En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…
Bir hayli zaman oldu sana yazmayalı. Ortalık göz gözü görmediği zamanlardan bir zamandır yaşadığımız. Derdi davası olan insan bulmak zor şimdilerde. Şimdi buralarda neler yapıyorum diye merak ediyorsundur? Yazıyorum, hani seninle memleket meseleleri için kafa yorardık, toplum bilimcilere taş çıkarırcasına yorumlardık olup bitenleri ve sana en güzel muhalefeti yine ben yapardım ya şimdi buradan söylüyorum. Ne ülke düzeliyor, ne terör bitiyor ne de…Ama yazıyorum…
Başörtüsü yasakları vardı sen gittiğinde, şimdilerde kimse kimsenin giydiğine veya taktığına karışmıyor. Ülkem daha büyük sorunlarla mücadele ediyor. Sen ise gittin… Bana, memlekete, sevdiklerine, kızdın ve seni anladım hak verdim, kabul ettim…
Ne kadar çok acı yaşanmış buralarda sen yokken… Ruhum bazen yeryüzü ile gökyüzünün arasında sıkışır kalırdı. Gelseydin çıkarsaydın derdim ama olmadı sen gelmemeye yemin etmiştin bir kere. Ülkemde ne kadar ‘öteki’ olmuştuk ne çok içimize kapanmışız, sen nerden bileceksin…Bana kızgınlığına bir ömür ceza vermiştin.
Savaşın çocuklarına üzülmüş olacağından dolayı en çok onlara yazdım şiirleri…Mültecilere sahip çıkacağını bildiğim için en çok onlara aşkla baktım, senin yerine selam verdim…Tüm sokaklar onlara dar bırakılırken ben kalbimi açtım onlara, ne de olsa sana açamamıştım o kalbi..
Biliyorum şimdi sen en çok günümüz çocuklarına üzülüyorsundur. ‘Bir şeyler yapman gerekir’ dediğini duyar gibiyim. Yapmaya çalışıyorum aslında. Dünyanın onların gözlerini nasıl boyamaya çalıştığını, iyi insanları, kötüleri ve seni anlatıyorum. Her konuyu anlıyorlar da sana anlam veremiyorlar. Ben en çok çocuklara sığındım yaralarımı sarmaları için, çocukların kalbine iltica ettim. Bu çirkef dünyanın karanlığından ve senin yokluğundan acılı yüreklere derman oldum…
Allah’ı ve Allah Rasulünü anlatıyorum…Bir bilsen tüm çocuklar peygamberlerini ne kadar çok merak ediyor ve tanımak istiyorlar. Sonra birden dünyalarına giren Spider Man, Karlar Kraliçesinin ve bir çok sahte kahramanlar dünyalarını doldurup, gözlerini boyarken, savaştığım şeylerin koca koca dünyalar ve ülkeler olduğunu anladım.
Kimi zaman gücüm kuvvetim kalmıyor, bir ses bir soluk bir söz bir teselli olsaydı diyorum. Modern dünya insanı insandan alıp götürmüştü bir kere. Yapayalnız bırakıvermişti kalabalık ve ışıltılı caddelerde. İnsan kendisiyle baş başaydı ve bir başkasının dertlerine tahammülleri kalmamıştı. Ne yazık ki senin hiçbir derdini bilemedim ve saramadım kanayan yaralarını…
Daha kolay yaşanması lazım gelirken daha zorlaştı her şey. İçi farklı dışı farklı, sureti farklı, sireti farklı insan yığınlarının arasında senin samimiyetini aramak yordu beni. Allah için olması gerekir diye savaştığımız ne varsa önemini yitirmesini buruk bir kalp ile bakıyor, şimdi ki zamanı anlamaya çalışıyorum.
Sanala kurban ettiğimiz bir gençliğimiz var şimdilerde. Kimse laf anlatamıyor. Bilirim senin söyleyecek çok sözün vardır bu konuda. Allah Rasûlü’nün peygamberliğini kabul edenler en çok gençlerdi. Bilirim sen ümitsiz bakmazsın gençliğe…Söyle ne yapmak lazım? Sen söyle… Sen her sustuğunda duyuyordu kalbim…Şimdi kim diriltecek Kudüs’ü, Endülüs’ü…Gençlik diyordum senin en çok önemsediğin gençlik…Şimdilerde Endülüs’e ağıtlar yakılmıyor, Kudüs için ayağa kalkılmıyor ama uyanma vakti geldi geçiyor… Her neyse bu sesleniş burada kalsın şimdilik. Yazarlar da yorulur, şairler de sessizliğe gömülürmüş. Şairin dediği gibi:
… ‘Gelir misin, gelir misin?
Bilmem bir akşamüstü’…
Ravza Zeybek
Anasayfa
Yazarlar
Ravza Zeybek
Yazı Detayı
Bu yazı 735+ kez okundu.
