KUTLU DOĞUM 18
BU SAYILACAKLARI BİZE KİM TANITACAK? BİZDEN NE BEKLENİYOR?
İşte bu sonsuz servet sahibi sultan, bu muhteşem kasrını, içindekiler ile bize tarif edecek yüksek rütbeli bir memurunu gönderecek ve başkalarının bakışı ile eserlerine baktıracaktır.
Saray, içindekiler ve hayal edilemeyen sanatlarını o memuruna bildirerek, insanlara bildirmesini isteyecektir. Böylece sarayın sanatkarını, ahaliye tarif edecektir.
Saraydaki sanatlarda gösterilen süslemeleri, sembolleri, içindeki harika mücevherleri, ölçülü, kusursuz nakışları ve bunların hangi yönleriyle sanatkarına, yaratanına baktığını saraya girenlere bildirecektir.
Böyle muhteşem bir saraya da bir girme adabı var olduğunu, bunları seyretmenin, temaşa etmenin de bir merasime bağlı olduğunu söyleyecektir.
En önemlisi de bu kadar hayrette bırakan muhteşem sultanın, bunların karşılığında bizden arzuları nelerdir?
Bizim hangi davranışımız sultanı memnun eder. Protokol ve karşılama nasıl olacak, bütün bunları en ince noktalarına kadar anlatacaktır.
“İşte, o muarrif üstadın (tarif edici öğretmenin) herbir dairede birer avenesi (yardımcısı) bulunuyor. Kendisi, en büyük dairede, şakirtleri (öğrencileri) içinde durmuş, bütün seyircilere şöyle bir tebligatta (bildirimde) bulunuyor. Diyor ki:
"Ey ahali (halk)! Şu kasrın meliki (sahibi) olan seyyidimiz (efendimiz), bu şeylerin izharıyla (hazırlamasıyla) ve bu sarayı yapmasıyla kendini size tanıttırmak istiyor. Siz dahi onu tanıyınız ve güzelce tanımaya çalışınız.
"Hem şu tezyinatla (süslemelerle) kendini size sevdirmek istiyor. Siz dahi onun san'atını takdir ve işlerini istihsan (beğenme) ile kendinizi ona sevdiriniz.
Peygamberimiz Aleyhisselat-u Vesselam sultanı tanıttırmaya devam ediyor.
"Hem bu gördüğünüz ihsanat (iyilikler) ile size muhabbetini (sevgisini) gösteriyor. Siz dahi itaat ile (emirlerini yerine getirerek) ona muhabbet ediniz.
"Hem şu görünen in'âm (nimetler) ve ikramlarla size şefkatini (karşılıksız merhamet ve sevgisini) ve merhametini gösteriyor. Siz dahi şükür ile ona hürmet ediniz (saygı gösteriniz).
"Hem şu kemâlâtının âsârıyla (mükemmel, kusursuz, üstün eserleriyle) mânevî cemâlini (güzelliğini) size göstermek istiyor. Siz dahi onu görmeye ve teveccühünü (ilgisini) kazanmaya iştiyakınızı (şiddetli arzunuzu) gösteriniz.
"Hem bütün şu gördüğünüz masnuat ve
müzeyyenat (sanat eseri varlıkları ve süslemeleriyle) üstünde birer mahsus sikke (özel mühür), birer hususî hâtem (kendisine mahsus damga), birer taklit edilmez turra (nişan) koymakla, herşey kendisine has (özel) olduğunu ve kendi eser-i desti (el yapımı) olduğunu ve kendisi tek ve yektâ (benzersiz), istiklâl (bağımsızlık) ve
infirad sahibi olduğunu (tek başına olduğunu) size göstermek istiyor. Siz dahi onu tek ve yektâ (benzersiz) ve misilsiz (eşsiz), nazirsiz (ortaksız), bîhemtâ (dengi olmayan) tanıyınız ve kabul ediniz." Sözler 179.
Bütün bunların karşılığında ahali ne yapıyor? İki kısma ayrılıyor. Bir kısmı öğretmenin sözünü dinliyor, bir kısmı da dinlemiyor.
Bu konular; Sözler Mecmuası 11 Söz’de anlatılmaktadır. İstifademizi artırmak için kaynağına müracaat edilmelidir. Elbette başarabildiğim kadarıyla bu eserlerin müellifinin yazdıklarından aktarmaya devam edeceğiz.
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
04.05.2024