Korona virüs sonrasına da dikkat
Korona virüs sonrasına da dikkat
ÖZEL DENİZLİ TEKDEN HASTANESİ RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI UZMANI PSİKİYATRİST UZ. DR. GÜLNUR ŞEN, KORONA VİRÜS TEDBİRLERİ KAPSAMINDA SOSYAL MESAFENİN KORUNMASI SÜREKLİ OLARAK EL YIKAMA VE DEZENFEKTAN KULLANIMININ TEHLİKENİN ORTADAN KALKTIKTAN SONRA BU ORANDA DEVAM ETMEYECEĞİNİ SÖYLEDİ.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Uz. Dr. Gülnur Şen, korona virüs tedbirleri kapsamında sosyal mesafenin korunması, sürekli olarak el yıkama ve dezenfektan kullanımının tehlikenin ortadan kalkmasından sonra bu oranda devam etmeyeceğini ancak salgın sonrası sürecin de önemli olduğunu söyledi.
Özel Denizli Tekden Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Uz. Dr. Gülnur Şen, Korona virüs (Kovit-19) nedeniyle vatandaşların almış olduğu tedbirlerin Kovit-19 riski ortadan kalktıktan sonra aynı şekilde devam etmeyeceğini söyledi. Dünyayı etkisini alan korona virüsün Türkiye’de görülmesinin ardından vatandaşlar kendi tedbirlerini ortaya koymaya başladılar. Birçok kentte kolonya ve dezenfektan kuyrukları oluştu. Eczanelerde ise maske ve eldiven kalmadı.
Özel karantina ve dezenfektan kullanımının kültürümüzdeki yerinin çok eski olduğunu belirten Psikiyatrist Uz. Dr. Gülnur Şen, “Yani umudumuz devam etmesi yönünde aslında. Bizim kültürümüzde daha önce de olan bir şey dezenfektan uygulanması, karantina uygulanması. Mesela Osmanlı zamanında bir şehirden bir şehire gidildiği zaman ticaret için 40 gün insanların kaldığı izolasyon odaları olurdu. Orada 40 gün banyo yaparlardı. Temizlenip ondan sonra şehrin içine girerlerdi. Bizim kültürümüzde de aslında temizlik var. Aslında bu temizlik bize kötü bir şey katmadı. İyi bir şey kattı, bundan sonra devam etmesi bizim yararımıza olacaktır. Ama tabi bu düzeyde olur mu? Bu düzeyde olacağını düşünmüyorum. Çünkü maalesef bu korona virüs insanlarda çok büyük bir kaygı oluşturdu. ‘Bana bulaşır mı? Aileme bulaşır mı’ gibi kaygılar nedeniyle ekstra tedbirler alıyoruz. Bundan sonra da devam edecektir ama bu düzeyde olmayacaktır diye düşünüyorum” dedi.
“Yapı olarak evhamlı kişiler bu sürecin sonunda evhamlarına devam edecekler”
Dünya üzerinde yaklaşık 800 bini aşan korona virüs vaka sayısı insanlarda kaygılar oluşturmaya başladı. Türkiye’de gün geçtikçe artan vaka sayılarından tedirgin olan birçok vatandaşta virüsün ruhsal ve psikolojik etkileri görülmeye başladı. Kovit-19 salgının ortadan kalkmasından sonra da kimi insanlarda kaygıların devam edeceğini söyleyen Uzm. Dr. Şen mutlaka uzman yardımına başvurmaları konusunda uyararak, “Aslında bu kaygıların sadece şu an için etkisi olmuyor. Sonrasında da devam edecek etkileri olacaktır ama bu herkeste aynı düzeyde olmayacaktır. Yapı olarak daha evhamlı olarak tabir ettiğimiz kişiler bu sürecin sonunda evhamlarını yüksek oranda devam ettirecektir. Bu süreçte mutlaka psikiyatri desteği alacaklardır diye düşünüyorum. Normal insanların kaygıları şu an yükselmiş kaygıları biraz daha normale inecekler diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Bazı tedbirlerin bu kadar yoğun olacağını düşünmüyorum”
Korona virüs tehdidinin ortadan kalkmasının ardından insanların almış olduğu tedbirlere dikkat etmeyeceklerini belirten Psikiyatrist Gülnur Şen, “Tehdit ortadan kalktıktan sonra belli bir oranda sosyal mesafeye dikkat etmek hepimiz için koruyucu olacaktır. Ama bu tehdit kalktıktan sonra bazı tedbirlerin bu kadar yoğun olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
“Çocukları bu dönemde korumak çok önemli”
Korona virüs kaygılarını ebeveynlerin çocuklara yansıtmak yerine açıkça konuşulması gerektiğini söyleyen Psikiyatrist Uz. Dr. Gülnur Şen, “Çocukları bu dönemde korumak çok önemli, onlarla açık bir şekilde konuşmak lazım. Korona virüsü nedir? Herkes korona virüsünü konuşuyor ama çocuklar bunu bilmiyorlar tabi ki. Çocuklara net bir şekilde korona virüsü nedir, ne etkileri vardır, korunmak için ne yapmak gerekiyor bunların çok net olarak anlatılması gerekiyor. Keza el yıkama alışkanlığının çocuklara da mutlaka kazandırılması gerekiyor daha fazla olarak bu süreçte. Hijyen konusunun öneminin çocuklarda vurgulanması gerekiyor. Bu alışkanlıkların da çocuklara kazandırılması gerekiyor. Konuşma anlamında da kaygıları mümkün oldukça yansıtmamamız gerekiyor aslında bizim de sosyal medyada her yazana inanıp kaygımızı arttırmamamız gerekiyor. Belli kaynaklardan, belli bilgileri takip ederek ne rehavet ne panik dediğimiz durumu yaşamamız gerekiyor. Çok rehavet dikkat etmemizi engeller, çok panik olursak kaygı düzeyimiz arttığı için bir takım sorunlar yaşarız. İkisinin ortasını bulmamız gerekiyor” dedi.
