İddiamız net, organize usulsüzlük yapıldı

GÜNDEM/GÜNCEL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.04.2019 - 16:12, Güncelleme: 28.03.2022 - 15:39 3304+ kez okundu.
 

İddiamız net, organize usulsüzlük yapıldı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, 31 Mart'ta gerçekleştirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin, "Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri yolsuzluğu yapıldı." dedi.
Yavuz, partisinin genel merkezinde gazete, televizyon ve ajansların  Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin'in de yer aldığı toplantıda  Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve  yenilenmesi ile ilgili Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı olağanüstü itiraz  başvurusunun detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 31 Mart yerel seçimlerinin gerçekleştirildiği pazar akşamından  itibaren bütün gözlerin İstanbul'da olduğunu belirten Yavuz, kendilerinin bir  sonuç alım sistemi bulunduğunu, YSK'nin de kendi sistemi üzerinden rakamları  paylaştığını ve başka partilerin de kendi yöntemleriyle sonuçları toplamaya  çalıştığını anımsattı. Yavuz, "Mesela bizim sonuç alım sistemimiz var, Cumhuriyet Halk  Partisi'nin 'Adil Seçim Platformu'ydu sanıyorum geçen dönem. Bu dönem onu çok  daha geliştirdiklerini iddia ettiler ama mesela seçim günü ve seçimden sonra onun  adını hiç duymadık." diye konuştu. YSK rakamlarına göre seçim gecesi CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye  Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun önde göründüğünü aktaran Yavuz, "Sistemde veri  gelmeye devam ediyordu, bir de oraya ne girilmişse onu gösteriyordu." dedi. YSK'nin verilerinin ham veri olduğunu ve maddi hatalar ile rakam  oynatmalarını içermediğini anlatan Yavuz, CHP'nin 29 bin oyla seçimi aldığı  iddiasında olduğunu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın da 3 bin 870  farkla seçimi aldıkları iddiasında bulunduğunu söylediğini aktardı. Bu çelişkileri görmelerinin ardından bu farkın nereden ileri  geleceğine yönelik üç aşamalı bir çalışma yaptıklarını belirten Yavuz, bu  doğrultuda maddi hataların düzeltimi, geçersiz oyların sayımı ve bütün oyların  sayımını istediklerini ifade etti. Sadece 4 ilçede tüm oyların sayımına, 2 ilçede de sadece birer seçim  kurulunda sayıma karar verildiğini hatırlatan Yavuz, sadece geçersiz oy sayımıyla  AK Parti lehine düzeltilen oyun 5 bin 594 olduğunu belirtti. Tüm sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10'una tekabül eden bir  sayımın gerçekleştiğine işaret eden Yavuz, gün gün aradaki farkın eridiğini  kaydetti. CHP'nin 1 Nisan'da 29 bin 408 oy farkıyla önde olduklarını  açıkladığını, Yüksek Seçim Kurulunun da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP'nin önde  olduğunu gösterdiğini, kendilerinin de 'biz öndeyiz' iddiasında olduklarını  anlatan Yavuz, "Aslında bu iş daha sandıkların yüzde 10'unun sayıldığını da  dikkate aldığımızda bizim tezlerimizin haklılığını ortaya koyuyor." dedi. "BİR PARÇA KUSURUMUZ VARDI" Gün gün farkın azaldığını ve bugün itibarıyla 13 binli rakamların   telaffuz edildiğini vurgulayan Yavuz, "Peki hiçbir şey olmadıysa, sandıkta nasıl  bu kadar oy aşağı düştü AK Parti'nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış  oldu. Biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. 'Sizin kusurunuz yok muydu?'  kabul edelim bizim de Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladılar bir parça kusurumuz  olabilir. Bence de bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan  ve bizim kesinlikle  denetleyemeyeceğimiz, fark edemeyeceğimiz, seçimden önce,  seçim günü fark edemeyeceğimiz birtakım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Bu  kadar net. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz ve bizim denetimimize, partilerin  denetimine tabi olmayan alanda birtakım usulsüzlükler, hatta usulsüzlük demek  istemiyorum hafif, kanunsuzluklar yapıldı." değerlendirmesinde bulundu. CHP'nin tavrını anlamadığını belirten Yavuz, şöyle devam etti: "Ben şunu demiyorum, 'bu işi baştan sona Cumhuriyet Halk Partisi  kurguladı, usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı' iddiasında değilim ama bu oldu ve biz  belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ne de düşen bu kadar  kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Eğer biz bu sistemi  arındıramazsak, eğer biz bu sistemi ayıklayamazsak, bu hataları, şüpheleri,  şaibeleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin herkesin kafasında bir soru işareti  kalır. Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum  ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun  lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin  arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim  iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri  yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek söylüyoruz, belgeye, bilgiye dayalı  olarak söylüyoruz." Yavuz, 298 sayılı yasanın 22. maddesinin çok net ve açık olduğunu  bunun 24 Haziran öncesinde değiştirildiğini anımsattı. Değişikliğin sebebine ilişkin de bilgi veren Yavuz, bundan önceki  seçimlerde sandık başkanlarına ilişkin şikayetler geldiğini söyledi. AK Parti olarak sandık başkanlarının objektif ve hukuk devleti  anlayışına uygun bir şekilde belirlenmesini sağlayacak bir düzenleme yapmak üzere  harekete geçtiklerini belirten Yavuz, bu değişikliğin gerekçelerini anlattı. Kendilerinin mülki idarenin sadece kamu görevlilerinin listesini  teslim etmesini, onların içinden sandık başkanını ve resmi memur üyeyi seçim  kurulu başkanının kurayla belirlemesini istediklerini vurgulayan Yavuz, "Seçim  Kurulu Başkanı kim? O ilçenin en kıdemli hakimi, o da sistemde otomatik olarak  belirleniyor. Biz şimdi o ilçenin en kıdemli hakiminin yapacağı iş ve işlemlerde  tamamen kanunun dışına çıkabileceğini nasıl öngörebiliriz?" dedi. Kanun maddesindeki usulleri ve çalışma sürecini anlatan Yavuz, "Peki  olan ne tamamen kanun dışı bir işlem yapılıyor. Şimdi Cumhuriyet Halk  Partisi'nin, başka partilerin ve tüm unsurların, herkesin yapması gereken şu  ortada çok açık, çok sarih, çok net, hiç tevile ihtiyaç duyulmayacak bir hüküm  var, kanun maddesi var. 298, 22 ve 23 'buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi'  diye aslında hepimiz bas bas bağırmamız gerekiyor ve bunun takipçisi olmamız  gerekiyor. Çünkü bugün o kanunları en iyi uygulaması gereken yerler tamamen  kanunun dışına çıkarsa Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar ve  nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar." diye konuştu. Bu durumun İstanbul seçimlerinin sonucunun ne olacağından önemli  olduğunu kaydeden Yavuz, "Biz seçim sistemine, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz.  Burada olan seçim sistemiyle alakalı değildir, seçim mevzuatıyla alakalı da  değildir. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin ya  kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda  varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boynunun borcudur." ifadelerini  kullandı. Yavuz, 31 bin 280 sandık bulunduğunu, her birinde bir başkan ve bir  memur olması sebebiyle 62 bin 560 kamu personelinin görevlendirilmesi gerekirken,  bu sayının 19 bin 623'ünün kamu görevlisi olmadığını belirtti. Kamu görevlilerinin içinde kamudan ihraç edilen, görevden  uzaklaştırılan, emekli olan, askeri personellerin de bulunduğunu anlatan Yavuz,  "Bu tam kanunsuzluk anlamına gelmez mi?" diye sordu. "Vali yerine bir hademenin imzasıyla bir kişinin "silah ruhsatı"  aldığının ortaya çıkması durumunda ruhsatın iptal edileceği, silahın geri  alınacağı ve yeniden valiliğe müracaat etmesi gerektiği" örneğini veren Yavuz,  seçimin iptali ve yenilenmesi gibi bir yolun da denenmesi gerekeceğini dile  getirdi. Bazı sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmamasının başlı  başına çok önemli bir iddia olduğuna işaret eden Yavuz, "Biz sandık başkanları  üzerinden yürütülen bir organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bu kadar  19 bin gibi bir rakamı dışarıdan kimse bulmayı düşünmezdi ve kimse bu kadar  sandık başkanlığı yapma engeli olan birilerini sandık başkanlıklarına  yerleştirmezdi. Hiç olmazsa kamu görevlilerinin dışına da çıkıyorsan, illa  aşçıdan, illa ihraç edilenlerden, illa yakınları ihraç edilenlerden yapmak  zorunda mısın? Demek ki bir tezgah var, bir organizasyon var." ifadelerini  kullandı. Sayım döküm cetvellerinin kanunen "olmazsa olmazları"na dikkati çeken  Yavuz, bunları mühür, barkod, isim, imza, çentik atılmış olması ve rakamların  yazılmış olması şeklinde sıraladı. Yavuz şöyle devam etti: "Geçen dönem CHP'nin Ankara'da yaptığı mühürsüz, zarf, oy, mühürsüz  sandık sonuç tutanağıydı, ben onlardan bahsetmiyorum. Ben diyorum ki tüm onlara  esas teşkil eden, esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarsa  usülsüzlük, eksiklikler, hatalar var. Bunların sehven ve münferiden olması da  mümkün değildir. Bunlar müştereken, kasıtlı ve organizeli bir şekilde  yapılmıştır, net. Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Bu işin temeli  olan sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür, 694'ü imzasızdır, 214'ü  boştur, 498 tanesi eksiktir, 919 tanesinde rakam yoktur, bin 335 tanesinde öyle  ya da böyle birtakım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması  mümkün müdür? Keşke CHP de bunu kendisine sorsa. Keşke hep birlikte bunun  mücadelesini versek ve bundan sonraki süreçte bu şaibeden, şüpheden eser  kalmasa." Yavuz, bu şüphe ve şaibelerin olmaması için 13 Mart 2018'de değişiklik  yaptıklarını hatırlattı. Sandık adedi kadar tutanak olduğunu belirten Yavuz, "31 bin 280 sayım  döküm cetveli var ama iki ile çarpın, çünkü bir tanesini eline alıyor ve bir  tanesini de de torbaya koyuyor ve mühürlüyor. Buradan baktığımızda 62 bin 560  adet oluyor." diye konuştu. Ancak torbalar açıldığında sayın döküm cetvellerinin  olmadığını dile getiren Yavuz, "Olan ne? Sisteme girememişler, yok. Bizim  uğraşlarımız, 'Biz neyle kaşılaştıracağız?' dedikçe, boş, imzasız, isimsiz,  mühürsüz girmişler, bunlar doğru şeyler mi?" sorusunu sordu. "31 bin 280 sayım döküm cetvelinden 10 bine yakını sorunlu. Temel  çöktü." diyen Yavuz, bundan önceki seçimlerin hiçbirinde bu derece sandık  başkanlarına dayandırılan bir usulsüzlük olmadığına işaret etti. Yavuz, "Şimdi her seçimde daha çok işletilen, daha çok olağan olan  husus, 'kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi  seçmeni, hükümlülerin seçmen listelerinde yer alması.' Diyor ki bir CHP'li  yetkili, 'Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsunuz?' diyor. Biz  zaten bütün bu belgeleri YSK tek tek incelesin, irdelesin diye ileri sürüyoruz."  diye konuştu. "2 BİN 308 KISITLI TESPİT ETTİK" Yavuz, oyların iptal edildiği 4 yer olduğunu, buralarda da daha çok  kısıtlıların oy kullandığını belirterek, "Mahkeme kararı var. Bir de mahkeme  kararı olmayan yüzde 40'tan daha fazla raporu olan zihinsel engelliler var. Bu da  başka bir iddiamız. Onlar mahkeme kararına bağlanmamış, tespit edemedik, onları  devam ediyoruz tespit etmeye, o ayrıca bir başlık. 2 bin 308 kısıtlı tespit  ettik. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan  cezaevi seçmeni, 5 bin 287 de hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer  alanlar." diye konuştu. Buradakilerin hiçbirinin karşılığında "oy kullanamaz" şerhinin  bulunmadığının altını çizen Yavuz, "CHP'li yetkiler cevap verirken, bir parça  'Kamuoyunu nasıl yanıltırız?' diye bir yerden hareketle cevap veriyorlar. Halbuki  bizim esas işimiz gerçeği yakalamak olmalı, maddi gerçeğe ulaşmak olmalı ve bu  kanunsuzlukları bir şekilde tespit etmek olmalı. Eğer yan tarafına 'oy  kullanamaz' şerhi düşenler de olsaydı, bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları  ayırdık, onlar yok bunun içinde." dedi. Cezaevindeki seçmenlere ilişkin CHP'nin "şartlı salıverilen kişiler"  dediğini anımsatan Yavuz, şunları kaydetti: "Bakalım, öyle mi?  bizim iddiamız bu. 10 bin 290 kişi cezaevinde  seçmen ve oy kullanmış. Bu kadarı, yanında şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında  var. Bağcılar'da, Avcılar, Silivri, Çekmeköy'de var. Onların yerine de oy  kullanılmış olabilir iddiamız, kısıtlıların yerine de olabilir. Onu biz  bilemeyiz, torbaların içinde. YSK açacak, bakacak. Bu iptal edilen 4 yerde de  böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk. Sonra açtılar ki gerçekten oy kullanmış, peki 4  yerde kullanılmışsa biz burada niye demeyelim ki 'Burada da kullanılmış  olabilir.' Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?" Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin  iptali ve yenilenmesi ile ilgili YSK'ye yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunun  detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İfade ettiği "kayıt dışı aktörlerin" kimler olduğunu ve CHP'ye yönelik  AK Parti'nin yaptığı çağrının sorulması üzerine Yavuz, "Biz, CHP'nin bu işin  içinde olmadığını düşünmek istiyoruz. CHP de tavrıyla ve tarzıyla bu işin içinde  olmadığını hissettirsin, göstersin, yansıtsın istiyoruz. Ama CHP, sadece İstanbul  Büyükşehir Belediye başkanlığını almanın heyecanı içerisinde, aslında o da  ayağına kurşun sıkıyor adeta. Bu seçim güvenliği hepimize lazım." diye konuştu. AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerdeki başarısına işaret  eden Yavuz, AK Parti'nin 2014 seçimleri hariç, bu seçimlerin yerel seçimler  içerisinde en yüksek oy aldıkları seçimler olduğunu söyledi. "CHP, BU İŞİN İÇERİSİNDE OLMADIĞINI GÖSTEREN ADIMLAR ATSIN" Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 52  günde 104 yerde  miting yaptığını, süreci dolu dolu geçirdiklerini ve çok yüksek  oy aldıklarını dile getiren Yavuz, "Ama biz diyoruz ki; velev ki İstanbul'u biz  almış olsaydık bile bunları bu derece yakaladıktan sonra hepimizin bunları takip  etmek boynunun borcuydu. CHP'yi direk kafadan suçlamak istemiyorum. Ama CHP de bu  işin içerisinde etkisinin, rolünün, katkısının olmadığını gösteren adımlar atsın  istiyoruz." ifadelerini kullandı. "Kim bu kayıt dışı aktörler?" sorusuna Yavuz, "Kayıt dışı aktörler  var, bu iş organize bir iş. Bu iş sadece CHP'ye gönül verenler tarafından  yapılacak bir iş de değil." cevabını verdi. "Bu işi şaibe altında bırakalım, seçim sistemini sorgular hale  getirelim, başka tartışmalarla zaman, enerji kaybettirelim" diyen Yavuz, şöyle  devam etti: "Türkiye'yi geçmişten beri bölmeye, Türkiye'nin kardeşlik iklimini alt  üst etmeye çalışan, başkalarının tetikçiliğini yapan unsurlar da bu işin içinde.  Yarın CHP'ye de dönecek bu. CHP bugünkü 'İstanbul'u aldık' diyerek, o heyecan  içerisinde bunları görebilecek halde değil. Buna, gerçekten çok üzülüyorum.  İkinci parti, iktidarı devralmaya en hazır parti olması gerekir. Seçim  güvenliğini en fazla düşünmesi gereken parti, ikinci parti olması gerekir. İkinci  parti hazır olması, bu işleri en fazla düşünmesi gerekir ama yok maalesef." Yavuz, "Bildiğimiz her şeyi söylemek durumunda mıyız? Onları önce  damıtıyoruz, filtreliyoruz, gözden geçiriyoruz. Ona göre de kamuoyuyla  paylaşıyoruz." dedi. "YSK'NIN YAZILIMINDAN KAYNAKLANAN BİR ŞEY GÖRMEDİK" Yavuz, "Biz hala YSK'nin sisteminden, yazılımından kaynaklanan bir  şeyi farketmiş değiliz. Böyle bir iddiamız baştan bugüne kadar hiç olmadı. Bizim  elimizdeki verilere baktığımızda ve karşılaştırdığımızda YSK'nin yazılımı ve  sisteminden kaynaklanan bir şey görmedik. Sandık başı ve seçim kurullarındaki iş  ve işlemlerden kaynaklanan ve o verilerin YSK sayfasına yanlış, kasten, girilmesi  sebebiyle ortaya çıkan rakamlar var. Onun için de YSK, 28 bin diye açıklıyor, o  rakamlara bakıyor. Düzeltildikçe onlar eriyor, ona atfettiğimiz bir şey henüz  yok." diye konuştu. "FETÖ unsurları bu işin içinde mi?" sorusuna Yavuz şöyle cevap verdi: "Biz ilk günden beri söylüyoruz. Bir, diyorum ki 12 kişi FETÖ'den  ihraç edilen, bu sandık başında rol almıştır. 9 tane sandık başkanı, 3'ü de memur  üye olarak. FETÖ'den ihraç edilenler, mahkum edilenlerin yakınları sandık başında  rol alamaz mı denildi? Bunu da ortaya koyalım. Yüzlerce, binlerce kişi FETÖ'den  ihraç edilenler, hatta yer yer mahkum edilenlerin birinci derece yakınları.  Bunlar, kamu görevlisi değildi, önemli bir kısmı. Bu kadar şey üst üste nasıl  gelir, diye ben sormak istiyorum. Biz o günden sonraki yöntemlere, sosyal medya  hareketliliğine baktığımızda, bu işler sanki onların aktif bir şekilde rol  aldığını gösteren işaretlerle dolu." "FETÖ UNSURLARI ÖNCE HAZIRLADI, PİŞİRDİ, SUNDU" Buna ilişkin bir örnek veren Yavuz, "Fatih Portakal... Bunu, bu FETÖ  unsurlarıyla aynı anda söyledim ama o anlamda bir ithamım yok, düzeltmiş olayım.  