ESİAD'da İklim Krizi Konferansı düzenlendi
ESİAD'da İklim Krizi Konferansı düzenlendi
ESİAD ev sahipliğinde “Uluslararası Sürdürülebilirlik ve İklim Krizi Konferansı” düzenlendi. ESİAD Başkanı Sibel Zorlu, sürdürülebilir kalkınma için tüm ekonomik ve sosyal politikaların çevreyle ve iklim değişikliğiyle uyumlu olması gerektiğini vurguladı.
Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) ev sahipliğinde düzenlenen “Uluslararası Sürdürülebilirlik ve İklim Krizi Konferansı”nda, karbon ayak izini azaltma yolları ele alınırken firmalar deneyimlerini paylaştı. Naturel Rotary Kulübü ve Rotary Federasyonu tarafından düzenlenen toplantının ardından katılımcılar, “Ayak İzimi Azaltıyorum Mutabakatı”nı imzaladı. ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, sürdürülebilir kalkınma için tüm ekonomik ve sosyal politikaların çevreyle ve iklim değişikliğiyle uyumlu olması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye Yeşil Mutabakatı ile koyulan hedeflere uyulması geleceğimiz için hepimiz yükümlülüğü” dedi. 2440 Rotary Federasyonu Başkanı Ayda Özeren de, doğayla uyum içinde yaşamanın önemine dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu İyi Niyet Elçisi, oyuncu Mert Fırat’ın da katıldığı etkinlik, ESİAD Dernek Merkezi'nde gerçekleştirildi. Etkinlikte, “Ayak İzimi Azaltıyorum Platformu” tanıtılırken, “Uluslararası ve Ulusal İşletmelerin Sürdürülebilirlik Uygulamaları” ve “İzmir’de Kurumların Sürdürülebilirlik Deneyimleri” konulu paneller düzenlendi.
"HEDEFLERE UYMAK HEPİMİZİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ"
Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, sürdürülebilirlik konusunun iklim değişikliğinden bağımsız ele alınamayacağını belirterek, şöyle konuştu: “Sürdürülebilir bir kalkınma için tüm ekonomik ve sosyal politikaların çevreyle ve iklim değişikliğiyle uyumlu olması gerekiyor. Ülkemizin, içinde bulunduğu coğrafya itibariyla, iklim değişikliğinin etkileri açısından dünyanın en hassas ve kırılgan bölgelerinden birinde olduğunu biliyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini sadece artan sıcak hava dalgaları, ani yağışlar, sel gibi doğa olayları olarak görmek yanıltıcı olur. Kuraklık, çölleşme, su kaynaklarının yok olması, bunlara bağlı olarak ortaya çıkması kuvvetle muhtemel insan hareketleri, sürdürülebilirliği daha da önemli hala getirmektedir. Bilim adamları, iklim değişikliğini sınırlamak için hala zamanımız olduğunu söylüyorlar. Karbondioksit ve diğer sera etkisi yapan gazların salınımlarında güçlü ve sürekli bir azalma 20-30 yıl içinde küresel sıcaklıkları dengeleyebilir. Sürdürülebilir üretim ve tüketim anlayışı her sektör için geçerli olmak zorunda. Türkiye Yeşil Mutabakatı ile koyulan hedeflere uyulması geleceğimiz için hepimiz yükümlülüğü.”
"DOĞAYA UYUM GÖSTERMELİYİZ"
İnsanlığın geleceği için karbon ayak izinin azaltılması gerektiğini vurgulayan 2440 Rotary Federasyon Başkanı Ayda Özeren de, “Sular yükseldiğinde balıklar karıncaları yer, sular çekildiğinde ise karıncalar balıkları… Kimin hüküm süreceğine suyun yönü karar verir. Bir senedir doğanın şiddetini kentimizde, deprem bölgesinde, Karadeniz’de, İstanbul’da çok ciddi bir şekilde yaşadık. Suyun yönü bizim uyum göstermemizle de değişebilir. Ben bu iklim krizinin nedeninin biz insanlar olduğunu düşünüyorum. Doğayla uyum sürecinde gençlere çok güveniyorum. Bizler doğayla iyi anlaşamadık. Ona çok hoyrat davrandık. Biz hoyrat davrandıkça o da bize karşılık verdi. Geleceğimiz için bu durumu tersine çevirmemiz şart” dedi. Natural Rotary Kulübü Başkanı Belkıs Üner de konuşmasında, etkinliğe destek veren kurumlara teşekkür etti.