SANA YAZDIM.
En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…
Bir hayli zaman oldu sana yazmayalı. Ortalık göz gözü görmediği zamanlardan bir zamandır yaşadığımız. Derdi davası olan insan bulmak zor şimdilerde. Şimdi buralarda neler yapıyorum diye merak ediyorsundur? Yazıyorum, hani seninle memleket meseleleri için kafa yorardık, toplum bilimcilere taş çıkarırcasına yorumlardık olup bitenleri ve sana en güzel muhalefeti yine ben yapardım ya şimdi buradan söylüyorum. Ne ülke düzeliyor, ne terör bitiyor ne de…Ama yazıyorum…
Başörtüsü yasakları vardı sen gittiğinde, şimdilerde kimse kimsenin giydiğine veya taktığına karışmıyor. Ülkem daha büyük sorunlarla mücadele ediyor. Sen ise gittin… Bana, memlekete, sevdiklerine, kızdın ve seni anladım hak verdim, kabul ettim…
Ne kadar çok acı yaşanmış buralarda sen yokken… Ruhum bazen yeryüzü ile gökyüzünün arasında sıkışır kalırdı. Gelseydin çıkarsaydın derdim ama olmadı sen gelmemeye yemin etmiştin bir kere. Ülkemde ne kadar ‘öteki’ olmuştuk ne çok içimize kapanmışız, sen nerden bileceksin…Bana kızgınlığına bir ömür ceza vermiştin.
Savaşın çocuklarına üzülmüş olacağından dolayı en çok onlara yazdım şiirleri…Mültecilere sahip çıkacağını bildiğim için en çok onlara aşkla baktım, senin yerine selam verdim…Tüm sokaklar onlara dar bırakılırken ben kalbimi açtım onlara, ne de olsa sana açamamıştım o kalbi..
Biliyorum şimdi sen en çok günümüz çocuklarına üzülüyorsundur. ‘Bir şeyler yapman gerekir’ dediğini duyar gibiyim. Yapmaya çalışıyorum aslında. Dünyanın onların gözlerini nasıl boyamaya çalıştığını, iyi insanları, kötüleri ve seni anlatıyorum. Her konuyu anlıyorlar da sana anlam veremiyorlar. Ben en çok çocuklara sığındım yaralarımı sarmaları için, çocukların kalbine iltica ettim. Bu çirkef dünyanın karanlığından ve senin yokluğundan acılı yüreklere derman oldum…
Allah’ı ve Allah Rasulünü anlatıyorum…Bir bilsen tüm çocuklar peygamberlerini ne kadar çok merak ediyor ve tanımak istiyorlar. Sonra birden dünyalarına giren Spider Man, Karlar Kraliçesinin ve bir çok sahte kahramanlar dünyalarını doldurup, gözlerini boyarken, savaştığım şeylerin koca koca dünyalar ve ülkeler olduğunu anladım.
Kimi zaman gücüm kuvvetim kalmıyor, bir ses bir soluk bir söz bir teselli olsaydı diyorum. Modern dünya insanı insandan alıp götürmüştü bir kere. Yapayalnız bırakıvermişti kalabalık ve ışıltılı caddelerde. İnsan kendisiyle baş başaydı ve bir başkasının dertlerine tahammülleri kalmamıştı. Ne yazık ki senin hiçbir derdini bilemedim ve saramadım kanayan yaralarını…
Daha kolay yaşanması lazım gelirken daha zorlaştı her şey. İçi farklı dışı farklı, sureti farklı, sireti farklı insan yığınlarının arasında senin samimiyetini aramak yordu beni. Allah için olması gerekir diye savaştığımız ne varsa önemini yitirmesini buruk bir kalp ile bakıyor, şimdi ki zamanı anlamaya çalışıyorum.
Sanala kurban ettiğimiz bir gençliğimiz var şimdilerde. Kimse laf anlatamıyor. Bilirim senin söyleyecek çok sözün vardır bu konuda. Allah Rasûlü’nün peygamberliğini kabul edenler en çok gençlerdi. Bilirim sen ümitsiz bakmazsın gençliğe…Söyle ne yapmak lazım? Sen söyle… Sen her sustuğunda duyuyordu kalbim…Şimdi kim diriltecek Kudüs’ü, Endülüs’ü…Gençlik diyordum senin en çok önemsediğin gençlik…Şimdilerde Endülüs’e ağıtlar yakılmıyor, Kudüs için ayağa kalkılmıyor ama uyanma vakti geldi geçiyor… Her neyse bu sesleniş burada kalsın şimdilik. Yazarlar da yorulur, şairler de sessizliğe gömülürmüş. Şairin dediği gibi:
… ‘Gelir misin, gelir misin?
Bilmem bir akşamüstü’…
Ravza Zeybek
Ekleme
Tarihi: 09 Haziran 2019 - Pazar
SANA YAZDIM.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.