılarının aralanmasının sonuçlarını, 15 Temmuzda aziz milletimiz, şehit ve gaziler vererek, ağır bedeller vererek ve acılar çekerek ödemiştir. Bugün görüyoruz ki halen o günlerden ders almamış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunu ilk defa biz söylüyor ve iktidarı uyarıyoruz. Derhal kamu personeli seçimlerinde kurumsallaşınız, aksi halde bugün sizin yapmış olduğunuz gibi, gelecekte manipüle edilebilir bu sistemi belirli bir kesim veya örgüt yeniden kendi unsurlarını kamuya yerleştirmek için kullanabilir. İktidarın, böyle bir sistemin getirdiği tehlikeyi anlaması için daha ne kadar şehit ve gazi vermemiz gerekiyor bilemiyoruz.

Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK’in yaptığı basın açıklamasının detay vurgusunda ise özellikle son dönemde ülkemizde yaşanan olumsuzlukları dış güçlere bağlayan iktidar, içeride kendi eliyle hukuku hiçe sayıp milletimizin adalet anlayışını derinden yaralayan, hak kavramını hiçe sayan bu eylemi gerçekleştiren iç güç haline gelmiştir.

Bu mülakatlar derhal iptal edilmeli ve gelecek sınavlarda mutlaka;

1) Kamu güvenliği veya başka bir sebep nedeniyle, bir kamu kurumunda çalışmasının mümkün olmadığı adaylara, bu nedenle mülakata alınamayacakları KPSS sınavı başvurularını müteakip açık bir dille yazılı olarak bildirilmelidir. Böylece bu adaylar için hukuk yolu aralanmalı ve kurs maliyeti, başvuru ücreti, zaman maliyeti gibi maliyetlerden ari kılınmalıdırlar.
2) Sınav komisyonlarında sorulacak sorular önceden tek bir komisyon tarafından belirlenmeli ve ortak soru havuzu oluşturulmalıdır.
3) Ehliyetli ve Liyakatli bir jüri havuzu oluşturulmalıdır.
4) Yazılı sınavlarda kamera kaydı, mülakatlarda ise kamera ve ses kaydı mutlaka alınmalıdır.
5) Her adaya yöneltilen sorular ve performans hesaplamaları tutanak altına alınmalıdır.”
Ancak bu uygulama ile Denetlenebilir, Tarafsız ve Şeffaf bir mülakat sistemi oluşturabilir. Eğer iktidar, sözlü sınavlar için adaletli bir sistem oluşturamıyorsa, mülakat uygulamasından vazgeçmelidir.
 
Bu hatadan hemen dönülmesini ve gelecekte benzer mağduriyetlerin yaşanmaması için bu uyarıyı yapmayı yüce devletimize ve aziz milletimize olan bir görevimiz olarak görüyoruz.
 
Öğretmenlerimizin Mülakatlarında yaşanan bu adaletsizliğin bir tezahürünü Öğretmen atamalarında göreceğimize dair endişeler taşıyoruz. Atamalarda; otomatik atama sistemine bazı okulların sonradan dahil edilerek, bu okullara daha önceden belirlenmiş adayların atanması, bazı adayların sadece önceden belirlenmiş illere atanması gibi hak kaybına yol açacak kayırmacı uygulamaların yapılmasından endişe duyuyoruz.
 
İşe alımlarda ve atamalarda, muhalefetin, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere Millet İttifakının uygulamaları da İktidar ile benzer şekilde hak ve adaletten uzaktır. Millet İttifakının yönettiği belediyelerde kendi yandaş kadrolarına yer açmak amacıyla, işlerinden, aşlarından edilen birçok vatandaşımız çok müşkül durumlarda bırakılmıştır. Bu haksız işten çıkarmalardan, öğretmenlerimizin ve eğitimcilerimizin de mağduriyet yaşadıklarını üzüntüyle takip ediyoruz. Örneğin; İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İSMEK’te 2 binin üzerinde öğretmenin ve eğitimcinin sebepsiz şekilde veya sicilleri kasten kirletilmek suretiyle işten çıkarılmaları söz konusudur. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu ve Millet İttifakının ortaklarını bu haksız uygulamalara son vermeleri, milletin kendilerine vermiş olduğu emanetlere kamu vicdanı, hak ve adalet temelinde sahip çıkmaları gerektiğini önemle hatırlatıyoruz. Zihniyetleri ve aziz milletimize reva gördükleri bakımından pek de farkları kalmamış Cumhur İttifakını ve Millet İttifakını uyarıyoruz: “Size verilen emanetlere ihanet etmeyiniz”.
 
Yeniden Refah Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısı Siyasi İşler Başkanı Yalçın ÇAPANİK basın açıklamasının sonunda sözlerini Eğitimin millileştirilmesine, fırsat eşitliğinin sağlanmasına ve eğitilmiş insan gücünün en verimli şekilde değerlendirilmesi büyük öneme sahiptir. Bizler Yeniden Refah Partisi ve Milli Görüşün Temsilcileri olarak, çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığına olan inancımızla, 50 yıllık Milli Görüş tecrübemiz ve yer aldığımız hükümetlerde yapmış olduğumuz icraatlarımızla, milletimizin görevi bize devrettiğinde neler yapabileceğimizi ispat etmiş, iş bitirme belgesine sahip bir hareketin temsilcileriyiz. Yeniden Refah İktidarında, kamu çalışanlarının adaylık ve atama süreçlerinde Ehliyete ve Liyakate Dayalı, Denetlenebilir, Tarafsız ve Şeffaf sistemler kurarak kurumsallaşmaya gideceğiz ve tüm milletimizle kucaklaşarak toplumsal barışı, adaleti, güveni ve huzuru yeniden tesis edeceğiz. Yeniden Refah Partisi iktidarında, gençlerimize, bir dayıya ihtiyaçları olmadan, bir siyasi partiden icazet almadan, onlara bir bedel ödemek zorunda kalmadan, kamu kurumlarının kapılarını açacak, sadece kendi emekleriyle, çalışarak ve başarılı olarak bu kapılardan içeri girebilecekleri ve ülkelerine hizmet edebilecekleri Yeniden Büyük Türkiye’yi gençlerimizle birlikte kuracağız. Yeniden Büyük Türkiye’nin inşasında bu gençlerimizle; hakim ve savcılarımızla, mühendislerimizle, güvenlik güçlerimizle, akademisyenlerimizle ve öğretmenlerimizle omuz omuza vererek hak ve adalet temelinde çalışacağımıza söz veriyor ve bizim görüşlerimiz ve beyanlarımız ve tavsiyelerimiz açıktır şeklinde diyerek sözlerini sonlandırdı.
 
Yalçın ÇAPANİK
Yeniden Refah Partisi
Manisa İl Başkan Yardımcısı
Siyasi İşler Başkanı

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.