Anasayfa
Yazarlar
Mehmet Emin Sofuoğlu
Yazı Detayı
Bu yazı 451+ kez okundu.
Burnundan Kıl Aldırmayanlar!..
BURNUNDAN KIL ALDIRMAYANLAR!..
Osman Efendi, Uşak'ın ileri gelenlerinden, hali vakti epeyce yerinde, eşraftan bir zâttır. Bir sabah, müthiş bir baş ağrısıyla uyanır.
Kendince ağrı kesiciler alır, lâkin ağrı kesilmez. Bir iki gün bekler, ama ağrısı devam eder.
Sonra bir hekim çağrılır. Hekim, Osman Efendi'yi muayene ettikten sonra ağrı kesiciler verir, gider.
Ancak, Osman Efendi'nin baş ağrısı, artarak sürmeye devam eder. Üstelik baş ağrısının yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlamıştır. Bu kez, başka hekimler çağrılır.
Osman Efendi, ağrıyı kesene servet vaat eder.
Hekimlerden hiçbiri, ağrıyı durduramadığı gibi, sebebini de bulamazlar. Hâne halkı, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi'yi, İstanbul'a götürmeye karar verirler.
İstanbul'da en iyi hekimler, Osman Efendi'nin ağrısını dindirecek çözüm için seferber olurlar. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır..
Sonuçlara bakılınca, Osman Efendi'nin sağlığında hiç bir problem yoktur, maşallahı vardır, turp gibidir. Oysa, dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları, Osman Efendi'ye, hayatı çekilmez hale getirmiştir.
Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi, bu kez, apar topar yurtdışına götürülür. O devirde İsviçre moda olduğundan, Zurih'e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca profesör, konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.
Sonuç; Osman Efendiye teşhis konulamaz.
Artık yerinden kalkamayan Osman Efendi'ye ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu, 'son günlerini' evinde geçirmesi tavsiye edilir.
Osman Efendi bitkin, ailesi perişan,"kader"
denilerek Uşak'a dönülür. Osman Efendi, yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi'nin berberi, Mehmet Efendi yayla evine davet edilir. Berber, yataktan kalkamayan Osman Efendi'yi tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.
Berber Mehmet Efendi, bir an düşünür ve "Beyim!" der, "sakın sizin burnunuzda kıl
dönmüş olmasın?!" Eğilir Osman Efendi'nin burnuna bakmasıyla, "Hah işte" der, "kıl dönmüş."
Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın, çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker.
Ev halkı, Osman Efendi'nin evi ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşarlar. Berber Mehmet Efendi, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.
Osman Efendi'nin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır.
Ertesi sabah Osman Efendi, aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Dönen kılın, sinire yürüyüp, gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını, doktorlar ancak o
zaman anlarlar.
Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir.
Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet Efendi'yi çağırtır ve ona bir servet bağışlar.
***
Şimdi bu hikâyeden ne anlamalı, hangi sonuçlara varmalı, nasıl ders çıkarmalıyız?
Hemen söyliyeyim:
1. Berber Mehmet Efendilerin de fikirleri vardır, basit görmeden, onları hafife almadan dinlemek gerekir.
2. Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olabilir.
3. Burnundan kıl aldırmayanların, başı çok ağrıyabilir.
Sağlıcakla kalın!
Ekleme
Tarihi: 15 Mayıs 2022 - Pazar
Burnundan Kıl Aldırmayanlar!..
BURNUNDAN KIL ALDIRMAYANLAR!..
Osman Efendi, Uşak'ın ileri gelenlerinden, hali vakti epeyce yerinde, eşraftan bir zâttır. Bir sabah, müthiş bir baş ağrısıyla uyanır.
Kendince ağrı kesiciler alır, lâkin ağrı kesilmez. Bir iki gün bekler, ama ağrısı devam eder.
Sonra bir hekim çağrılır. Hekim, Osman Efendi'yi muayene ettikten sonra ağrı kesiciler verir, gider.
Ancak, Osman Efendi'nin baş ağrısı, artarak sürmeye devam eder. Üstelik baş ağrısının yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlamıştır. Bu kez, başka hekimler çağrılır.
Osman Efendi, ağrıyı kesene servet vaat eder.
Hekimlerden hiçbiri, ağrıyı durduramadığı gibi, sebebini de bulamazlar. Hâne halkı, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi'yi, İstanbul'a götürmeye karar verirler.
İstanbul'da en iyi hekimler, Osman Efendi'nin ağrısını dindirecek çözüm için seferber olurlar. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır..
Sonuçlara bakılınca, Osman Efendi'nin sağlığında hiç bir problem yoktur, maşallahı vardır, turp gibidir. Oysa, dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları, Osman Efendi'ye, hayatı çekilmez hale getirmiştir.
Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi, bu kez, apar topar yurtdışına götürülür. O devirde İsviçre moda olduğundan, Zurih'e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca profesör, konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.
Sonuç; Osman Efendiye teşhis konulamaz.
Artık yerinden kalkamayan Osman Efendi'ye ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu, 'son günlerini' evinde geçirmesi tavsiye edilir.
Osman Efendi bitkin, ailesi perişan,"kader"
denilerek Uşak'a dönülür. Osman Efendi, yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi'nin berberi, Mehmet Efendi yayla evine davet edilir. Berber, yataktan kalkamayan Osman Efendi'yi tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.
Berber Mehmet Efendi, bir an düşünür ve "Beyim!" der, "sakın sizin burnunuzda kıl
dönmüş olmasın?!" Eğilir Osman Efendi'nin burnuna bakmasıyla, "Hah işte" der, "kıl dönmüş."
Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın, çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker.
Ev halkı, Osman Efendi'nin evi ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşarlar. Berber Mehmet Efendi, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.
Osman Efendi'nin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır.
Ertesi sabah Osman Efendi, aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Dönen kılın, sinire yürüyüp, gittikçe uzayarak dayanılmaz ızdıraplara yol açtığını, doktorlar ancak o
zaman anlarlar.
Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir.
Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet Efendi'yi çağırtır ve ona bir servet bağışlar.
***
Şimdi bu hikâyeden ne anlamalı, hangi sonuçlara varmalı, nasıl ders çıkarmalıyız?
Hemen söyliyeyim:
1. Berber Mehmet Efendilerin de fikirleri vardır, basit görmeden, onları hafife almadan dinlemek gerekir.
2. Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olabilir.
3. Burnundan kıl aldırmayanların, başı çok ağrıyabilir.
Sağlıcakla kalın!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.