Yiyeceklerde israf;
Vakit kaybetmeden el atmamız gereken konulardan bir tanesi yiyeceklerimiz. Öncelikle ekmeği ele alacak olursak; Türkiye’de bir günlük ekmek israfı değil Afrika’da, dünyada aç kalan insanlarımızı doyurmaya yeter de artar bile.
Hazreti Resulullah ASV;
“Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır!” (İbn-i Mâce, Et‘ime, 51)
buyurmaktadır.
Ekmek israfı
Bir günlük ekmek israfı ve maliyeti yaklaşık ne boyutlardadır?
Günde 10 milyon ekmek israfı, yaklaşık 3 bin ton ekmek çöpe gönderilmektedir. Ekmek Üreticileri Federasyonu ise 2017 yılında Türkiye yılda 1,5 milyar TL tutarında ekmeğin çöpe atıldığını söylemiştir.
Hasat halinde yapılan israf ise burada dile getirilmemiştir.
Ekmek israfı ile neler yapılabilir?
Türkiye’de bu israfla orta kapasitede 100 okul, 50 hastane ve 1000 kişi istihdam eden bir fabrika yapılabilir.
Hazreti Peygamber Efendimiz ASV;
“Ekmeğe hürmet ediniz zira ekmek göğün ve yerin bereketidir. Sofradan düşen kırıntıları alıp yiyen kişiyi Allah mağfiret eder”
(Taberani, C. Sağir), buyurmaktadır.
Tarlada da israf büyük boyutlardadır.
Tahıl ürünlerinin yaklaşık %15’i, meyve ve sebzelerin %10’u toplama, taşıma, pazara hazırlık ve depolama sırasında değerlendirelemeden kaybediliyor.
İsraf ettiğimiz gıda maddeleriyle İslâm ülkelerinin doyurulması mümkündür.
Şayet biz buğday ve ekmek israfını önlemezsek bugünkü tarım üretimimizle yakın bir gelecekte buğday ihtiyacımızı karşılamada tamamen yurtdışına bağımlı ve ithalata mahkum hale geliriz. Enerjiden sonra ikinci cari açığa sebep olan konu yiyecek olarak gündemimize gelebilir.
Bir de yemek israfına bakalım.
Maalesef lokantalarda yapılan yemeklerin %30’dan, açık büfeli lokantalarda ise yemeklerin %70’den fazlası çöp bidonlarına dolduruluyor.
Afrika’da, Suriye’de, Filistin’de ve benzer zalimlerin zulüm ve istilası altında inleyen aç insanların olduğu bir dünyadayız. Özellikle topraktan ekmek kırıntılarını toplayıp suya karıştırarak, su aşı yapacağını söyleyen ve onunla küçük kardeşlerini doyurma gayreti içerisinde olan çocukların videolarını internette görüyoruz.
Bu durumda eğitimimizi bir kere değil, bin kere gözden geçirmemiz gerekmez mi?
Özellikle açık büfelerdeki israfa dikkatleri çekmek istiyorum.
Buradaki israf vicdanları acıtmalıdır. Çünkü yemek yiyen gerek kendi yerli vatandaşımız (müslümanlar da buna dahil), gerekse yurtdışından gelen turistler; yemeğin başına gidiyor tabağını ağzına kadar dolduruyor, masasına koyuyor, o yemekten bir kaşık alıyor tadını daha tadamadan masasında bırakıp kalkıyor, başka bir tabak alıyor, başka bir yemeğin başına gidiyor onu da dolduruyor getiriyor masaya koyuyor. Ondan da bir kaşık alıp bırakıyor, sonra başka bir yemeğe gidiyor ve bu böyle devam ediyor.
Beş tabakta bir
Masasına beş tabak alıp bir tanesini bile yemiyor. Sadece bir öğünde çöp bidonları maalesef yeni pişmiş ve yenmemiş çatal ve kaşık değmemiş yemeklerle doluyor. Bunu yapanlar ve onu görüp müdahele etmeyenler de kendi insanlarımızdır. Böyle bir uygulama insanlığın ve müslümanlığın neresinde var.
Buradaki israf 500 kişi istihdam eden bir fabrika değerinden az değildir.
Kışlalarda israf
Yedek subay okulunda eğitim sırasında özellikle harfta sonlarında, çoğunluğun çarşı izinin çıktığı zamanlarda haşlanmış koyun gövdesinden beğendiğimiz yerini alırdık, kalanı atılırdı. Hatta hiç dokunulmadan bütün olarak atılan gövdelere şahit olurduk.
Ekmeğe gösterilmesi gereken saygı ise yok gibiydi. Bütün el değmemiş ekmeklerin çöpe atılması bir üzüntü kaynağı ve ekmeğin içini çıkarıp ıslak mendil gibi ağzını burnunu silip çöpe atması ise diğer bir üzüntü kaynağı olurdu.
Bizim geleneğimizde, yiyeceğin bereketi belki bir mercimek kadar kırıntıda olduğu düşüncesi ile tabağı sıyırıp hürmetle yemek vardır.
Dünya Yiyecek İsrafı
Dünyada 10 milyona yakın insan açlıktan öldüğü ve 1 milyara yakın insanın da açlık çektiği söylenmektedir. Dünyada üzülerek söylemek gerekirse 1,3 milyar ton yiyecek çöpe atılıyor. Oysa atılan bu yiyeceklerin yarısı kullanılabilir.
Dünya Gıda Örgütü verileri de üretilen gıdaların %30’unun çöpe atıldığını teyid ediyor. Burada dünyada 200 milyon ton yemeğin yenmesi gerekirken, bu kadar aç insanın gözü önünde çöpe atılması insan olanın vicdanlarını sızlatmalıdır. Bu gıda Afrika ülkesi aç insanlarının nerede ise bir yıllık gıda ihtiyacıdır.
Peki ne yapabiliriz?
Bu kadar çok israfı önlemenin çaresi nedir?
Evvela aileden alacağımız dinî ve kültürel bilgiden, sonra da okul eğitiminden geçmektedir. Eğitim her şeyin başıdır. Eğer anne baba israf ediyorsa çocuğuna israf etme diyemez. Eğer öğretmen israf ediyorsa öğrencisine israf etme diyemez.
Sonuçta toplum olarak şuurlanıp da bu şuuru çevremize ve dünyamıza yaymadıkça insanlığa hizmet etmiş olamayacağımız gibi, nimete de en büyük nankörlüğü yapmış oluruz.
Nimet şükür görmezse bırakır gider. Sefalete ve felakete düşeriz. Birinci ve ikinci cihan harbindeki çarık yediğimiz, arpa yediğimiz, sarmaşık yedigimiz günleri Allah tekrar gündemimize getir. Bizi o ekmeği arar hale getirir. Artık iş işten çoktan geçmiş olur.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri;
"Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere (insanlara) verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasâretli (zararlı) bir istihfaftır (hafife almadır). İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır (saygı duymadır)."
şeklinde bizi uyarmaktadır.
20.10.2018
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
.