"EMİSYONUN YÜZDE 20’Sİ TARIM KAYNAKLI"
Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Deniz Celep, tarımda sürdürülebilirlik konusuna anlattı. Celep, tarımsal sanayinin iklim krizinden en çok etkilenen sektörlerden biri olduğunu belirterek, “Dünyada 3 milyar insan doğrudan ya da dolaylı olarak tarıma bağlı şekilde yaşamakta. Tarım sektörü küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 20’sinden sorumlu. Tarım, iklim ve sürdürülebilirlik birbirinden ayrılmaz bir gerçek. İhracatımızı iyileştirip daha iyi pazarlara girebilmek, kendimize ve ülkemize katma değerli ürünler kazandırabilmek adına da sürdürülebilirlik konusunu çok yakından takip etmeliyiz” diye konuştu. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık ise teknolojinin gelişmesiyle birlikte kirliliğin arttığını hatırlatarak, “Artık bu durum tüm dünyanın sorunu. Dünyayı birlikte temizlemek zorundayız. Herkes birbirine bağlı. Kurumlar birlikte çalışıp ortak projeler geliştirmeli. Toprağımızı korumalı, nitelikli tarım yapmalıyız ve bu devlet politikası olmalı” dedi.
“EV GENÇLİĞİNDE' BİRİNCİYİZ"
Ege Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer de, dernek olarak ana gündemlerinin yeşil ve dijital dönüşüm olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için insan gücüne yatırım yapmamız gerekiyor. Burada bir kavrama dikkat çekmek istiyoruz. İngilizcesi NEET. Yani ne eğitimde ne istihdamda olan gençler. Bu gruba ev gençliği de deniyor. Ülkemizdeki NEET oranı yüzde 24.2. Genç erkeklerde bu oran yüzde 16.4, genç kadınlarda 32.3. AB ortalamasına baktığımızda bu oran yüzde 9.6. OECD ortalaması ise yüzde 13. NEET oranlarına baktığımızda Türkiye, 34 OECD ülkesi içinde ilk sırayı alıyor. Bu çok trajik aslında. Biz genç nüfusumuzla övünürken onlardan yeterince faydalanamıyoruz. Yaklaşık 3.5 milyon gencimiz evde. Yeşil ve dijital dönüşüm için itici güç olarak gördüğümüz gençlerin çağın ihtiyaçlarına göre eğitilmesi öncelik alanlarımızdan biri olmalıdır.”
İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanı Kemal Kılıç, iklim değişikliğine karşı dev projeler hazırlanmasının tek başına yeterli olmayacağını, bu projelerin bireylere indirgenmesi gerektiğini vurguladı.
"YAŞAM TARZIMIZI DEĞİŞTİRMEKLE BAŞLAYALIM"
Konuşmaların ardından moderatörlüğünü IDEMA Kurucu Ortağı Dr. Ali Ercan’ın üstlendiği “Ayak İzimi Azaltıyorum” paneli gerçekleştirildi. UNDP İyi Niyet Elçisi, oyuncu Mert Fırat, iklim kriziyle baş etmenin yolunun yaşam tarzını değiştirmek olduğunu ifade etti. Fırat, “2030’a kadar süreçte pek çok taahhütler verdi dünya liderleri. Biz taahhüt etmek yerine yapmanın yanındayız. Dünya kaynaklarının minimum yüzde 35’inin atık olduğunu biliyoruz. Bu kaynaklarla tüm Afrika’nın, dünyanın doyabileceğini biliyoruz. Dolayısıyla burada evdeki gıda atığının yönetimi, su kullanımının yönetimi çok önemli. Sadece karbonla sınırlayamayız bunu. Su ayak izi de çok önemli. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bu çağda üretimden tüketime mutlaka herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Dolayısıyla seçmek, fark etmek, parçası olmak, zamanla yatırım yapmak, maddi varlığımızla yatırım yapmak ya da anlatmak çok değerli. Artık tahayyül etmekten yapmaya, içinde olup taşın altına elini koymaya ve bunu somut bir şekilde paylaşmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” dedi.
İZMİRLİNİN KARBON AYAK İZİ YILDA 8 TON
Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meneviş Uzbay Pirili ise Türkiye’nin toplam emisyonları içinde İzmir’in payının 25 milyon ton ile yüzde 5 civarında olduğunu anlattı. Tüm İzmirlileri yeşil dönüşüme katılmaya çağıran Pirili, “Hazırladığımız projeyle bugüne kadar 6 bin kişiye ulaştık. İzmir’de bir kişinin ortalama ayak izi, yani karbon salımı yılda 8 ton. Türkiye ortalaması ise 4.5 ton. Projemizle 500 bin İzmirliye ulaşıp bu sayıyı düşürmek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Süslü Kadınlar Bisiklet Turu Kurucusu Sema Gür de, 2013 yılında 200 kadın ile başlattıkları etkinliklerini bu yıl dünyanın 200 şehrinde 50 bin kadınla birlikte yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu anlattı.
İzmir HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.