Bir çok yerde döndü bu, Fatih Portakal da bir video paylaşmış ve altında da 'pot  üstüne pot kırmaya devam yani' demiş ve benim bir videomu yayınlamış. Fatih  Portakal da başkasının oyununa gelmiş olabilir diye düşünüyorum." dedi. Videoya ilişkin, İstanbul'da kameralar önünde basın açıklamasında  bulunduktan sonra bazı basın mensuplarının soruları üzerine cevap verirken, diğer  basın mensuplarına nezaketsizlik olmasın diye özür dilediğini anlatan Yavuz,  "Arkadaşlar özür dilerim. Ben sadece farkı söyleyip gidecektim. Bizim elimizde  daha pek çok hazırladığımız belge, bilgi var." dediğini aktardı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Sanki biz, düzmece birtakım  belge, bilgi hazırlıyoruz, sanki biz, birtakım kurgular içindeyiz gibi  yansıtmanın anlamı ne?" diye sordu. Fatih Portakal'ın bu videoyu alıntıladığını ve aynı şeyi yansıttığını  ifade eden Yavuz, "En son onda gördüğüm için söyledim ama bunu önce FETÖ  unsurları hazırladı, pişirdi, sundu. Başka şeyler de var. Aklım durdu adeta. Bu,  çok belirgin, medyanın karşısında olduğu için söyledim. İsterseniz bunların  videosunu, o kısmı değil, tamamını alın." değerlendirmesinde bulundu. "BÜTÜN HAYATIM BU İŞLERİN İÇİNDE GEÇTİ" AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Bu usulsüzlüklerin sadece  büyükşehire has bir usulsüzlük mü, ilçelerde herhangi bir usulsüzlük yok mu?"  sorusu üzerine, sandık başkanlarındaki usulsüzlük ya da kanunsuzluğun her ilçede  olduğunu söyledi. Yavuz, 2002'den bugüne kadar AK Parti'de seçim işlerinde çalıştığını,  2011'de vekil olduktan sonra seçim işleri başkan yardımcısı olarak çalıştığını, 5  seçim işleri başkanının değiştiğini, bu sürede seçim işleri başkan yardımcısı  olarak görev yaptığını, sonra SKM başkanı olduğunu, sonra da seçim işlerinden  sorumlu genel başkan yardımcısı olduğunu, bütün hayatının bu işlerin içinde  geçtiğini anlattı. "İLÇELERE İLİŞKİN BİR ŞEYLER YAPILMIŞ OLABİLİR AMA ODAK BÜYÜKŞEHİRDİ" "Bu seçimde aklım almıyor bazı şeyleri" diyen Yavuz, 39 ilçenin  39'unda da başında en kıdemli hakim bulunmasına rağmen, 298 sayılı yasanın 22 ve  23'üncü maddesinin bu kadar açıkken, bu kadar büyük kanunsuzluğun nasıl  yapıldığını anlamadığını söyledi. Yavuz, "Hepsi muhtemelen seçim kurulu başkanlarından  kaynaklanmıyordur, belki de çoğu. Seçim kurulu başkanlarını da maniple eden,  yanıltan, kandıran birtakım unsurlarının olmuş olma ihtimalini söylüyorum." dedi. İlçe oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısının büyükşehire ilişkin  31 bin olduğunu ifade eden Yavuz, "Elbette ilçelere ilişkin bir şeyler yapılmış  olabilir ama odak büyükşehirdi ve ilçeyle o derece uğraşmadılar, uğraşamadılar.  'Bir tarafa bütün enerjimizi sarf edelim, kanalize edelim, oradan sonuç  çıkartalım' dediler ve böyle davrandılar diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. Büyükşehir belediye seçimlerine odaklandıklarını fark edince oraya  yöneldiklerini aktaran Yavuz, "Büyükçekmece'de de bir şeyler olduğunu gördük,  oraya da yöneldik. Başka yerlerde de bu oranda görseydik, oraya da yönelirdik.  Bizim tespitlerimiz, başka ilçelerde de oldu ama büyükşehir oranında ilçe  belediyelerinde aynı motivasyonları yoktu gibi geliyor bize. Var diye iddia  edenler, koysun ortaya, onu da takip edelim. Biz bir şey istiyoruz; gerçek ortaya  net çıksın. Biz bunu bugün arındıramazsak, bu kadarı hiç çıkmaz ortaya kolay  kolay. Madem bu kadarı çıktı ve biz bunları yakaladık bunun gereği yapılsın  istiyoruz." dedi. "SEÇİM GÜVENLİĞİNİ ZEDELEMEYE HİÇ KİMSENİN HAKKI YOKTUR" Yavuz, "YSK'nin, AK Parti'nin talebini reddederse, ne yapacaksınız?  YSK, seçimi iptal etti ve tekrarına hükmederse, bu yapıyla tekrar seçime  gidilecek, bu kadar iddialar var, başka partileri de etkileyecek riskler var  burada, bu kısa sürede ne yapılması gerekir?" sorusuna ise şu cevabı verdi: "Yetkisiz kişiler, aynı kişilerle sandık başına gidilebilir mi?  Yetkili kişilerin olduğu sandık başkanı kamu görevlisidir, mani hali yoktur,  yasaya çok uygun belirlenmiştir. O sandık başkanlarıyla gidilsin. Orada bir beis,  sakınca yok. Ama kanuni çerçevenin dışına çıkılarak, aslında yapamaz olduğu  görevi yapmak üzere yetkilendirilen kişileri, seçim iptal edildiğinde orada  görevlendirilmesi bizce mümkün değildir. YSK'nin kararı herkesi bağlar. YSK,  kararını olumlu da olumsuz da verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları  tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Bu karşılıksız kalmamalı, kimse,  isterse AK Parti'nin içinden olsun. Çünkü seçim güvenliğini zedelemeye hiç  kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun, bu derece  kanunsuz iş ve işlemlere imza atan kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız.  Yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var diye düşünüyorum." Seçim sonuçlarını etkileyen olaylarda kayıp oy pusulalarına değinen  Yavuz, Ataşehir, Kadıköy, Sarıyer, Gaziosmanpaşa ve Arnavutköy'deki bazı  sandıklarda oy pusulalarının kaybolduğu ve bazı sandıklardaki zarflardan da oy  pusulalarının çıkmadığını söyledi. Aynı ilçelerdeki bazı sandıklarda da sandık sonuç tutanaklarına  kaydedilen geçersiz oyların, oy pusulalarının bulunmadığını belirten Yavuz,  "Sandıklar açıldığında mühürlü olması gereken geçersiz oy kısmının mühürsüz  olduğunu görüyoruz. Hiçbir seçimde olmadığı kadar usulsüzlük o kadar fazla ki.  Bir kez daha söylemek istiyorum, sandık başkanları üzerinden, seçim kurulunda  birileri her türlü cezai müeyyideyi de göze alarak bir şeyler yaptı. Bir kısım  sandık başkanı gözünü kararttı. Hata yapan da vardır, o kadar haksızlık edemem.  İçinden çok azı sayıda sehven yanlışlık yapmış olabilir ama 10 binlerce hatanın,  usulsüzlüğün sadece hataya bağlanması mümkün değildir." ifadelerini kullandı. Oy ve döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları arasında da  usulsüzlükler olduğunu ifade eden Yavuz, "Arnavutköy'deki 1487 nolu sandıkta AK  Parti'nin 182 oyu CHP'ye gitmiş. CHP'nin 87 oyu Vatan Partisi'ne gitmiş. Bağımsız  birinin aldığı 1 oy da bize yazılmış. Bu ince işçilik olmadan mümkün mü? Bu  sıradan bir kaydırma işlemi olabilir mi?" dedi. Bazı sandık başkanlarınca, oy sayımlarından önce tutanakların sandık  görevlilerine imzalatıldığını bildiren Ali İhsan Yavuz, "Bu işlem en büyük  hatalardan bir tanesi. Sandık başkanı diyor ki, 'Bu imzaları önce atalım. Oradan  oraya geçirirken kolayca yapalım, vakit harcamayalım.' Toplamı değişmesin diye  rakamlarla oynuyorlar, ince işçilik çıkartıyorlar." diye konuştu. "24 HAZİRAN SEÇİMLERİ ÖNCESİ YAPILMIŞTIR" Büyükçekmece Belediyesinde görevli Mehmet Özgür Samanlı'nın, 28 Mart  2017'de Büyükçekmece İlçe Nüfus Müdürlüğünde görevlendirildiğini belirten Yavuz,  şöyle devam etti: "Bu iş son anda başlatılmadı. Bu verilere dayalı olarak kişisel  tahminim şudur, 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Bu işler  hata değildir adeta taammüden yapılmıştır. Bilerek, isteyerek, kurgulanarak  yapılmıştır. 24 Haziran seçimleri öncesi yapılmıştır. Niçin 24 Haziran  seçimlerinde değil de bu seçimlerde, söyleyeyim. Bütün bu oynamalarla, 24 Haziran  seçimlerinde en fazla bir milletvekiline etki edebilirlerdi, çok şey  değişmiyordu. Ne kadar atımlık barutu varsa, 'Hepsini burada kullanalım,  İstanbul'da el değiştirelim, zaaf ortaya çıkartmaya çalışalım.' diye ne kadar  imkan varsa o güne hazırladılar. O gün tam da hazır hissetmediler kendilerini.  Bunu sadece bir yerin kurgulaması mümkün değildir. Gerçekten bu işin beyin  takımının kim veya kimler olduğunu önümüzdeki günlerde konuşmamızda çok fayda  var. Ama bu beyin takımı neresiyse orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş.  