Gelenek ve göreneklerin eksik veya modası geçmiş diyerek,dinin farklı yorumlarını kullanarak, bireysel hataları büyük puntolarla yazıp tüm toplumun üzerine geliyorlar.Onlar feminizmin bir zorunluluk olduğunu , kendilerini de dindar /Muhafazakar feminist olarak tanımlıyorlar.Bunun sıradan bir aktivasyon /oyun olmadığını daha büyük küresel bir organizasyon olduğunu sanıyorum bir gün herkes anlayacaktır.Onlar içimizden seçip ikna etttiklerini üzerimize yolluyorlar .Ve her gün yeni birileri ile geliyorlar..Hepsi farklı iddialarla ama aynı merkezden geliyorlar..Bazen seküler iddiaalar bazen de din (kutsal) iddialar ile
İslami haklarını batının eczanelerinden almaya çalışmak gibi bir iddiaa ile yola çıkan dindar muhafakar Feministler,AB projelerinin toplumun ıslahı özellikle erkeklerin eğitilmesi ve terbiye edilmesi için zorunlu olduğunu ve mâkul karşilanması gerektiğini içselleştiriyorlar.Din algısinda ki farklı yorumların ve yanlış uygulamaların sebebini sadece bir cinsiyete (erkek) râci kılarak diğer cinsiyetlerin (kadın); Mâsum,ezilen,mağdur edilen kesim iddiası ile özgürlük taleplerini ifade etmektedirler. Öncelikle mağdur edilen insanların cinsiyetlerinin ön plana çıkarılmadan "insan hakları"temelinden sorunlarımızla yüzleşmemiz gerekir.Cinsiyet odaklı hak aramanın zamanla farklı mecralara kayabileceği kaygısı her dâim güncelliğini korumaktadır.
Ferdi örnekler ile toplumun bir cinsiyetini hedef almasına sebep olacak söz ve davranışların toplumun huzurunu bozacağını zannediyorum tecrübe etmeye başladık.Bu nokta da Cinsiyet yarıştırmayı doğru bulmuyorum.
Klasik feministler batıda sınırsız özgürlük diye yola çıktılar. Özgürlüğün varoluşsal olarak sınırlı olması gerektiğini ihmal ettiler.Yapılması gereken diğerinin haklarına tecavüz edenin adil olarak yargılanmasıydı.Bu gerçek ısrarla gözlerden kaçırıldı.Kutsallar ile de barışık olmadıklarını beyan ediyorlar.Nitekim bir televizyon proğramında sunucu:"Siz tüm dinlere karşımısınız"? diye sorunca Femen lider Inna Shevchenko:"Evet dinin başladığı yerde Feminizm son bulur.FEMEN bir ateist harekettir.Biz din karşıtı bir hareketiz." diye yanıtlamıştır.
Yeni türedi muhafazakar feministler,klasik feministlerden de beter.Görgüsüz ve açlar. Her şeyi kolayca elde etmeye o kadar kolay alıştılar ki sadece erkeklere diz çöktürmek kesmiyor açlıklarını. Tıpkı 68 hipileri gibi her şeyi istiyorlar ve hemen şimdi istiyorlar.
Erkeklere karşılar ama çoğunluğu; bir erkek olan babalarının parasıyla ya da babalarının konumlarının sağladığı ayrıcalıklarla yurt dışında eğitim görmüş, özel okullarda okumuş. Kolay elde etmek, prizmalar gibi benliklerinde bir yanılsama nedeni olmuş.
Eklektik, görgüsüz ve adalet yoksunu olduklarının farkında değillerse de tıpkı kapitalizmin çürüttüğü burjuva ebeveynleri gibi bol ve can alıcı sloganların halk üzerindeki etkisinin farkındalar. Üretmeden kazanmak onları emek isteyen düşünme fiilini unutturmuş ama dert etmiyorlar.
Sloganlarını hakikatmiş gibi sunmak sınıfsal özgüvenlerinin eseri. Fiilleri kompleksli tatminsizliklerinin eseri. Özgürlük kavramının gerçekte ne olduğuna kafa yormalarına gerek yok. Adalet onlar için, özgürlük onlar için ve en iyisine sadece onlar layıklar. Buna inanıyorlar.
Adaleti, özgürlüğü ve liyakati tıpkı burjuva ebeveynleri gibi tanımladıklarından, din ile bağlantıları da son derece çarpık. Özgürlüğü, adaleti ve liyakati önceleyen din ile bağları, farkında olmasalar da kopmuş, paramparça olmuş.
Klasik feministlerden farkları sadece görünüşleri değil,. Sınıfsal olarak da ayrılıyorlar. Klasik feministler tüm sınıflara muhafazakar feministlerse büyük oranda yeni tür bir burjuvaziye yaslanıyor. Yakında klasik feministleri mumla arayacağız ama bu bir süpriz olmayacak.