“Kaygının daha abartılı olduğunu düşünüyorsak psiko-sosyal destek almakta fayda var”
Panik yapmanın koruyucu olmadığını aksi yönde psikolojik zararları olacağını söyleyen Uzm. Dr. Şen, “İnsanların bu süreçte çok yoğun panik yaşadığından bahsettik. Bu kaygı durumunun aslında insanlarda kötü senaryolar gerçekleşmiş gibi oluşmasından kaynaklandığını biliyoruz. Sanki en kötüsü gerçekleşecekmiş gibi ya da en kötüsü gerçekleşmiş gibi panik yaşayabiliyorlar insanlar. Bu koruyucu olmadığı gibi aslında tam tersi aslında psikolojik olarak insanları da olumsuz etkileyen bir şey. Yaşadığımız paniğin düzeyini, şiddetini normal seviyede mi olduğu yoksa daha fazla olduğunu belirleyecek birkaç soru var aslında. Bu soruları kendimize sorduğumuz zaman bunlara daha fazla hâkim olabilir kendimizi daha fazla rahatlatabiliriz. ’Şu anda en çok korktuğum şey ne’ diye sorabiliriz kendimize, ’Bunun olma ihtamali ne’ diye sorabiliriz, ’Bunun olma ihtimali olduğunda ne yapabiliriz’ diye sorabiliriz ya da ’İhtimalleri abartıyor olabilir miyim’ diye sorabiliriz. Bu soruları sorduğumuz zaman eğer içtenlikle cevapları net verdiğimizde kaygının daha abartılı olduğunu düşünüyorsak psiko-sosyal destek almakta fayda var. Normal kaygı belli bir seviyeye kadar bizi koruyan bir şey aslında ama abartılı olmaması gerekiyor ve kendimize akılcı yanıtlar vermemiz gerekiyor. ‘Mesela bunlar ne olabilir? En olmasını korktuğum şey gerçekleştiğinde ne yapabilirim? Alternatiflerim neler?’ Mesela Sağlık Bakanlığımızın oluşturmuş olduğu 184 hattı var. Onları arayarak onlardan gerekli bilgiler alınabilir. Orada psikiyatristler de artık hizmet veriyorlar. Bu akılcı çözümler, kendimizi telkin edecek çarpıtılmış düşünceleri düzeltecek düşünceleri yerine koyduğumuz zaman kaygımız da azalacaktır” şeklinde konuştu.
“Kaygılarınızla baş edemediğiniz durumlarda hastanemize gelebilirsiniz”
İnsanların kaygılarıyla baş edemediği durumlarda uzman kişilere başvurulması gerektiğinin altını çizen Psikiyatrist Uz. Dr. Gülnur Şen, “Kaygıyla baş etmek için bahsettiğim düşünce yöntemini kullanabildiğimiz gibi ayrıca nefes egzersizler, gevşeme egzersizleri de yapabilirsiniz. Bunlara rağmen kaygılarınızla baş edemediğiniz durumlarda hastanemize gelebilirsiniz. Tabi ki evde kalmanızı öncelikle öneriyoruz. Bunun dışında geldiğiniz zaman hastanemizin girişinde ateş ölçümünüz yapılıyor. Dezenfektan kullanımı yapılıyor. Her türlü önlem hastanemizde alınmış durumda gönül rahatlığıyla başvurabilirsiniz” dedi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.