Yasal, gayrı yasal bütün yapılanmalardan istifade etmiş. Bu işin içerisinde  gerçekten birçok gayrı yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilen isimlerin  olduğunu da düşünüyorum." Yavuz, kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen adayların  mazbatasının iptal edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: "298 sayılı yasanın 8. maddesi, 'Kamu hizmetinden yasaklı olanlar,  seçme hakkına da sahip değildir' diyor. Böyle bir iddiada bulunmadık ama bunu da  düşünmekte fayda var, YSK'nin bu yönüyle de düşünmesi gerekir. Maddede kısıtlı  olanlar, kamu hizmetinden yasaklı olanlar. Kamu hizmetinden yasaklı olanlar için  illa bir mahkeme kararı gerekir mi? Bence hayır. KHK, 'Kamu hizmetinden yasaklı'  demiş. Böyle bir şeyin fitilini de ateşlemiş oluyorum, bunun da tartışılması  gerekir benim böyle bir iddiam var. Kanun çerçeveyi çizmiş, illa mahkeme kararına  bağlı olması gerekiyor mu? Gerekmiyor mu? Böyle bir rapor varsa onu YSK  tartışacak." KHK ile ihraç edilenlerin sandık başında nasıl görevlendirildiğini  soran Yavuz, "Kanun bu kadar açıkken nasıl olur? Bunun suçlusu AK Parti midir?  Hayır. Bunun suçlusu, eğer bu listelerdeyse CHP midir? CHP'nin yaklaşımını  eleştiriyoruz ama bazen diyoruz ki bu bizzat seçim kurullarının meselesi. Bu da  araştırılsın, kimin meselesi, ortaya çıksın." dedi. Büyükçekmece Belediyesinde görevli Samanlı ile ilgili, 7 bin 282  kişiye İstanbul'un başka ilçelerinden ve İstanbul dışından seçmen kaydı yaptığı  için soruşturmanın devam ettiğini söyleyen Yavuz, "Seçmen kaydında ortaya çıkan  rakamın, 2 bin küsurlu rakamlardan bahsediliyor. CHP'nin sözcüleri, 'Seçmen  listesinde çok az sayıda artma olmuş, nasıl bu kadar sayıdan bahsediyorsunuz?'  diyor. Doğru. 24 Haziran'dan bu yana 2 bin 314 seçmen artmış, doğru ama 24  Haziran seçimlerinde Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart seçimlerinde seçmen  olmayan 3 bin 349 kişi var. Bunlara ne oldu? 24 Haziran'da Büyükçekmece'de seçmen  olup da 31 Mart seçimlerinde başka ilde seçmen olan 4 bin 500 kişi var. Demek ki  sadece usulsüzlük 2 bin 314 kişi için değil." ifadelerini kullandı. "BU İŞLEM, BÜYÜKŞEHİR SEÇİMLERİNİ ETKİLEMEZ Mİ?" Yavuz, 24 Haziran'da Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart  seçimlerinde İstanbul'un başka ilçelerinde seçmen olan 4 bin 105, askı sürecinde  dondurulan 622 kişinin olduğunu söyledi. Büyükçekmece'de 14 seçmenin boş arsaya, 36 seçmenin inşaatta, 35  seçmenin sahte adreste, 269 seçmenin ikamet etmediği yerde, 31 seçmenin ev gibi  numaralandırılan yerde, 129 seçmenin boş dairelerde, 5 seçmenin ise konut olmayan  yerde seçmen yazıldığını belirten Yavuz, şunları kaydetti: "Bunu yapan belediye görevlilerinin hiç suçu yok mu? Hayali kapı  numaraları verilmiş, evrakta sahtekarlık yapılmış, görevi ihmal var, görevi  suistimal var. Ceza Hukuku kapsamında birçok suç var. Oralara seçmen kaydedilmiş.  Oralarda 4 bin 200 fark var. Bu işlem, büyükşehir seçimlerini etkilemez mi?  Büyükçekmece'yi etkilemez mi? Elbette etkiler diye dile getiriyoruz. Anlaşılır  gibi değil, bu kadarına da pes doğrusu. Bunu kim yapıyor? Belediyenin numarataj  sistemine dayalı olarak, belediyeden bir katkı görerek yapıyor. Bunu sıradan  seçmen taşıma işlemi olarak görmemiz mümkün müdür? MHP Büyükçekmece İlçe Başkanı  evinde 6 kişinin olduğunu söylüyor. Binaların üstünde iki kat daha göstermişler.  İstanbul'daki seçimlerde çok net bir usulsüzlük var, seçim işleri yolsuzluğu var. Seçim işleri yolsuzluğunun ne demek olduğuna baktık, kanun dışına  çıkılan her hadise seçim işleri yolsuzluğuna girer. İstanbul seçimleri baştan  sona şüphelidir. Bu usulsüzlüğü arındırmaktaki en önemli görev YSK'ye aittir.  Anayasa'nın 138. maddesinde, 'Yargıçlara baskı yapılamaz, telkin ve tavsiyede  bulunulamaz.' diyor. Bizim yaptığımız CHP'nin yaptığıyla aynı şey değildir. Bizim  yaptığımız bilgiyi, belgeyi toparlayıp YSK'ye taşımaktır. YSK ne yapacak?  Anayasanın 79. maddesine göre, seçimlerden önce veya sonra bütün seçim  yolsuzluklarını, şikayet ve itirazları karara bağlamak YSK'nin görevidir ve son söz de YSK'ye aittir. O zaman biz 130. maddeden ilhamla seçimlerin sonucuna  müessir olay ve haller var diyerek seçimlerin iptali ve yenilenmesine dönük  olağanüstü itiraz yolunu kullanarak dün YSK'ye giderek olağanüstü itirazımızı  verdik." Yavuz, "FETÖ iddiasıyla bağlantı kurduğunuz isimlerle ilgili olarak  sandık üye ve başkanlarından, hangi mülki idare amirleri oldukları bellidir.  Bunlarla ilgili bir harekete geçildi mi?" sorusuna yönelik şu değerlendirmelerde  bulundu: "Biz tespitlerimizi yargıya havale edeceğiz. Yargı, kimi çerçevenin  içerisine alıp, ne yapıp yapmayacağı yargısal bir faaliyettir ona karışamayız.  Biz bizim elimizdeki bilgiyi belgeyi inandıklarımızı, anladıklarınızı,  gördüklerimizi ve yakaladıklarımızı yargıya intikal ettirmek gibi bir görevimiz  var onu yapacağız. Hangi mülki idare amir olduğu belli diyorsunuz, biz önce  gerçekten size çok ihtiyacımız var basın mensubu arkadaşlarımıza gerçekten, şu  nedenle AK Parti'nin lehine bir şey yapın diye değil gerçeği ortaya çıkartmakta  çok büyük misyonunuz, fonksiyonunuz ve göreviniz var. Mülki idare listeyi teslim  etti ve bu listelerin içinden almadı ilçe seçim kurulları. Eğer mülki idare bu  listeleri yanlış teslim etseydi kaymakamlık ve valilik o da bunun içinden  verseydi seçim kurullarına atfedebileceğimiz zerre kusur olmazdı. Suç duyurusunda  bulunacağız." Mülki idare amirlerinin kamu görevlilerinin listelerini ilçe seçim  kurullarına teslim ettiklerini vurgulayan Yavuz, "İlçe seçim kurulları bu kamu  görevlilerinin listesinin içinden çok az atamıştır. O listenin dışına çıkarak  kamu görevlisi olmayan veya kamu görevlisi olmasına rağmen engeli olan kişileri  atamıştır. İlçe seçim kurulu hakimine veriliyor bu yetki kanunda çok net. Bu alan  müdahale edebilecek bir alan değil arkadaşlar bunu söyledik. Bu alan, bu  listeleri bilmiyoruz hiçbir parti bilmiyor." diye konuştu. Yavuz, gazetecilerin sorularını toplu olarak aldı ardından tek tek  yanıt verdi. YSK'nin AK Parti'nin daha önceki İstanbul ile ilgili başvurusunun  reddedilmesinin hatırlatılması üzerine Yavuz, "Oy pusulasının eksik olduğunu  gördük orada birtakım usulsüzlükler olduğunu gördük. Bu bir şüphenin varlığını  artırıyor aslında. Biz o günden daha güçlü elimiz, sayımda biz bu belgelerin  hiçbirini sunmadık. Biz az önceki örneklemeyle ve benzer hatta kaydırmaları da  ortaya koyarak dedik ki bu kadar şey var artık bunları bir sayalım dedik. Biz  şimdi tam kanunsuzluk ve tam hareketle olağanüstü itiraza giderken yenilerini  ekledik buraya. Bunların çoğu onda yok zaten hiçbiri yok hatta çok azı var ve  orada da zaten verilen kararla bizim ne kadar olduğumuzu gösteren yeni verilerin  ortaya çıkmasına katkı sağladı." dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamalarına yönelik  eleştirilerde bulunan Yavuz, şöyle devam etti: "Ben başka bir soru soruyum o zaman CHP Adil Seçim Sistemini hem de  platformunu 24 Haziran seçimlerinde hem de kanuna aykırı suç işleyerek kuran CHP,  neden böyle diyorum? Ortamı dinleyebilecek halde bir yazılım yaptılar suçtu o.  Bunu uyguladılar, uygulamadılar demiyorum ben bununla ilgili savcılığa suç  duyurusunda bulundum. Baksınlar dedim çünkü böyle bir yazılımı bizim teknik  elemanlar ortaya çıkardı. O gün seçim günü veri açıkladılar, oy veren CHP'liler  geldi. Veriyi nereye oy verdiğini sisteme girdi ve Türkiye'ye yansıttılar bu da  seçim suçudur ve yasağıdır. Bu iki şeyi yapmalarına rağmen akşamı görmeden  patladı sistem. Bu seferse 'biz yeni bir sistem kuruyoruz bu sistem üzerinden her  şeyi takip edeceğiz' dediler. Peki ben soruyorum bu da önemli bir sorudur. Neden  yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmediler ve oradan hiç veri aktarmadılar.  Ben CHP'nin elinde sanıldığı gibi sandık sonuç tutanağı olduğunu düşünmüyorum." Yavuz, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem  İmamoğlu'na mazbata verilip verilmemesine ilişkin, şu görüşlerini paylaştı: "Şimdi kanunlar çok açık herkes kanuna göre karar verecek ve biz seçim  iptal edilen yerlerde verilmişse de mazbatanın ve tutanağın iptal edildiğini  gördük. Biz de bunun üzerine YSK'ye başvurduğumuz için bizim İstanbul il  teşkilatımız il seçim kuruluna başvurdu. Dedi ki 'Bizim belgelerimiz çok güçlü,  olağanüstü itirazda da bulunduk siz bir süre bunu bekletin ve ondan sonra  netleşince karar verin' karar verecek olan orası talep etmek bizim hakkımız ve  mantıklı bir talepte bulunduğumuzu düşünüyoruz."
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, 31 Mart'ta gerçekleştirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin, "Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri yolsuzluğu yapıldı." dedi.