Görünüşlerine göre değil yaptıklarına göre değerlendirmedikçe bu yeni tür feminizmle mücadele edilemez. Bunu kavramak gerekiyor zira durum vahim. Dini semboller vicdanlarını rahatlatırken idraklarını köreltip zulümlerini artırıyor.
Erkekler ve baba parasıyla dernek kuran burjuva yaşamının nimetlerini süren ve sadece yaşam biçimine alıştıkları eski burjuvazi tarafından kabul görmek için erkeklere karşı olan bu yeni muhafazakar feministlerle her platformda mücadele edilmeli ve uzak durulmalıdır.
Başka bir şey olduklarına inanabilirler ancak basit bir burjuvadan fazlası değiller.
Özetle tarihsel süreçte kadınlar kimi uygulamalar ve rivayetler ile mağdur edildiği vesikalar da beyan edilir. Günümüz de ise erkekler ve çocuklar kimi seküler uygulamalar ile mağdur ediliyor diyebiliriz.Muhafazakar /dindar Feministler, ilgili tarihsel süreçleri kullanarak veya suistimal ederek erkekler üzerinde baskı ve ötekileştirmek için araçsallaştırıyorlar.Rivayetler ile farklı din algısına ve kültürel sapmalara itiraz ederken ÇARE olarak BATI dan medet umuyorlar.Oysa külterel ve teolojik sapmalarla ortaya çıkan sosyal /ailevi sorunlara tedâvi için doğru ilaç bulunması gerekirdi.Onun için bizler, tedaviye cevap verecek ilacın da yine bu toprakların örf,adet,gelenek,inanç ve değerlerinde aranması gerektiğine inanıyoruz.
Hak ve özgürlük için mücadele ettiğini iddiaa eden dindar /muhafazakar feministlerin bazı sosyal olaylara yaklaşımları adalet anlayışları açısından mànidardır.
➡Cocukların icra yoluyla adliye koridorlarında travma yasamasına itiraz etmiyorlar..ki onlar anne /yada anne adayı
➡Eys (ebeveyne yabancılasma sendromu) ile cocukların ebeveynine düşmanlaştırılmasına /yalnızlaştırılmasına itiraz etmiyorlar..
➡İslami referanslarla yola çıkan dindar /muhafazakar Feministler; cinsiyetlerden sadece birine verilen, delil belge istemez "BEYANI esastır" imtiyazını mâkul buluyorlar.Ve cinsiyetin birini zalim /kötü diğerini de masum ,asla yalan konusmaz ve iftira atmaz diye peşin olarak kabul ediyorlar...Ve yusuf suresine iman ediyorlar...
➡ Erkegin ölünce kurtulduğu borç olarakta bilinen SÜRESİZ Nafakaya İtiraz etmiyorlar...Erkekler üzerinde ki hakları olarak görüyorlar..Talak suresine ve Bakara suresine iman ediyorlar.
Çoğu kimse için bugün artık Türkiye’de başörtüsü sorunu çözülmüştür. Sahiden öyle midir? Başörtüsünü İslâm aleyhtarı bir duruşun aleti şekline getirmeğe sorunu çözmek denebiliyorsa, öyle.( İsmet ÖZEL)
La HAVLE vela kuvvete İlla bi-llahil Aliyyil
Azim..
Son olarak AVRUPA;
▪AB ülkeleri treni kaçırdılar: AİLE, Toplum ve Bireyleri bozuldu.
▪AB; çare bulamazsa, 50 yıl sonra başka ülkelerden göçenlerin nüfusu Avrupayı temsil edecek.
▪Şimdi aynı TUZAK bize kuruluyor.
●AB tarafından kurulan bu TUZAK niçin görmezden geliniyor?
▪Oyun büyük!..
▪AB ülkelerindeki mevzuat değişiklikleri:
a) AİLEYİ geriye getirmeye yetmiyor.
b) Toplumsal bozulmayı tamir edemiyor.
c) Kültür haline gelmeye başlayan sapkınlıkları önleyemiyor.
d) Edebi, hayayı, nâmusu, iffeti, utanma arlanmayı geri getiremiyor.
▪AB batmış.
▪Kendi kültürel kodlarımızdan kaynaklandığı iddaa edilen sorunları gerekçe gösterek bambaşka kültürlerin ,inanç ve değerlerin tedâvilerine sığınarak sosyal/ailevi/kadın sorunlarına çözüm arayışında bulunmak kompleks değilse nedir?!
Sahi bir AB projesi kaç bin dolar dı.?!
Bâki selamlar
Zühtü AKAR
Çocuk hakları Platformu