Malum ülkemiz sıkıntılı bir sürecin içerisinde, gerçi biz bir olup da ne badireler atlatan bir milletiz, bunları geride bırakacağımız günler yakındır inşallah .
Fakat uyarı ve ikazları mutlaka dikkate alarak hayatımıza devam etmeliyiz, özellikle evde kalmayı mümkün ise hiç dışarı çıkmamayı tercih etmeliyiz.
Bunun yanında son günlerde bazı üzüntülü olaylar da yaşanıyor, özellikle yaşlılara hürmet konusunda yaşanan bu tür vakalar bizlere bazı değerlerimizin unutulmuş olduğunu da hatırlattı.
Üzerine basarak bu virüs imtihanının belki insanları öldürdüğünü ama bizim insanlığımızı öldürmememiz gerektiğinin her yerden duyurmaya çalışıyoruz.
Sizlere bir hikaye ile bu zor zamanlarda özellikle büyüklerimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlatmak istiyorum
Zamanın birinde bir hükümdar "50 yaş üstündeki herkesi öldürün..."diye emreder.
Bu emirle 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir.
Gençlerden biri, babasına kıyamaz samanlıkların altına özel yaptırdığı sığınağa saklayı verir.
Diğer tüm 50 yaş üstündekiler toplatılır ve infaz edilir.
Hükümdar bu emre itaat edenlere bakar ki herhangi bir direniş olmamıştır, hatta babalarını kendi elleriyle teslim edenler bile olmuştur...
Aradan bir süre geçtikten sonra, hükümdar "kırk yaş üstündeki herkesi deniz kenarına toplayın" der, toplarlar. Hükümdar; "size üç gün müddet" bana kumdan tespih yapıcaksınız eğer yapamazsanız hepinizin başı kesilecek" der. Kumdan tespih yapılırmı?
Sayılı gün geçer hiç bir şey yapamazlar.
Son günün akşamı ölüm korkusundan babasını sakladığını bile unutan genç adam, koşar babasının yanına durumu anlatır..
Artık Süre bitmiştir... Deniz kenarına toplanırlar..
Ortada tespihten eser yoktur...
Cellatlar hazırdır... Ahali korku içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının infaz kaygısı içinde...
Hükümdar alana infaz emri için gelir.
"Verilen süre doldu görevi yerine getiremediniz" der ve tam cellatlara infaza başlayın diyecekken;
Babasını gizleyen adam, hükümdara tüm ahalinin duyacağı ses tonuyla seslenir;
"hükümdarım biz bu görevi yerine getirirdik, lâkin bir sorun bakalım niye emrinizi yerine getirmedik" der.
Hükümdar; olmayacak bir şeyin cevabı da olamıyacağını bildiği için, alaycı bir edayla "neden" der.
Genç adam cevap verir. "Hünkarım biz çok düşündük kumdan tespih taneleri yapmak zor değil. Lakin bunun İmamesi nasıl olacak? Hükümdarımız ya beğenmezse...
Siz bu konuda tüm diyarın en iyisisiniz
İmameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize...
Siz imameyi yapın biz de taşları etrafına hemen diziverelim" der.
Hükümdar çok zor durumda kalmıştır.
İnfaz emrini veremez mecburen "tamam sizleri afettim" demek zorunda kalır.
Döner kurmaylarına; "Ulan şerefsizler hani 50 sinden sonraların hepsi ölmüştü bunların?
Demek ki saklanan tecrübeli birini gözden kaçırmışsınız!" der...
Evet, bu virüs yaşamımızı ve dünyamızı alt üst eder iken diğer tarafta hedef aldığı kitle, yaşamımızın aslında en kıymetlilerimiz olan, hafızamız olan, bir sözleri ile bizi yaşatacak ya da kırk yıl ileri götürecek olan tecrübelilerimizi hedef almakta.
Maalesef öyle bir psikolojik duruma geldik ki; neredeyse virüsün sebebi ilan ediceğiz onları.
İşte bunu onlara yapmayalım, onları incitmeyelim...
Tıpkı babasını gizleyen evlat gibi onlara çok kıymetli olduklarını, onlara çok ihtiyacımız olduğunu, onlarsız bu karanlık yoldan çıkamayacak olduğumuzu ve onları çok sevdiğimizi hissetirelim ve şunu unutmayalım; onları feda edersek mutlaka sıra bize gelecek...
Mesela ben 40 yaşındayım kumdan tespih nasıl yapılır bilmem.
Yaşamımızda çok krizler yaşadık lakin; babam hep bir yol bulur ailemizi düze çıkarırdı.
Biz onları gözden çıkaran ne İngiliz ne de İtalyan'ız.
Ne olur onlara sıkı sıkı sarılın korkmayın onlar bizim olsa olsa PANZEHİRİMİZ olur.
Yeterki biz onların VİRÜSÜ olmayalım...
Evimizde kalalım hatta büyüklerimiz bizimle kalsın diye hep beraber evde kalalım.
ŞİMDİ BİZIMLE KAL DEME VAKTİDİR.