Yavuz, partisinin genel merkezinde gazete, televizyon ve ajansların  Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi.

AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin'in de yer aldığı toplantıda  Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve  yenilenmesi ile ilgili Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptığı olağanüstü itiraz  başvurusunun detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

31 Mart yerel seçimlerinin gerçekleştirildiği pazar akşamından  itibaren bütün gözlerin İstanbul'da olduğunu belirten Yavuz, kendilerinin bir  sonuç alım sistemi bulunduğunu, YSK'nin de kendi sistemi üzerinden rakamları  paylaştığını ve başka partilerin de kendi yöntemleriyle sonuçları toplamaya  çalıştığını anımsattı.

Yavuz, "Mesela bizim sonuç alım sistemimiz var, Cumhuriyet Halk  Partisi'nin 'Adil Seçim Platformu'ydu sanıyorum geçen dönem. Bu dönem onu çok  daha geliştirdiklerini iddia ettiler ama mesela seçim günü ve seçimden sonra onun  adını hiç duymadık." diye konuştu.

YSK rakamlarına göre seçim gecesi CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye  Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun önde göründüğünü aktaran Yavuz, "Sistemde veri  gelmeye devam ediyordu, bir de oraya ne girilmişse onu gösteriyordu." dedi.

YSK'nin verilerinin ham veri olduğunu ve maddi hatalar ile rakam  oynatmalarını içermediğini anlatan Yavuz, CHP'nin 29 bin oyla seçimi aldığı  iddiasında olduğunu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak'ın da 3 bin 870  farkla seçimi aldıkları iddiasında bulunduğunu söylediğini aktardı.

Bu çelişkileri görmelerinin ardından bu farkın nereden ileri  geleceğine yönelik üç aşamalı bir çalışma yaptıklarını belirten Yavuz, bu  doğrultuda maddi hataların düzeltimi, geçersiz oyların sayımı ve bütün oyların  sayımını istediklerini ifade etti.

Sadece 4 ilçede tüm oyların sayımına, 2 ilçede de sadece birer seçim  kurulunda sayıma karar verildiğini hatırlatan Yavuz, sadece geçersiz oy sayımıyla  AK Parti lehine düzeltilen oyun 5 bin 594 olduğunu belirtti.

Tüm sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10'una tekabül eden bir  sayımın gerçekleştiğine işaret eden Yavuz, gün gün aradaki farkın eridiğini  kaydetti.

CHP'nin 1 Nisan'da 29 bin 408 oy farkıyla önde olduklarını  açıkladığını, Yüksek Seçim Kurulunun da 27 bin 889 gibi bir rakamla CHP'nin önde  olduğunu gösterdiğini, kendilerinin de 'biz öndeyiz' iddiasında olduklarını  anlatan Yavuz, "Aslında bu iş daha sandıkların yüzde 10'unun sayıldığını da  dikkate aldığımızda bizim tezlerimizin haklılığını ortaya koyuyor." dedi.

"BİR PARÇA KUSURUMUZ VARDI"

Gün gün farkın azaldığını ve bugün itibarıyla 13 binli rakamların   telaffuz edildiğini vurgulayan Yavuz, "Peki hiçbir şey olmadıysa, sandıkta nasıl  bu kadar oy aşağı düştü AK Parti'nin lehine kayıtlara geçildi ve fark azalmış  oldu. Biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu. 'Sizin kusurunuz yok muydu?'  kabul edelim bizim de Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladılar bir parça kusurumuz  olabilir. Bence de bir parça kusurumuz vardı. Fakat ortada kanunun dışına çıkan  ve bizim kesinlikle  denetleyemeyeceğimiz, fark edemeyeceğimiz, seçimden önce,  seçim günü fark edemeyeceğimiz birtakım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Bu  kadar net. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz ve bizim denetimimize, partilerin  denetimine tabi olmayan alanda birtakım usulsüzlükler, hatta usulsüzlük demek  istemiyorum hafif, kanunsuzluklar yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.

CHP'nin tavrını anlamadığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:

"Ben şunu demiyorum, 'bu işi baştan sona Cumhuriyet Halk Partisi  kurguladı, usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı' iddiasında değilim ama bu oldu ve biz  belgeleriyle ortaya koyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ne de düşen bu kadar  kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Eğer biz bu sistemi  arındıramazsak, eğer biz bu sistemi ayıklayamazsak, bu hataları, şüpheleri,  şaibeleri, bundan sonraki seçimlere ilişkin herkesin kafasında bir soru işareti  kalır. Cumhuriyet Halk Partisi ne yaptı bilmiyorum, yaptı diye itham etmiyorum  ama bu iş CHP'ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu'na. Sırf Ekrem İmamoğlu'nun  lehine, ona yarasın diye, yapıldı diye bu kadar şaibeyle, şüpheyle bir seçimin  arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Çünkü bizim  iddialarımız net, biz diyoruz ki organize usulsüzlük, kanunsuzluk, seçim işleri  yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek söylüyoruz, belgeye, bilgiye dayalı  olarak söylüyoruz."

Yavuz, 298 sayılı yasanın 22. maddesinin çok net ve açık olduğunu  bunun 24 Haziran öncesinde değiştirildiğini anımsattı.

Değişikliğin sebebine ilişkin de bilgi veren Yavuz, bundan önceki  seçimlerde sandık başkanlarına ilişkin şikayetler geldiğini söyledi.

AK Parti olarak sandık başkanlarının objektif ve hukuk devleti  anlayışına uygun bir şekilde belirlenmesini sağlayacak bir düzenleme yapmak üzere  harekete geçtiklerini belirten Yavuz, bu değişikliğin gerekçelerini anlattı.

Kendilerinin mülki idarenin sadece kamu görevlilerinin listesini  teslim etmesini, onların içinden sandık başkanını ve resmi memur üyeyi seçim  kurulu başkanının kurayla belirlemesini istediklerini vurgulayan Yavuz, "Seçim  Kurulu Başkanı kim? O ilçenin en kıdemli hakimi, o da sistemde otomatik olarak  belirleniyor. Biz şimdi o ilçenin en kıdemli hakiminin yapacağı iş ve işlemlerde  tamamen kanunun dışına çıkabileceğini nasıl öngörebiliriz?" dedi.

Kanun maddesindeki usulleri ve çalışma sürecini anlatan Yavuz, "Peki  olan ne tamamen kanun dışı bir işlem yapılıyor. Şimdi Cumhuriyet Halk  Partisi'nin, başka partilerin ve tüm unsurların, herkesin yapması gereken şu  ortada çok açık, çok sarih, çok net, hiç tevile ihtiyaç duyulmayacak bir hüküm  var, kanun maddesi var. 298, 22 ve 23 'buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi'  diye aslında hepimiz bas bas bağırmamız gerekiyor ve bunun takipçisi olmamız  gerekiyor. Çünkü bugün o kanunları en iyi uygulaması gereken yerler tamamen  kanunun dışına çıkarsa Allah göstermesin yarın başkaları da başka şey yapar ve  nasıl olsa herkesin yaptığı yanına kar kalıyor anlayışıyla yapar." diye konuştu.

Bu durumun İstanbul seçimlerinin sonucunun ne olacağından önemli  olduğunu kaydeden Yavuz, "Biz seçim sistemine, seçim mevzuatımıza da güveniyoruz.  Burada olan seçim sistemiyle alakalı değildir, seçim mevzuatıyla alakalı da  değildir. Burada olan seçim mevzuatının dışına çıkmaması gereken birilerinin ya  kendilerinin çıkması ya da onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda  varlığıdır. O zaman bunu ayıklamak hepimizin boynunun borcudur." ifadelerini  kullandı.

Yavuz, 31 bin 280 sandık bulunduğunu, her birinde bir başkan ve bir  memur olması sebebiyle 62 bin 560 kamu personelinin görevlendirilmesi gerekirken,  bu sayının 19 bin 623'ünün kamu görevlisi olmadığını belirtti.

Kamu görevlilerinin içinde kamudan ihraç edilen, görevden  uzaklaştırılan, emekli olan, askeri personellerin de bulunduğunu anlatan Yavuz,  "Bu tam kanunsuzluk anlamına gelmez mi?" diye sordu.

"Vali yerine bir hademenin imzasıyla bir kişinin "silah ruhsatı"  aldığının ortaya çıkması durumunda ruhsatın iptal edileceği, silahın geri  alınacağı ve yeniden valiliğe müracaat etmesi gerektiği" örneğini veren Yavuz,  seçimin iptali ve yenilenmesi gibi bir yolun da denenmesi gerekeceğini dile  getirdi.

Bazı sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi olmamasının başlı  başına çok önemli bir iddia olduğuna işaret eden Yavuz, "Biz sandık başkanları  üzerinden yürütülen bir organize usulsüzlük olduğunu düşünüyoruz. Yoksa bu kadar  19 bin gibi bir rakamı dışarıdan kimse bulmayı düşünmezdi ve kimse bu kadar  sandık başkanlığı yapma engeli olan birilerini sandık başkanlıklarına  yerleştirmezdi. Hiç olmazsa kamu görevlilerinin dışına da çıkıyorsan, illa  aşçıdan, illa ihraç edilenlerden, illa yakınları ihraç edilenlerden yapmak  zorunda mısın? Demek ki bir tezgah var, bir organizasyon var." ifadelerini  kullandı.

Sayım döküm cetvellerinin kanunen "olmazsa olmazları"na dikkati çeken  Yavuz, bunları mühür, barkod, isim, imza, çentik atılmış olması ve rakamların  yazılmış olması şeklinde sıraladı.

Yavuz şöyle devam etti:

"Geçen dönem CHP'nin Ankara'da yaptığı mühürsüz, zarf, oy, mühürsüz  sandık sonuç tutanağıydı, ben onlardan bahsetmiyorum. Ben diyorum ki tüm onlara  esas teşkil eden, esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla miktarsa  usülsüzlük, eksiklikler, hatalar var. Bunların sehven ve münferiden olması da  mümkün değildir. Bunlar müştereken, kasıtlı ve organizeli bir şekilde  yapılmıştır, net. Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Bu işin temeli  olan sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i mühürsüzdür, 694'ü imzasızdır, 214'ü  boştur, 498 tanesi eksiktir, 919 tanesinde rakam yoktur, bin 335 tanesinde öyle  ya da böyle birtakım eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması  mümkün müdür? Keşke CHP de bunu kendisine sorsa. Keşke hep birlikte bunun  mücadelesini versek ve bundan sonraki süreçte bu şaibeden, şüpheden eser  kalmasa."

