Hz. Ali'nin çok sevdiğim bir sözü vardır. ”Haksızlıklar karşısında eğilmeyiniz çünkü hakkınızla birlikte onurunuzu da kaybedersiniz."
Ve ne yazık ki, bazen iş, bazen özel hayatımızda, bazen de içinde bulunduğumuz toplumda haksızlıklara maruz kalabiliyoruz.
Birileri çıkıp, hiçte haketmediğiniz şeyleri bize yaşatabiliyor.
Haksızlıklar karşısında susabilir, bir adım geri çekilmeyi tercih edebiliriz.
İşiniz, bazen toplumdaki statünüz bunu engelleyebilir, ”aman şimdi durduk yerde insanları karşıma niye alayım” diye susmayı da tercih edebiliriz.
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın da diyebiliriz.
Hatta ”uydum imama, durdum namaza” da diyebilirsiniz.
Bazen baş eğmek, karşı koymamak, kabullenmek huzur getiren, barışçıl bir yol gibi görünebilir.
Hatta bazı durumlarda baş eğmekte gerekebilir.
Bizi nezaketli ve erdemli yapan bu özellik zorbalık, adaletsizlik, haksızlık karşısında da baş eğdiriyorsa, bu baş eğiş süreç içinde bizi yer bitirir.
Vicdanımız başarı için seçilen yollara, başarının kazanma biçimine karşı çıkmayı seçmezse, o zaman mantığımız da sus diyor, boşver diyor, görme, söyleme, karışma diyor.
Bir anlamda vicdanımız, mantığımız, çıkarlarımız, işimiz, statümüz arasında sıkışıp kalıyor, yutkunuyor, susmayı tercih ediyoruz.
Kolayımıza gelen budur.
Karmaşadan, rutin düzenimizin bozulmasından, edindiğimiz konfordan olmaktan çok korkarız.
Bazen de, gözü pek birimiz aşar tüm korku duvarlarını DON KİŞOT gibi tek başına yel değirmenlerine saldırır, haksızlıklara karşı direnir.
Ama gece başımızı yastığa koyduğumuz o an yok mu?
Vicdan başlıyor, birileri haketmediği şeyleri yaşadı, gidilen yol yanlıştı, asılsız dedikodular üretildi diye bangır bangır bağırmaya.
O ses, o vicdanınızın sesi bir türlü susmaz.
Eğer haksızlıklar karşısında dik durmazsanız, o ses var ya, o içinizdeki ses size, sizi ve duruşunuzu hayatınız boyunca sorgulatacaktır.
Hepimizin yaşamda değerleri olmalı.
Haksızlıklar karşısında sıranın size gelmeyeceğinin garantisi yok.
Ve bir gün size sıra geldiğinde, size haksızlık yapıldığında ya yanınızda kimse olmayacak ya da yanınızda hakkınızı savunacak dimdik, onurlu duran birileri olacak.
Beni tanıyanlar bilir, ben her zaman baş eğdirilmesi kolay olan bir insan olmadım.
Meydan okuyan, direnen, doğrunun yanında olan bir insan oldum hep..
Sizi erdemli yapan tek şey, zorbaya,zorbalığa baş eğmemek ve adaletsizliğe karşı dik durmaktır.
Kim ne yaparsa yapsın, siz size yakışanı yapmalısınız.
”Haksızlığı her kabul ediş daha büyüğünü doğurur demiş" bir düşünür.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk de ”Hakikati söylemekten korkmayınız” demiş.
Size haksızlıklar karşısında susmayacağınız, ışıl ışıl, pırıl pırıl güzel günler diliyorum.
Serpil GÜLEÇYÜZ
21.09.2022