Yavuz, bu şüphe ve şaibelerin olmaması için 13 Mart 2018'de değişiklik  yaptıklarını hatırlattı.

Sandık adedi kadar tutanak olduğunu belirten Yavuz, "31 bin 280 sayım  döküm cetveli var ama iki ile çarpın, çünkü bir tanesini eline alıyor ve bir  tanesini de de torbaya koyuyor ve mühürlüyor. Buradan baktığımızda 62 bin 560  adet oluyor." diye konuştu. Ancak torbalar açıldığında sayın döküm cetvellerinin  olmadığını dile getiren Yavuz, "Olan ne? Sisteme girememişler, yok. Bizim  uğraşlarımız, 'Biz neyle kaşılaştıracağız?' dedikçe, boş, imzasız, isimsiz,  mühürsüz girmişler, bunlar doğru şeyler mi?" sorusunu sordu.

"31 bin 280 sayım döküm cetvelinden 10 bine yakını sorunlu. Temel  çöktü." diyen Yavuz, bundan önceki seçimlerin hiçbirinde bu derece sandık  başkanlarına dayandırılan bir usulsüzlük olmadığına işaret etti.

Yavuz, "Şimdi her seçimde daha çok işletilen, daha çok olağan olan  husus, 'kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi  seçmeni, hükümlülerin seçmen listelerinde yer alması.' Diyor ki bir CHP'li  yetkili, 'Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsunuz?' diyor. Biz  zaten bütün bu belgeleri YSK tek tek incelesin, irdelesin diye ileri sürüyoruz."  diye konuştu.

"2 BİN 308 KISITLI TESPİT ETTİK"

Yavuz, oyların iptal edildiği 4 yer olduğunu, buralarda da daha çok  kısıtlıların oy kullandığını belirterek, "Mahkeme kararı var. Bir de mahkeme  kararı olmayan yüzde 40'tan daha fazla raporu olan zihinsel engelliler var. Bu da  başka bir iddiamız. Onlar mahkeme kararına bağlanmamış, tespit edemedik, onları  devam ediyoruz tespit etmeye, o ayrıca bir başlık. 2 bin 308 kısıtlı tespit  ettik. Bin 229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni, 236 yerleşim yeri cezaevi olan  cezaevi seçmeni, 5 bin 287 de hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer  alanlar." diye konuştu.

Buradakilerin hiçbirinin karşılığında "oy kullanamaz" şerhinin  bulunmadığının altını çizen Yavuz, "CHP'li yetkiler cevap verirken, bir parça  'Kamuoyunu nasıl yanıltırız?' diye bir yerden hareketle cevap veriyorlar. Halbuki  bizim esas işimiz gerçeği yakalamak olmalı, maddi gerçeğe ulaşmak olmalı ve bu  kanunsuzlukları bir şekilde tespit etmek olmalı. Eğer yan tarafına 'oy  kullanamaz' şerhi düşenler de olsaydı, bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları  ayırdık, onlar yok bunun içinde." dedi.

Cezaevindeki seçmenlere ilişkin CHP'nin "şartlı salıverilen kişiler"  dediğini anımsatan Yavuz, şunları kaydetti:

"Bakalım, öyle mi?  bizim iddiamız bu. 10 bin 290 kişi cezaevinde  seçmen ve oy kullanmış. Bu kadarı, yanında şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında  var. Bağcılar'da, Avcılar, Silivri, Çekmeköy'de var. Onların yerine de oy  kullanılmış olabilir iddiamız, kısıtlıların yerine de olabilir. Onu biz  bilemeyiz, torbaların içinde. YSK açacak, bakacak. Bu iptal edilen 4 yerde de  böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk. Sonra açtılar ki gerçekten oy kullanmış, peki 4  yerde kullanılmışsa biz burada niye demeyelim ki 'Burada da kullanılmış  olabilir.' Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?"

Yavuz, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin  iptali ve yenilenmesi ile ilgili YSK'ye yaptığı olağanüstü itiraz başvurusunun  detaylarını anlattı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

İfade ettiği "kayıt dışı aktörlerin" kimler olduğunu ve CHP'ye yönelik  AK Parti'nin yaptığı çağrının sorulması üzerine Yavuz, "Biz, CHP'nin bu işin  içinde olmadığını düşünmek istiyoruz. CHP de tavrıyla ve tarzıyla bu işin içinde  olmadığını hissettirsin, göstersin, yansıtsın istiyoruz. Ama CHP, sadece İstanbul  Büyükşehir Belediye başkanlığını almanın heyecanı içerisinde, aslında o da  ayağına kurşun sıkıyor adeta. Bu seçim güvenliği hepimize lazım." diye konuştu.

AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerdeki başarısına işaret  eden Yavuz, AK Parti'nin 2014 seçimleri hariç, bu seçimlerin yerel seçimler  içerisinde en yüksek oy aldıkları seçimler olduğunu söyledi.

"CHP, BU İŞİN İÇERİSİNDE OLMADIĞINI GÖSTEREN ADIMLAR ATSIN"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 52  günde 104 yerde  miting yaptığını, süreci dolu dolu geçirdiklerini ve çok yüksek  oy aldıklarını dile getiren Yavuz, "Ama biz diyoruz ki; velev ki İstanbul'u biz  almış olsaydık bile bunları bu derece yakaladıktan sonra hepimizin bunları takip  etmek boynunun borcuydu. CHP'yi direk kafadan suçlamak istemiyorum. Ama CHP de bu  işin içerisinde etkisinin, rolünün, katkısının olmadığını gösteren adımlar atsın  istiyoruz." ifadelerini kullandı.

"Kim bu kayıt dışı aktörler?" sorusuna Yavuz, "Kayıt dışı aktörler  var, bu iş organize bir iş. Bu iş sadece CHP'ye gönül verenler tarafından  yapılacak bir iş de değil." cevabını verdi.

"Bu işi şaibe altında bırakalım, seçim sistemini sorgular hale  getirelim, başka tartışmalarla zaman, enerji kaybettirelim" diyen Yavuz, şöyle  devam etti:

"Türkiye'yi geçmişten beri bölmeye, Türkiye'nin kardeşlik iklimini alt  üst etmeye çalışan, başkalarının tetikçiliğini yapan unsurlar da bu işin içinde.  Yarın CHP'ye de dönecek bu. CHP bugünkü 'İstanbul'u aldık' diyerek, o heyecan  içerisinde bunları görebilecek halde değil. Buna, gerçekten çok üzülüyorum.  İkinci parti, iktidarı devralmaya en hazır parti olması gerekir. Seçim  güvenliğini en fazla düşünmesi gereken parti, ikinci parti olması gerekir. İkinci  parti hazır olması, bu işleri en fazla düşünmesi gerekir ama yok maalesef."

Yavuz, "Bildiğimiz her şeyi söylemek durumunda mıyız? Onları önce  damıtıyoruz, filtreliyoruz, gözden geçiriyoruz. Ona göre de kamuoyuyla  paylaşıyoruz." dedi.

"YSK'NIN YAZILIMINDAN KAYNAKLANAN BİR ŞEY GÖRMEDİK"

Yavuz, "Biz hala YSK'nin sisteminden, yazılımından kaynaklanan bir  şeyi farketmiş değiliz. Böyle bir iddiamız baştan bugüne kadar hiç olmadı. Bizim  elimizdeki verilere baktığımızda ve karşılaştırdığımızda YSK'nin yazılımı ve  sisteminden kaynaklanan bir şey görmedik. Sandık başı ve seçim kurullarındaki iş  ve işlemlerden kaynaklanan ve o verilerin YSK sayfasına yanlış, kasten, girilmesi  sebebiyle ortaya çıkan rakamlar var. Onun için de YSK, 28 bin diye açıklıyor, o  rakamlara bakıyor. Düzeltildikçe onlar eriyor, ona atfettiğimiz bir şey henüz  yok." diye konuştu.

"FETÖ unsurları bu işin içinde mi?" sorusuna Yavuz şöyle cevap verdi:

"Biz ilk günden beri söylüyoruz. Bir, diyorum ki 12 kişi FETÖ'den  ihraç edilen, bu sandık başında rol almıştır. 9 tane sandık başkanı, 3'ü de memur  üye olarak. FETÖ'den ihraç edilenler, mahkum edilenlerin yakınları sandık başında  rol alamaz mı denildi? Bunu da ortaya koyalım. Yüzlerce, binlerce kişi FETÖ'den  ihraç edilenler, hatta yer yer mahkum edilenlerin birinci derece yakınları.  Bunlar, kamu görevlisi değildi, önemli bir kısmı. Bu kadar şey üst üste nasıl  gelir, diye ben sormak istiyorum. Biz o günden sonraki yöntemlere, sosyal medya  hareketliliğine baktığımızda, bu işler sanki onların aktif bir şekilde rol  aldığını gösteren işaretlerle dolu."

"FETÖ UNSURLARI ÖNCE HAZIRLADI, PİŞİRDİ, SUNDU"

Buna ilişkin bir örnek veren Yavuz, "Fatih Portakal... Bunu, bu FETÖ  unsurlarıyla aynı anda söyledim ama o anlamda bir ithamım yok, düzeltmiş olayım.  Bir çok yerde döndü bu, Fatih Portakal da bir video paylaşmış ve altında da 'pot  üstüne pot kırmaya devam yani' demiş ve benim bir videomu yayınlamış. Fatih  Portakal da başkasının oyununa gelmiş olabilir diye düşünüyorum." dedi.

Videoya ilişkin, İstanbul'da kameralar önünde basın açıklamasında  bulunduktan sonra bazı basın mensuplarının soruları üzerine cevap verirken, diğer  basın mensuplarına nezaketsizlik olmasın diye özür dilediğini anlatan Yavuz,  "Arkadaşlar özür dilerim. Ben sadece farkı söyleyip gidecektim. Bizim elimizde  daha pek çok hazırladığımız belge, bilgi var." dediğini aktardı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Sanki biz, düzmece birtakım  belge, bilgi hazırlıyoruz, sanki biz, birtakım kurgular içindeyiz gibi  yansıtmanın anlamı ne?" diye sordu.

Fatih Portakal'ın bu videoyu alıntıladığını ve aynı şeyi yansıttığını  ifade eden Yavuz, "En son onda gördüğüm için söyledim ama bunu önce FETÖ  unsurları hazırladı, pişirdi, sundu. Başka şeyler de var. Aklım durdu adeta. Bu,  çok belirgin, medyanın karşısında olduğu için söyledim. İsterseniz bunların  videosunu, o kısmı değil, tamamını alın." değerlendirmesinde bulundu.

"BÜTÜN HAYATIM BU İŞLERİN İÇİNDE GEÇTİ"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, "Bu usulsüzlüklerin sadece  büyükşehire has bir usulsüzlük mü, ilçelerde herhangi bir usulsüzlük yok mu?"  sorusu üzerine, sandık başkanlarındaki usulsüzlük ya da kanunsuzluğun her ilçede  olduğunu söyledi.

Yavuz, 2002'den bugüne kadar AK Parti'de seçim işlerinde çalıştığını,  2011'de vekil olduktan sonra seçim işleri başkan yardımcısı olarak çalıştığını, 5  seçim işleri başkanının değiştiğini, bu sürede seçim işleri başkan yardımcısı  olarak görev yaptığını, sonra SKM başkanı olduğunu, sonra da seçim işlerinden  sorumlu genel başkan yardımcısı olduğunu, bütün hayatının bu işlerin içinde  geçtiğini anlattı.

"İLÇELERE İLİŞKİN BİR ŞEYLER YAPILMIŞ OLABİLİR AMA ODAK BÜYÜKŞEHİRDİ"

"Bu seçimde aklım almıyor bazı şeyleri" diyen Yavuz, 39 ilçenin  39'unda da başında en kıdemli hakim bulunmasına rağmen, 298 sayılı yasanın 22 ve  23'üncü maddesinin bu kadar açıkken, bu kadar büyük kanunsuzluğun nasıl  yapıldığını anlamadığını söyledi.

Yavuz, "Hepsi muhtemelen seçim kurulu başkanlarından  kaynaklanmıyordur, belki de çoğu. Seçim kurulu başkanlarını da maniple eden,  yanıltan, kandıran birtakım unsurlarının olmuş olma ihtimalini söylüyorum." dedi.

İlçe oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısının büyükşehire ilişkin  31 bin olduğunu ifade eden Yavuz, "Elbette ilçelere ilişkin bir şeyler yapılmış  olabilir ama odak büyükşehirdi ve ilçeyle o derece uğraşmadılar, uğraşamadılar.  'Bir tarafa bütün enerjimizi sarf edelim, kanalize edelim, oradan sonuç  çıkartalım' dediler ve böyle davrandılar diye düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Büyükşehir belediye seçimlerine odaklandıklarını fark edince oraya  yöneldiklerini aktaran Yavuz, "Büyükçekmece'de de bir şeyler olduğunu gördük,  oraya da yöneldik. Başka yerlerde de bu oranda görseydik, oraya da yönelirdik.  Bizim tespitlerimiz, başka ilçelerde de oldu ama büyükşehir oranında ilçe  belediyelerinde aynı motivasyonları yoktu gibi geliyor bize. Var diye iddia  edenler, koysun ortaya, onu da takip edelim. Biz bir şey istiyoruz; gerçek ortaya  net çıksın. Biz bunu bugün arındıramazsak, bu kadarı hiç çıkmaz ortaya kolay  kolay. Madem bu kadarı çıktı ve biz bunları yakaladık bunun gereği yapılsın  istiyoruz." dedi.

"SEÇİM GÜVENLİĞİNİ ZEDELEMEYE HİÇ KİMSENİN HAKKI YOKTUR"

Yavuz, "YSK'nin, AK Parti'nin talebini reddederse, ne yapacaksınız?  YSK, seçimi iptal etti ve tekrarına hükmederse, bu yapıyla tekrar seçime  gidilecek, bu kadar iddialar var, başka partileri de etkileyecek riskler var  burada, bu kısa sürede ne yapılması gerekir?" sorusuna ise şu cevabı verdi:

"Yetkisiz kişiler, aynı kişilerle sandık başına gidilebilir mi?  Yetkili kişilerin olduğu sandık başkanı kamu görevlisidir, mani hali yoktur,  yasaya çok uygun belirlenmiştir. O sandık başkanlarıyla gidilsin. Orada bir beis,  sakınca yok. Ama kanuni çerçevenin dışına çıkılarak, aslında yapamaz olduğu  görevi yapmak üzere yetkilendirilen kişileri, seçim iptal edildiğinde orada  görevlendirilmesi bizce mümkün değildir. YSK'nin kararı herkesi bağlar. YSK,  kararını olumlu da olumsuz da verse atacağımız adımlar var. Kesinlikle bunları  tek tek belirleyip suç duyurusunda bulunacağız. Bu karşılıksız kalmamalı, kimse,  isterse AK Parti'nin içinden olsun. Çünkü seçim güvenliğini zedelemeye hiç  kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun, bu derece  kanunsuz iş ve işlemlere imza atan kişilerle ilgili suç duyurusunda bulunacağız.  Yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var diye düşünüyorum."

Seçim sonuçlarını etkileyen olaylarda kayıp oy pusulalarına değinen  Yavuz, Ataşehir, Kadıköy, Sarıyer, Gaziosmanpaşa ve Arnavutköy'deki bazı  sandıklarda oy pusulalarının kaybolduğu ve bazı sandıklardaki zarflardan da oy  pusulalarının çıkmadığını söyledi.

Aynı ilçelerdeki bazı sandıklarda da sandık sonuç tutanaklarına  kaydedilen geçersiz oyların, oy pusulalarının bulunmadığını belirten Yavuz,  "Sandıklar açıldığında mühürlü olması gereken geçersiz oy kısmının mühürsüz  olduğunu görüyoruz. Hiçbir seçimde olmadığı kadar usulsüzlük o kadar fazla ki.  Bir kez daha söylemek istiyorum, sandık başkanları üzerinden, seçim kurulunda  birileri her türlü cezai müeyyideyi de göze alarak bir şeyler yaptı. Bir kısım  sandık başkanı gözünü kararttı. Hata yapan da vardır, o kadar haksızlık edemem.  İçinden çok azı sayıda sehven yanlışlık yapmış olabilir ama 10 binlerce hatanın,  usulsüzlüğün sadece hataya bağlanması mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

Oy ve döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları arasında da  usulsüzlükler olduğunu ifade eden Yavuz, "Arnavutköy'deki 1487 nolu sandıkta AK  Parti'nin 182 oyu CHP'ye gitmiş. CHP'nin 87 oyu Vatan Partisi'ne gitmiş. Bağımsız  birinin aldığı 1 oy da bize yazılmış. Bu ince işçilik olmadan mümkün mü? Bu  sıradan bir kaydırma işlemi olabilir mi?" dedi.

Bazı sandık başkanlarınca, oy sayımlarından önce tutanakların sandık  görevlilerine imzalatıldığını bildiren Ali İhsan Yavuz, "Bu işlem en büyük  hatalardan bir tanesi. Sandık başkanı diyor ki, 'Bu imzaları önce atalım. Oradan  oraya geçirirken kolayca yapalım, vakit harcamayalım.' Toplamı değişmesin diye  rakamlarla oynuyorlar, ince işçilik çıkartıyorlar." diye konuştu.

"24 HAZİRAN SEÇİMLERİ ÖNCESİ YAPILMIŞTIR"

Büyükçekmece Belediyesinde görevli Mehmet Özgür Samanlı'nın, 28 Mart  2017'de Büyükçekmece İlçe Nüfus Müdürlüğünde görevlendirildiğini belirten Yavuz,  şöyle devam etti:

"Bu iş son anda başlatılmadı. Bu verilere dayalı olarak kişisel  tahminim şudur, 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Bu işler  hata değildir adeta taammüden yapılmıştır. Bilerek, isteyerek, kurgulanarak  yapılmıştır. 24 Haziran seçimleri öncesi yapılmıştır. Niçin 24 Haziran  seçimlerinde değil de bu seçimlerde, söyleyeyim. Bütün bu oynamalarla, 24 Haziran  seçimlerinde en fazla bir milletvekiline etki edebilirlerdi, çok şey  değişmiyordu. Ne kadar atımlık barutu varsa, 'Hepsini burada kullanalım,  İstanbul'da el değiştirelim, zaaf ortaya çıkartmaya çalışalım.' diye ne kadar  imkan varsa o güne hazırladılar. O gün tam da hazır hissetmediler kendilerini.  Bunu sadece bir yerin kurgulaması mümkün değildir. Gerçekten bu işin beyin  takımının kim veya kimler olduğunu önümüzdeki günlerde konuşmamızda çok fayda  var. Ama bu beyin takımı neresiyse orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş.  Yasal, gayrı yasal bütün yapılanmalardan istifade etmiş. Bu işin içerisinde  gerçekten birçok gayrı yasal oluşumlardan alınarak görevlendirilen isimlerin  olduğunu da düşünüyorum."

Yavuz, kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen adayların  mazbatasının iptal edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"298 sayılı yasanın 8. maddesi, 'Kamu hizmetinden yasaklı olanlar,  seçme hakkına da sahip değildir' diyor. Böyle bir iddiada bulunmadık ama bunu da  düşünmekte fayda var, YSK'nin bu yönüyle de düşünmesi gerekir. Maddede kısıtlı  olanlar, kamu hizmetinden yasaklı olanlar. Kamu hizmetinden yasaklı olanlar için  illa bir mahkeme kararı gerekir mi? Bence hayır. KHK, 'Kamu hizmetinden yasaklı'  demiş. Böyle bir şeyin fitilini de ateşlemiş oluyorum, bunun da tartışılması  gerekir benim böyle bir iddiam var. Kanun çerçeveyi çizmiş, illa mahkeme kararına  bağlı olması gerekiyor mu? Gerekmiyor mu? Böyle bir rapor varsa onu YSK  tartışacak."

KHK ile ihraç edilenlerin sandık başında nasıl görevlendirildiğini  soran Yavuz, "Kanun bu kadar açıkken nasıl olur? Bunun suçlusu AK Parti midir?  Hayır. Bunun suçlusu, eğer bu listelerdeyse CHP midir? CHP'nin yaklaşımını  eleştiriyoruz ama bazen diyoruz ki bu bizzat seçim kurullarının meselesi. Bu da  araştırılsın, kimin meselesi, ortaya çıksın." dedi.

Büyükçekmece Belediyesinde görevli Samanlı ile ilgili, 7 bin 282  kişiye İstanbul'un başka ilçelerinden ve İstanbul dışından seçmen kaydı yaptığı  için soruşturmanın devam ettiğini söyleyen Yavuz, "Seçmen kaydında ortaya çıkan  rakamın, 2 bin küsurlu rakamlardan bahsediliyor. CHP'nin sözcüleri, 'Seçmen  listesinde çok az sayıda artma olmuş, nasıl bu kadar sayıdan bahsediyorsunuz?'  diyor. Doğru. 24 Haziran'dan bu yana 2 bin 314 seçmen artmış, doğru ama 24  Haziran seçimlerinde Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart seçimlerinde seçmen  olmayan 3 bin 349 kişi var. Bunlara ne oldu? 24 Haziran'da Büyükçekmece'de seçmen  olup da 31 Mart seçimlerinde başka ilde seçmen olan 4 bin 500 kişi var. Demek ki  sadece usulsüzlük 2 bin 314 kişi için değil." ifadelerini kullandı.

"BU İŞLEM, BÜYÜKŞEHİR SEÇİMLERİNİ ETKİLEMEZ Mİ?"

Yavuz, 24 Haziran'da Büyükçekmece'de seçmen olup da 31 Mart  seçimlerinde İstanbul'un başka ilçelerinde seçmen olan 4 bin 105, askı sürecinde  dondurulan 622 kişinin olduğunu söyledi.

Büyükçekmece'de 14 seçmenin boş arsaya, 36 seçmenin inşaatta, 35  seçmenin sahte adreste, 269 seçmenin ikamet etmediği yerde, 31 seçmenin ev gibi  numaralandırılan yerde, 129 seçmenin boş dairelerde, 5 seçmenin ise konut olmayan  yerde seçmen yazıldığını belirten Yavuz, şunları kaydetti:

"Bunu yapan belediye görevlilerinin hiç suçu yok mu? Hayali kapı  numaraları verilmiş, evrakta sahtekarlık yapılmış, görevi ihmal var, görevi  suistimal var. Ceza Hukuku kapsamında birçok suç var. Oralara seçmen kaydedilmiş.  Oralarda 4 bin 200 fark var. Bu işlem, büyükşehir seçimlerini etkilemez mi?  Büyükçekmece'yi etkilemez mi? Elbette etkiler diye dile getiriyoruz. Anlaşılır  gibi değil, bu kadarına da pes doğrusu. Bunu kim yapıyor? Belediyenin numarataj  sistemine dayalı olarak, belediyeden bir katkı görerek yapıyor. Bunu sıradan  seçmen taşıma işlemi olarak görmemiz mümkün müdür? MHP Büyükçekmece İlçe Başkanı  evinde 6 kişinin olduğunu söylüyor. Binaların üstünde iki kat daha göstermişler.  İstanbul'daki seçimlerde çok net bir usulsüzlük var, seçim işleri yolsuzluğu var.

Seçim işleri yolsuzluğunun ne demek olduğuna baktık, kanun dışına  çıkılan her hadise seçim işleri yolsuzluğuna girer. İstanbul seçimleri baştan  sona şüphelidir. Bu usulsüzlüğü arındırmaktaki en önemli görev YSK'ye aittir.  Anayasa'nın 138. maddesinde, 'Yargıçlara baskı yapılamaz, telkin ve tavsiyede  bulunulamaz.' diyor. Bizim yaptığımız CHP'nin yaptığıyla aynı şey değildir. Bizim  yaptığımız bilgiyi, belgeyi toparlayıp YSK'ye taşımaktır. YSK ne yapacak?  Anayasanın 79. maddesine göre, seçimlerden önce veya sonra bütün seçim  yolsuzluklarını, şikayet ve itirazları karara bağlamak YSK'nin görevidir ve son söz de YSK'ye aittir. O zaman biz 130. maddeden ilhamla seçimlerin sonucuna  müessir olay ve haller var diyerek seçimlerin iptali ve yenilenmesine dönük  olağanüstü itiraz yolunu kullanarak dün YSK'ye giderek olağanüstü itirazımızı  verdik."

Yavuz, "FETÖ iddiasıyla bağlantı kurduğunuz isimlerle ilgili olarak  sandık üye ve başkanlarından, hangi mülki idare amirleri oldukları bellidir.  Bunlarla ilgili bir harekete geçildi mi?" sorusuna yönelik şu değerlendirmelerde  bulundu:

"Biz tespitlerimizi yargıya havale edeceğiz. Yargı, kimi çerçevenin  içerisine alıp, ne yapıp yapmayacağı yargısal bir faaliyettir ona karışamayız.  Biz bizim elimizdeki bilgiyi belgeyi inandıklarımızı, anladıklarınızı,  gördüklerimizi ve yakaladıklarımızı yargıya intikal ettirmek gibi bir görevimiz  var onu yapacağız. Hangi mülki idare amir olduğu belli diyorsunuz, biz önce  gerçekten size çok ihtiyacımız var basın mensubu arkadaşlarımıza gerçekten, şu  nedenle AK Parti'nin lehine bir şey yapın diye değil gerçeği ortaya çıkartmakta  çok büyük misyonunuz, fonksiyonunuz ve göreviniz var. Mülki idare listeyi teslim  etti ve bu listelerin içinden almadı ilçe seçim kurulları. Eğer mülki idare bu  listeleri yanlış teslim etseydi kaymakamlık ve valilik o da bunun içinden  verseydi seçim kurullarına atfedebileceğimiz zerre kusur olmazdı. Suç duyurusunda  bulunacağız."

Mülki idare amirlerinin kamu görevlilerinin listelerini ilçe seçim  kurullarına teslim ettiklerini vurgulayan Yavuz, "İlçe seçim kurulları bu kamu  görevlilerinin listesinin içinden çok az atamıştır. O listenin dışına çıkarak  kamu görevlisi olmayan veya kamu görevlisi olmasına rağmen engeli olan kişileri  atamıştır. İlçe seçim kurulu hakimine veriliyor bu yetki kanunda çok net. Bu alan  müdahale edebilecek bir alan değil arkadaşlar bunu söyledik. Bu alan, bu  listeleri bilmiyoruz hiçbir parti bilmiyor." diye konuştu.

Yavuz, gazetecilerin sorularını toplu olarak aldı ardından tek tek  yanıt verdi.

YSK'nin AK Parti'nin daha önceki İstanbul ile ilgili başvurusunun  reddedilmesinin hatırlatılması üzerine Yavuz, "Oy pusulasının eksik olduğunu  gördük orada birtakım usulsüzlükler olduğunu gördük. Bu bir şüphenin varlığını  artırıyor aslında. Biz o günden daha güçlü elimiz, sayımda biz bu belgelerin  hiçbirini sunmadık. Biz az önceki örneklemeyle ve benzer hatta kaydırmaları da  ortaya koyarak dedik ki bu kadar şey var artık bunları bir sayalım dedik. Biz  şimdi tam kanunsuzluk ve tam hareketle olağanüstü itiraza giderken yenilerini  ekledik buraya. Bunların çoğu onda yok zaten hiçbiri yok hatta çok azı var ve  orada da zaten verilen kararla bizim ne kadar olduğumuzu gösteren yeni verilerin  ortaya çıkmasına katkı sağladı." dedi.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamalarına yönelik  eleştirilerde bulunan Yavuz, şöyle devam etti:

"Ben başka bir soru soruyum o zaman CHP Adil Seçim Sistemini hem de  platformunu 24 Haziran seçimlerinde hem de kanuna aykırı suç işleyerek kuran CHP,  neden böyle diyorum? Ortamı dinleyebilecek halde bir yazılım yaptılar suçtu o.  Bunu uyguladılar, uygulamadılar demiyorum ben bununla ilgili savcılığa suç  duyurusunda bulundum. Baksınlar dedim çünkü böyle bir yazılımı bizim teknik  elemanlar ortaya çıkardı. O gün seçim günü veri açıkladılar, oy veren CHP'liler  geldi. Veriyi nereye oy verdiğini sisteme girdi ve Türkiye'ye yansıttılar bu da  seçim suçudur ve yasağıdır. Bu iki şeyi yapmalarına rağmen akşamı görmeden  patladı sistem. Bu seferse 'biz yeni bir sistem kuruyoruz bu sistem üzerinden her  şeyi takip edeceğiz' dediler. Peki ben soruyorum bu da önemli bir sorudur. Neden  yeni kurguladıkları sistemden hiç bahsetmediler ve oradan hiç veri aktarmadılar.  Ben CHP'nin elinde sanıldığı gibi sandık sonuç tutanağı olduğunu düşünmüyorum."

Yavuz, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem  İmamoğlu'na mazbata verilip verilmemesine ilişkin, şu görüşlerini paylaştı:

"Şimdi kanunlar çok açık herkes kanuna göre karar verecek ve biz seçim  iptal edilen yerlerde verilmişse de mazbatanın ve tutanağın iptal edildiğini  gördük. Biz de bunun üzerine YSK'ye başvurduğumuz için bizim İstanbul il  teşkilatımız il seçim kuruluna başvurdu. Dedi ki 'Bizim belgelerimiz çok güçlü,  olağanüstü itirazda da bulunduk siz bir süre bunu bekletin ve ondan sonra  netleşince karar verin' karar verecek olan orası talep etmek bizim hakkımız ve  mantıklı bir talepte bulunduğumuzu düşünüyoruz."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergundemim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.